Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Haddini bilmeyen kim?

Bahçeli dedi ki:

AKP heyetinin Meclis’te grubu bulanan partilerle görüşmesi son derece doğru ve doğaldır. Bizim sırtımızdan HDP’yi dillerine dolamaları müflis ve müfsit bir tavırdır. Zira bizim gözümüzde HDP neyse, CHP’de odur. Biz kiminle görüşüldüğüne değil, makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz.”



Canlarım...

Kim demişti bilmiyorum ama şöyleydi:

Hayatta hiç kimse vazgeçilmez değildir...

Ve unutmayın ki...

Mezarlıklar...

Kendilerini vazgeçilemez zannedenlerle doludur...”.



Hayatı yaşadıklarıyla öğrenenler...

Bunun böyle olduğunu:

Zaten bilenlerdir...



Eğer bir kişi...

Gerçekten vazgeçilemez olduğundan emin olmadan...

Güçlü olduğunu varsayarak...

Bağımsızlığını ilân eder...

Ve...

Haddini bilmez biçimde hareket etmeye başlarsa:

O kişinin sonu:

Felâkettir...





Sizden güçlü birisi...

Sizi kullanırken...

Elbette:

Size de bir şeyler kazandırır...

Ama...



Sizden:

Daha az maliyetli...

Sizden:

Daha sadık...

Sizden:

Daha itaatkâr birini bulduğunda...

İlk yapacağı iş:

Sizden kurtulmak olacaktır...



Ne demek istediğimi...

Bahçeli’nin dünkü Meclis Gurubunda yaptığı...

Ve...

AKP resmi heyetinin...

HDP’yi ziyaret etmesini desteklediğini açıklayan konuşmasına...

Atıfta bulunarak anlatmaya:

Çalışacağım...



Yani...

Bahçeli’nin...

Mahir Ünal’a yönelik “azarlayıcı” üslûbundan...

Sadece birkaç gün sonra...

Erdoğan’a teslim oluşunun...

Analizini yapacağım...



Ancak hemen hatırlatayım...

Yaptığım analizlerin hiçbiri mutlak bilgiye dayalı değil...

Olayları takip edişim...

Sebep-sonuç ilişkilerini dikkatli izleyişim...

Deneyimlerim...

Ve...

Akademik bilgilerim...

Oyun içinde oyun (1)


AKP’nin, 2015 seçimlerinden sonra...

Tek parti hükümeti kurabilecek Meclis çoğunluğunu sağlayamaması...

Dar yetkili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı:

Tedirgin etmişti...

Çıkış yolu...

Parlamenter sistemdeki başbakanda bile olmayan yetkilere:

Sahip olabilmekti...



Anayasanın...

Meclis başkanının seçilmesinden sonraki ilk 45 günde...

Hükümet kurulamaması halinde...

Ülkeyi seçime götürebilme yetkisini kullanabilmek için...

Davutoğlu’nun genel başkanlığındaki AKP’nin...

Diğer partilerle uzlaşarak koalisyon hükümeti kurmasını:

Engelledi...





O yetkisiyle:

Ve...

Geçici bir hükümetle...

1 Kasım 2015’te seçimlerin yenilenmesi kararı aldı...



IŞİD ve PKK terörünün(!) kan deryasına döndürdüğü ülkede...

%49.5 oy alan AKP yeniden...

Ve tek başına:

İktidar oldu...

Ancak...

Halk deyiminde olduğu gibi:

Papaz, her zaman yahni yemeyebilirdi...



Erdoğan’ın...

“Düşük profilli” zannettiği Davutoğlu aksine...

Tahminlerden fazla:

“Yüksek profilli” çıkınca...

Tayyip Bey:

Cumhurbaşkanlığı koltuğuna hapsedileceğini:

Fark etti...



Daha güçlü olabilmek için...

Başkanlık modeli şarttı...

Ve...

Bunu kendisine ancak:

Elini taşın altına sokmadan:

İktidar olmak...

Devletin belirli organlarını:

Ele geçirmek isteyen Bahçeli verebilirdi...



Ve fakat...

Bunun böyle olduğunun Bahçeli de farkındaydı...

O nedenle:

Erdoğan’ın sadece kendisine ihtiyaç duymasını istiyor...

Böylelikle...

Devlette...

İktidar olmadan güçlü olabileceğini biliyordu...

Erdoğan’ın zaafı (2)


Erdoğan-Bahçeli “kazan/kazan” oyunu böyle başladı...

Yani...

İki taraf da...

Birbirlerine güvenmemeleri gerektiğini bilerek...

Çıkarları gereği ortak karar aldılar...



Erdoğan...

Her seçimde Bahçeli’ye muhtaç olacaktı ama...

Onun sayesinde ülkeyi tek başına ve hatta tek imzayla...

Yasamanın ve Yargının denetimi olmadan yönetebilecekti...





Bahçeli ise...

Hükümet etmenin sorumluluğunu taşımadan...

Erdoğan’dan her istediğini alacaktı...

Çünkü...

Cemaat tarafından aldatıldığını kabul eden...

“Ne istedilerse verdik” itirafında bulunan Erdoğan’ın:

En zayıf tarafını öğrenmişti...



Tayyip Bey:

İhtiyaç duyduğu kişi...

Veya kurumlara...

Ne isterlerse veriyordu...

Bahçeli’den son darbe (3)


Uzatmayayım canlarım...

Bugünlere kadar geldik...

Artık oyunun son hamleleri yapılacak...



Erdoğan önce...

Mahir Ünal üzerinden sınadı:

Bahçeli’yi...



Bahçeli, tam da Erdoğan’ın istediği gibi davrandı...

Bunun üzerine Erdoğan...

İkinci hamlesini...

HDP’yi kullanarak yaptı...



Bahçeli’nin tavrını merak ediyordu...

Mahir Ünal’ı azarlayan Bahçeli...

Bakalım:

“PKK=HDP” dediğini hatırlayarak...

Bu resmi görüşme üzerinden de...

Ortalığı ayağa kaldırabilecek...

Yani...

Köprüleri atmaya kadar:

Gidebilecek miydi?..



Bahçeli...

Dün Meclis Gurubunda kürsüye çıktı...

Ve...

Kendi hamlesini yaptı...



Seçim günü netleşinceye kadar:

Erdoğan’a sadakatini sürdürecekti...

Ama...

Görmüştü ki...

MHP de kendisi de:

Erdoğan için vazgeçilmez değildi...



Daha da öte...

Oyunu bozan kendisi olursa...

Erdoğan yeni oyuncusunu cümle âleme:

İlân etmişti...



Sözümün özü canlarım...

Bahçeli...

Son darbeyi...

Zamanında yapılacağı kesinleşen seçimlerde...

Aday başvurusu yapılmadan...

Birkaç gün önce:

Vuracak...



Nasıl mı?..

Anlatayım...

Kâhin değilim (4)


Bahçeli, Erdoğan’ın yeniden seçilmesi halinde...

Seçim sonrası kendisine selâm bile vermeyeceğinden emin...

Kaldı ki aslî görevi:

Erdoğan’ın siyasi yaşamını bitirmek...



İşte bu nedenle...

Seçimlerin zamanında yapılacağı kesinleştiği günün ertesi...

Arzularının Erdoğan’ın adaylığı olduğunu açıkladıktan sonra şöyle diyecek:

“Saygın hukukçularımız Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın, Anayasanın 101. Maddesi gereği üçüncü defa aday olamayacağını belirttiler ancak partimiz, Sayın Erdoğan’ın bir kez daha aday olabilmesini samimiyetle arzulamaktadır. Onun için Yüce meclisimize, anayasa değişikliği teklifi vereceğiz...”.



Amman ha...

Ben kâhin değilim...

Herkesin tahminde bulunduğu...

Temennilerini öngörüsüymüş gibi anlattığı bir ortamda...

Muhtemel gelişmeler konusundaki...

Kanaatlerimi paylaştım...



Yani...

Yanılırsam...

Durduk yerde beni fırçalamayın...

Tembel at


İki at yük taşıyordu...

Öndeki at iyi gidiyordu ama...

Arkadaki at tembeldi...

Atların sahibi...

Arkadaki atın yüklerini öndeki ata yükledikten sonra...

Arkadaki at daha kolay yürümeye başladı...

Ve...

Öndeki ata yetişip kulağına şunları söyledi:

“Didin ve terle, ne kadar çok çalışırsan o kadar çok acı çekersin...”.

Hana vardıklarında atların sahibi:

“Neden tek atla yükleri taşırken iki atı besleyeyim?..

Bir tanesine istediği bütün yemi vereyim ve diğerinin boğazını keseyim, en azından derisini kullanırım” dedi...

Ve...

Öyle yaptı...



                     Leo Tolstoy

                                    Masallar