Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Hani kuş bile uçamıyordu?..

“Taksim Bombacısı” tabii ki eli kanlı bir terörist...

Aksini söylemek için:

“Aptal” olmak gerekir...

Ancak...



“Kimin teröristi?” olduğu çok mu önemli?..

Katilin aidiyetini bilmek:

Terör sorununu çözecek mi?..

Ya da:

Yaklaşık 40 yıldır:

Çözdü mü?..



O halde gelin...

Bu teröristin...

Ülkeye nasıl bu kadar kolayca girmiş olabileceğini sorgulayalım...





Belki de...

Çok uzun zamandır İstanbul’daydı...

Hatta belki de...

Pek çok kere:

Tatbikat bile yaptı...



Üzerinde kamuflaj kıyafeti...

Başında türban...

Ayaklarında:

Dağ ayakkabıları...

Ve...

Sırtında çanta...



Hiç mi dikkat çekmedi?..

Hiç mi:

“Kimsin sen?” diye sorulmadı...



Hani...

İçişleri Bakanı teröristlerin...

Ayakkabı numaralarını bile:

Biliyordu?..



Yoksa bu katil de...

Mersin bombacıları gibi:

Uçan motorla geldi de...

Ayak izi:

Bırakmadı mı?..




O zaman da...

Yine İçişleri Bakanı’na...

Ve...

Milli Savunma Bakanı’na sorayım:

Hani sınırlarımızdan içeri...

Kuş bile:

Uçamıyordu?..




Başkomutan nerede?..


Hatırladınız mı?...

İstanbul’a acayip kar yağmış...

Pek çok yol tıkanmıştı...



İşte tam da o günlerde...

İBB Başkanı İmamoğlu...

Eline kürek alıp karları temizlemek(!) yerine...

İngiliz Konsolosuyla yemek yediği için:

İktidar yandaşları tarafından:

Takaza edilmişti...



Geçtiğimiz pazar günü...

Terör:

6 yurttaşımızı katletti...

81 yurttaşımızı yaraladı...



Peki...

Başkomutan nerede?..

Cevap veriyorum:

Endonezya’da...



Gitmese miydi?..

Tabii gitmeliydi...

Çünkü...

Halen 20 büyük ekonomi içinde (22. Büyük ama olsun) olduğumuzu...

Seçmenlerine göstermeliydi...



Benim itirazım...

İmamoğlu’nu o gün yerden yere vuranların...

O günden çok daha kötü bir günümüzde...

Başkomutanın:

Ülkemizde olmayışına ses çıkarmamaları...

Sormayayım mı?


Beyoğlu istiklâl Caddesi’nde:

6 canımızı kaybettik...

81 yurttaşımız yaralandı...

Ki: İkisi ağır yaralı...



Katliamdan 16 saat sonra katilin yakalanması tabii ki:

Büyük başarı...

Ama...



Dünyanın hangi ülkesinde...

Böyle feci bir katliamı...

Bir terörist...

Tek başına...

Ve...

Bu kadar kolayca yapabilir?..



Ne yani?...

Bunu da mı sormayalım?..

Uyanın artık


Katliam yaptıktan 16 saat sonra yakalanan...

Ve...

Suçunu itiraf eden teröristin hangi örgüt tarafından kullanıldığı da açıklandı...



Doğru da olabilir...

Yanlış da olabilir...

Çünkü...

Adeta:

Dejavu gibi...



Sanki...

2015 yılı ağustos ayıyla...

1 Kasım 2015 arasında yaşadıklarımızı...

Bir kez daha yaşıyoruz...



Ve bu durumu...

Sosyal medya hesabımdan sorguladığım için...

Arkadaşın biri:

Bana öfkelenmiş...

“İçişleri Bakanı açıklama yaptı ya neden hala itiraz ediyorsun?” diyor...

[caption id="attachment_387259" align="alignnone" width="600"] Süleyman Soylu[/caption]



Bana öfkelenen arkadaşa soruyorum:

İçişleri Bakanı’nın...

Bugüne kadar verdiği hangi bilgi doğru çıktı ki:

Taksim bombacısıyla ilgili verdiği bilgiye hemen inanayım?..



Unutma kardeşim...

Aynı Bakan...

Mersin Polis Evi bombacısının da:

“CHP’li bir gazeteci” olduğunu açıklamıştı...

Ama...

Yalan olduğu anlaşıldı...



Yani...

O gün...

İlgili Bakan’ın açıklamalarına inananlar:

Yanıldı...

Sorgulayanlar:

Haklı çıktı...



Ne istiyorsun arkadaş?..

Uyumamı mı?..

İktidar ne derse:

İnanmamı mı?..



Bak kardeşim...

Bak...

Büyük Atatürk ne demişti:

“Uyuyan milletler ya ölür ya da köle olarak uyanır...”.



Hadi...

Uyan artık...

Keşke...


Birinci Dünya Savaşı sonrası İngilizler:

Meclisi Mebusanı bastı...

Aralarında...

Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’na girmek zorunda bırakan Enver Paşa’nın babası:

Ahmet Paşa ile...

Altıncı cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk’ün kayınpederi:

Mebus Hüseyin Selah’ın (Cimcoz) da olduğu bazı aydın ve askerleri:

Malta’ya sürgüne gönderdi...

Ahmet Paşa, diğerlerinden yaşça büyüktü...

Bir gün, diğerleri sohbet ederken odaya girdi:

“Merhaba evlâtlarım” dedi...

Herkes saygıyla ayağa kalktı...

İçlerinden biri:

“Muhterem paşam maşallahınız var, size hayranız. Bu kadar dinç kalmanızın sırrını bize de öğretseniz” dedi...

Paşa göğüslerini şişirdi...

Başını dikleştirdi:

“Bakın evlâtlarım” dedi... “Ben hayatım boyunca hiç harama uçkur çözmedim. Sizler de benim gibi olur harama uçkur çözmezseniz; benim gibi sağlıklı ve dinç kalırsınız...”.

Hüseyin Selah gülümsedi:

“Ahh paşam ahh” dedi... “Keşke helâle de uçkur çözmeseydiniz...”.


[caption id="attachment_387260" align="alignnone" width="600"] Enver Paşa[/caption]



Süleyman Soylu İçişleri bakanlığı görevine getirildiğinde şöyle demişti:

“Ben ömrümde bir tek güvenlik makalesi okumamış bir adamım. Ben içişleri bakanlığı ile ilgili bir şey biliyorum dersem yanlış olur...”.



Ahh Süleyman ahh...

Madem öyleydi...

Keşke...

Görevi kabul etmeseymişsin...

Dürüst Efe


Halide Edip (Adıvar), Demirci Halil Efe’ye sordu:

“Ahaliye neden zulmediyorsun?”

Halil cevap verdi:

“Ahaliyi yönetmek:

Ya ilimle olur...

Ya zulümle...

Bende:

İlim yok...”.

Dünün tweeti


Cemil Çiçek

@avcemilcicek

İstiklal Caddesi’ndeki bankları sorguluyorsunuz.

Çöp kutularını sorguluyorsunuz.

Belediye başkanını sorguluyorsunuz.

Ama bu teröristin Türkiye’ye kimlerin ihmalkarlığıyla ve nasıl girdiğini sorgulamıyorsunuz.