Birisi:
İktidar olduğunda sorunlara ideolojik yaklaşan...
Karizmatik siyasetçi...
★
Diğeri:
Devleti yönetirken...
Kurallara değer veren:
Kariyer sahibi lider...
★
Karizmatik ve ideoloji (İdeoloji de bir nevi dindir) tutsağı liderlerin yönettiği ülkelerin seçmenleri:
İnsanî gelişmişliklerini tamamlayamamış halklardan oluşur...
★
Kurallara değer veren...
Kariyer sahibi liderlerin yönettiği ülkelerin seçmenleri ise:
İnsanî gelişmişliklerini tamamlamış halklardan oluşur...:
★
Karizmatik ve...
İdeolojik liderlerin yönettiği ülkelerin ekonomileri zayıftır...
Seçmenlerin gelir ortalaması:
Düşüktür...
★
Kurallara değer veren...
Kariyer sahibi liderlerin yönettiği ülkelerin ekonomileri güçlüdür:
Seçmenlerin gelir ortalaması:
Yüksektir...
★
Gelir ortalaması düşük seçmenlerin yaşadığı ülkeleri:
Despot ve totaliter liderler yönetir...
★
Refah toplumlarını ise:
Demokrat iktidarlar yönetir...
★
Totaliter liderler hatalarını tekrarlayarak iktidarda kalmayı...
Hatalarından dönüp doğruyu yaparak iktidardan düşmeye:
Tercih ederler...
★
Bu tespitlerden şöyle bir tez üretilebilir:
Gelir ortalaması yüksek ülkeler...
Gelir ortalamaları düşük ülkelerden:
Daha demokratiktir...
★
Gelir ortalaması yüksek ülkelerin halkları...
Gelir ortalamaları düşük ülke halklarına göre...
Kalıcı barışı...
Sürekli savaş haline:
Tercih ederler...
★
Sözümün özü canlarım...
“Zenginlik mi demokrasiyi geliştirir?.. Yoksa gelişmiş bir demokrasi mi ülkeleri daha zengin yapar?” sorusunun cevabı nettir:
Demokrasi; ülkelerin ekonomilerini güçlendirdiği için...
Halkını da zenginleştirir...
★
Yani canlarım...
Az gelişmiş ülkelerin halkları çalmayı bilmedikleri için değil...
Seçtikleri iktidarlar...
Çalmayı bildikleri için:
Fakirdir...
Umutlarını çaldın
Bak Haluk (Levent...).
Fikirlerindeki değişiklik doğaldır...
Çünkü sadece:
Ölüler ve delilerin fikri değişmez...
Ve değerli kardeşim...
Fikirleri değişmeyen kişi:
Patinaj çeken otomobil gibidir...
Lastikler döner...
Ama...
Olduğu yerde:
Boşa döner...
★
İktidarla birden kucaklaşman umurumda değil Halûk...
Bana ne...
Ama...
Son birkaç gündür yaşadığın değişiklik...
Fikrî değil...
Tavır dönekliği...
Yani:
İlkesizlik...
Yani:
Bencil hesapçılık...
★
Bu bencil hesaplarından:
Kazanıp kazanamayacağın...
Kaybedip kaybetmeyeceğin umurumda bile değil...
★
Zor günlerinde sana verdiğim destekten pişman da değilim...
Kavun değilsin ki koklayıp:
Bozulup bozulmadığını anlayayım...
★
Ama Haluk...
Şunu unutma...
En kötü kişi...
Başkalarının parasını çalan değil...
Umutlarını çalandır...
Çünkü Haluk...
★
Para geri gelir...
Ya da getirilir...
Ama...
Çalınan umutlar...
Alınan can gibidir...
Çalınan umutları:
Yerine koyamazsın...
★
Sen, milyonlarca yurttaşın:
Umutlarını çaldın be Halûk...
Umutlarını:
Çaldın...
Suç, ayıp ve günah
Canlarım...
İktidara ya da muhalefete destek vermek:
Ayıp da değil...
Suç da değil...
Günah da değil...
Ama...
★
İktidarı ya da muhalefeti eleştirenlere eleştiriyle cevap vermek yerine...
Hakaret...
Küfür...
Ve iftira...
Öncelikle suç...
Sonra:
Ayıp...
İnançlı kişiler için ise:
Günahtır...
★
Ülkenin Cumhurbaşkanı 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Adıyaman’da:
“Maalesef ilk birkaç gün Adıyaman’da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Sizden helallik istiyoruz” dediği halde...
Yaptığım haber üzerinden bana:
Hakaret etmek...
Küfretmek...
Ve...
İftira atmak...
Hem suç...
Hem ayıp...
Hem de:
Günahtır...
★
İki gün önce Erdoğan tarafından da kabul edilen...
Ve depremzedelerden “helâllik istenen” haberim için...
İktidar yanlısı bir yurttaşın...
İftira ve hakaret içeren paylaşımı altta...
Yorumu da size bırakıyorum...

Yanıyorum
Canım dostum...
Arkadaşım...
Kardeşim...
Ülkemizin en büyük değerlerinden biri olan:
Usta aktör...
Başarılı yönetmen:
Kazım Akşar’ı aniden kaybettik...
Yüreğim yanıyor...

★
Didem başta olmak üzere...
Tüm sevenlerinin...
Ve...
Sanat camiamızın:
Başı sağ olsun...
★
Allah rahmet eylesin...
Mekânı cennet olsun...
Bay general
Hulusi Akar’dan “asker kışladan geç çıkarıldı” eleştirilerine yanıt:
“Uzaktan ahkâm kesmekle olmuyor; hududu kim koruyacak, Suriye’de kim kalacak?”.

★
O halde...
Bu emekli generale sorayım:
Hudut bir haftalığına daha az askerle korunsaydı:
200 bin şehit verir miydik?..
Bana ne sana ne

Ahmet (Hakan) soruyor:
“Tribünlerden yükselen sesin tüm taraftarın duygu ve düşüncelerini yansıttığından emin miyiz?”
★
Genel bir soru olduğu için...
Ben de cevap hakkımı kullanabilirim:
Hayır Ahmet...
Emin değilim...
★
Peki Ahmet...
Senin köşende...
Ve...
Kanalında üretilen hakaretlerin...
Tüm milletin duygu ve düşüncelerini yansıttığından:
Emin misin?..
★
Hem...
Herkesin aynı duyguları hissettiği rejime:
“Demokrasi” denir mi?..
★
Bırak isteyen istediği gibi düşünsün be Ahmet?..
Dileyen iktidara destek versin (Ki bunu en iyi yapanlardan birisin...).
İsteyen:
İktidara muhalefet (Ki ben de bunu en iyi yapanlardan olduğum kanaatindeyim...) etsin...
Sana ne?..
Bana ne?..
Günün ayıbı

AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı Sefa Şahin...
“Hükümet istifa” tezahüratı yapan Beşiktaşlı ve Fenerbahçeli taraftarlar için şunları söyledi:
“Paralı köpekler, satılmış şerefsizler, operasyon çocukları. Hesap vereceksiniz! Sizin için güneş hiçbir zaman doğmayacak. Devlet hesap sorar!..”.
★
Bunları söyleyen kişi halen görevinin başındaysa...
Görev yaptığı partinin genel başkanı da aynı düşüncededir...
Çünkü bu kafa:
“Sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” diye söze başlayan kafadır...
Atasözü
Bir Japon atasözü der ki:
“Bir hırsızın bile mesleğini öğrenmesi:
10 yıl sürer...”.