SÖZCÜ'den Tuğba Nur Çelik'in haberine göre, Gazeteci Hakan Tosun,10 Ekim akşamı  Esenyurt’ta yaşayan yakınlarının yanına giderken saldırıya uğradı. Tosun, sokak ortasında öldüresiye dövüldü. Baygın halde bulunan Gazeteci için olay yerine gelen ekipler; Tosun’un üzerinde kimlik veya belge bulamadı. Gözler korkunç cinayetin aydınlanmayan detaylarına çevrildi. 

 'O gece ne oldu? Hakan Tosun'u kim öldürdü? Emniyet ile yakınlığı olduğu iddia edilen Ağrılı aşiret aile kim? Yetkililer neden sessiz?' soruları hala yanıtlanamadı.

Öznür Tosun sozcu.com.tr'ye yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı: 

Ben Öznur Tosun. Kardeşim Hakan Tosun, İstanbul’un orta yerinde, sokak ortasında dövülerek öldürüldü. Meslektaşlarının dediği gibi kamerasını sokağın sesi için kullanan Hakan, o sokaklarda canından oldu.

'SALDIRGANLAR DÖNÜP KONTROL ETMİŞLER'

Abim eve dönebilmek için metrobüs yolunda yürürken bir kez değil, iki kez -belki daha da fazla- saldırıya uğradı. En sonunda ölümüne kastedilen bir darbeyle yere bırakıldı. Saldırganlar dönüp yaşayıp yaşamadığını kontrol etti, sonra da sanki hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etti. Bu pervasızlık, olayın perde arkasında daha büyük bir şey olduğuna inandırıyor beni.

'BİZİMKİLER HALLETTİ'

Saldırıdan sonra karşı tarafın mahallede kurduğu baskı ve zorbalık, abim hakkında karalayıcı söylemler yayması (“devlet düşmanı”, “hak etti” vb.) şüphelerimizi büyüttü.  'Hakan Tosun bunu hak ediyordu ve bizimkiler halletti' gibi cümleler kuracak kadar rahat davranmaları aklımda şu soruyu büyütüyor: Neye güveniyorlar, arkalarında kim var?

Olay yerindeki motosikletli üçüncü kişi neden hâlâ tutuklanmadı? İfade verip serbest bırakılıyor; bu sırada delil karartma çabalarının sürdüğünü düşünüyorum.

'CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK, TEHDİT EDİYORLAR'

O sokakta yaşayan görgü tanıklarının can güvenliği yok. Esnafa tehditler savruluyor; insanlar korkudan konuşamıyor. Bir apartman sakini olayı görüp ambulans çağırdı, ama sonrasında konuşamadı. Haklı, çünkü karşılarında eşkıyalar ve çeteler gibi davranan bir yapı var. Özellikle 18 yaşındaki kişiyle ilgili çok şikâyet var; baba ve amcanın da mahallede baskı kurmayı sürdürdüğü söyleniyor. Biz bile evimize gidemiyoruz; ailemin can güvenliği yok.

'ABİMİN KİMLİĞİ NEREDE'

Abimin kimliği nerede? Bilgisayarı, telefonu, eşyaları ortadayken kimlik neden “kayboldu”? Hastanede neden anında yüz taraması yapılmadı; nasıl olur da “eşgal belirsiz” denir? Otopsi hâlâ çıkmadı, olay yeri inceleme raporu bize verilmedi. Buna karşılık kamera görüntüleri bize ulaşmadan sosyal medyaya sızdı; abimin son anlarını resmî kanallardan değil, sosyal medyadan izledik. Karşı taraf “Bizde MOBESE, bizde HTS var; her şeyi biliriz” diye gözdağı veriyor. Bu nasıl mümkün? Kim bu insanlar?

'EMNİYET MÜDÜRÜ BENİ ARAYIP 'TEDBİRİNİZ NE?' DEDİ'

Bu ülkede gecenin bir vakti şafak operasyonları yapılırken, bu olayda telefonla çağırma usulü işletildi. Kağıthane Emniyet Müdürü, cenazeden bir gün önce beni arayıp “planınız, tedbiriniz ne?” diye sordu. Ben vatandaşım; nasıl tedbir alayım, kimi arayayım? Ne resmî bilgilendirme aldık ne de bir başsağlığı. Herkesin suskunluğu, onların bile sözünün geçtiği güçlü bir ailenin varlığına mı işaret ediyor? Bunu bilmek istiyorum.

'BU AİLE KİM?'

Abimin o sokakta bir işi yoktu; annem yeni taşındığı için iki hafta önce gelmişti. “Her gün buradaydı” diyebilecek kimse yok. Planlı bir öldürme ihtimali aklımdan çıkmıyor. Abimin yaptığı haberlerden rahatsız olmuş olabilirler mi? Kimliğinin ortadan kaldırılması, gazeteci olduğunun anlaşılmaması için mi uğraşıldı? Karşı tarafın dillerine doladığı Ağrı’daki altın madenleri gibi laflar da bu kuşkuları büyütüyor. Bu ailenin kim olduğunu ve bağlantılarını bilmek istiyorum.

YETKİLİLER NEDEN SESSİZ?

İçişleri Bakanlığı, Emniyet, Valilik neden sessiz? Neden bir muhatap yok? Neden resmî bilgi verilmiyor? Eğer herkes bu kadar susuyorsa, demek ki gerçekten onlara bile sözü geçen bir güç var. O zaman kim bunlar? Neden bulmak istemiyorsunuz ya da biliyorsanız neden açıklamıyorsunuz?

'ADALET TALEBİMİ HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİM'

Hakan Tosun ölmedi. Ölürken bile geride kalanlar için bir ışık yaktı: Sokaklar güvensiz, tehlikeli olmamalı; hiçbirimiz yürüme hakkımızı kaybetmemeliyiz. Ben sonuna kadar mücadele edeceğim. Ailemin ve o mahallede yaşayan herkesin adalet talebini haykırmaya devam edeceğim.