Hani devlette devamlılık esastı?
Çalışma, Sanayi ve Milli Eğitim eski bakanlarımızdan Ali Naili Erdem’le her sohbet edişimde...
Türkiye’nin bilhassa son 10 yıldır neden gelişemediğini...
Ekonomisinin büyümek yerine:
Niçin küçüldüğünü çok daha iyi anlıyorum...
Çünkü...
Türkiye’yi 20 yıldır yöneten siyasi kafa:
Üretmeyi unuttu...
★
2002 ve daha öncesinde temeli atılan sanayi yatırımlarından:
Üretim faaliyetine geçen sanayi kuruluşu yok gibi...
Hatta...
O devasa kurumların dışında üretimi arttırıcı yeni yatırımlar yapıldığını:
Hatırlamıyorum...
Oysa...
★
AKP iktidarından önce devlette devamlılık esastı...
Hangi siyasi parti iktidarı bir temel atmış olursa olsun...
Ardından gelen hükümetler bayrak yarışı yapar gibi o yatırımı tamamlar...
İstihdamla birlikte üretim başlardı...
★
Devlette devamlılığın esas olduğunun kanıtı olan kamu yatırımlarından biri olan ERDEMİR/Ereğli Demir Çelik İşletmeleri:
Askeri darbeden sadece 16 gün önce, 11 Mayıs 1960’ta Başbakan Adnan Menderes tarafından kuruldu...
★
27 Mayıs askeri darbesinden yaklaşık 18 ay sonra yapılan seçimlerden birinci parti çıkan CHP’nin Genel Başkanı İsmet İnönü idi...
Bu değerli devlet insanının kurduğu koalisyon Hükümeti:
Adnan Menderes Hükümeti’nin kurduğu bu ERDEMİR’i devam
ettirdi...
Ancak...
1965 yılı şubat ayında başbakanlıktan istifa etti...
★
Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Kayseri bağımsız senatörü Suat Hayri Ürgüplü’yü hükümeti kurmakla görevlendirdi...
ERDEMİR ilk üretimini; Ürgüplü’nün başbakanlığı döneminde gerçekleştirdi...
★
1965 seçimleriyle tek parti (AP) hükümetinin başbakanı olan Süleyman Demirel ise...
Bir taraftan ERDEMİR’i geliştirirken, diğer tarafta İSDEMİR’in (İskenderun Demir Çelik İşletmeleri) kurulması için çalışmaları başlattı...
★
3 Ekim 1970’te Başbakan Demirel’in temelini attığı İSDEMİR; 1975 yılında ve Demirel’in başbakanlığında üretime geçti...
★
Sözümün özü canlarım...
Erdoğan’ın:
Bu, yalnız ama güzel ülkeye verdiği en büyük zararlardan bir başkası:
İşte bu geleneksel devlet yönetimi anlayışını yıkmak oldu...
★
20 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan’a soru sorulamadığı için cevaplarını da bilemiyoruz...
Ancak ben:
“Cevabı zor bir soru sordu?” diye savcılığa şikâyet edilmeyeceğimi umarak...
Soruyorum:
“Sayın Erdoğan, 20 yıllık iktidarınız döneminde, sizden önceki başbakanların kurduğu fabrikalara ek olarak hangi büyük sanayi üretim tesislerini üretime geçirdiniz?..”.
★
Lütfen “Havaalanları, otoyollar, köprüler, inşaatlar” demeyin...
Zira onlar üretim değil tüketim için...
Ve...
İstihdama katkısı yok...
Ama...
Bütçeyi kemirişi çok...
★
Bir başka deyişle...
Milli serveti arttırır...
Ama...
Gelir getirici değildir...
Tıpkı...
★
Evinize alacağınız koltuk takımları gibidir...
Güzel görünür...
Güzel gösterir...
Ancak...
İaşe ve ibateye (yeme, içme, barınma):
Hiç katkısı olmaz...
Büyük insan
Girdiği beş seçimi kaybeden...
3 parti değiştiren...
Ancak...
Dünya tarihine:
“Büyük Britanya İmparatorluğu’nu yıkılmaktan kurtaran Başbakan” olarak geçen Winston Churchill şöyle demişti:
“Kötümser her fırsatta zorluk görür, iyimser her zorlukta fırsat görür...”.
Alkışlıyorum
Siyaset Bilimci sosyolog Doç. Dr. Can Kakışım’ın haberi:
★
Lise eğitimini Trabzon’da tamamlayan, üniversiteyi Bilkent’te okuyan ve Harvard Üniversitesi Fizik Bölümü’nde doktora çalışmalarını tamamlama aşamasına gelen 26 yaşındaki Trabzonlu Furkan Öztürk, 4 milyar yıl önce yaşamın nasıl başladığına dair gizemlerden birini ortaya çıkardı.
Furkan Öztürk’ün buluşuyla ilgili görüşleri kısaca şöyle:
“Mineraller gibi, karbon temelli moleküller gibi, canlı olduğuna dair hiçbir emare göstermeyen şeylerden canlılık özelliği gösteren öncü hücrelerin oluşmasından bahsediyorum. Yani öyle bir şey olsun ki yaşamın temel özelliklerini göstersin. Kendi kendini kopyalayabilsin ve metabolik faaliyet göstersin. Çevresi ile ilişki halinde olan, belki de bir hücre zarı içinde izole olmuş, RNA bazlı genetik bir kodu olan ve basit metabolik aktiviteler gösterebilen öncü hücrelerden, yani proto-hücrelerden, bahsediyorum. Benim hayalim bunları oluşturmak.”
★
Furkan Öztürk’ün başarılarının devamını diliyorum...
Can Kakışım’ı ise...
Böyle bir bilgiyi bizlerle paylaştığı için:
Alkışlıyorum...
Her seçimi kazanır
CHP’nin 3. Genel başkanı Bülent Ecevit neden partisinde kalmadı?..
Neden yeni bir parti kurdu?..
Neden:
Biri merkez liberal (ANAP...).
Diğeri milliyetçi liberal (MHP) partiyle:
Ortak oldu...
Hiç düşündünüz mü?..
★
Lütfen düşünün...
Ve CHP’yi bırakın:
Paramparça olsun...
Yerine:
Atatürk’ün:
Özgür ve bilimsel düşünen...
Ekonomide özel sektör ile kamuyu kardeş yapan...
Küreselleşmeye açık...
AB için:
“Onlar ortak biz Pazar” diye düşünmeyen politikalarını uygulayacak bir siyasi parti kurulsun...
★
Aksi halde...
Erdoğan...
Yatakta bile olsa...
Nefes aldığı sürece:
Her seçime katılır...
Ve...
Her seçimi kazanır...
Kıssa ve hisse
Temel, bilim insanı olmuş, laboratuvarda pireler üzerine deney yapıyordu...
Eline aldığı pireyi deney masasının üzerine bıraktı:
“Sıçra” dedi...
Pire sıçradı...
İkincide pirenin kanatlarını kopardı:
“Sıçra” dedi...
Pire yine sıçradı...
Bu defa ayaklarını kopardı:
“Sıçra” diye bağırdı...
Pire zıplayamadı...
Raporuna şöyle yazdı:
“Kanatları koparıldığı halde bile sıçrayan pirenin ayakları da koparıldığında, kulakları duymuyor...”.
★
Bu bir kıssa değil...
Ama...
Ekonomideki beceriksizliklerini...
Dış güçlere bağlayanlar için:
Ders alınması gereken bir:
“Hisse...”.
Şaka mı?
Mehmet Şimşek:
“Öngörülebilirliği sağlayacak olan güvendir. Güven, ancak kurala göre politikalar uygulanarak temin edilebilir...”.
★
Bakan Bey ya şaka yapıyor...
Ya da...
“Güven” sıfatının ancak:
“Güvenilir” sıfatıyla birlikte etkin olabileceğini:
Bilmiyor...
★
O halde sorayım:
Mehmet Bey!..
Uygulayacağınızı açıkladığınız politikalarda:
Güvenilebilir kişi kim?..
★
Sakın:
“Gaye Hanım ve ben” demeyin...
Zira...
Alacağınız her karar...
Saray’da bir dakikada bozulabilir...
★
Sözümün özü Mehmet Bey...
Güven ancak “güvenilir” kişi...
Ya da...
Kişilerle sağlanır...
