Korkusuz

Haber tadında

Haber tadında
BAE ve Bahreyn ile imzaladığı ‘barış’ anlaşmasından sonra; İsrail’in, Körfez ülkelerinden Hayfa Limanı’na demiryolu döşemeyi planladığını yazmıştım.

Aynı İsrail, demiryoluna paralel petrol ve doğal gaz borularının da olabileceğini söylemişti.

İsrail’in nihai hedefi Mekke ve Medine.

Adım adım...

Önceki gün İsrail Maliye Bakanı, ‘demiryolu konusunda AB ülkeleriyle görüşmelerin başladığını’ açıkladı.

Trump’ın baskısıyla BAE, Bahreyn ve Sudan’dan sonra Suudi Arabistan, Umman ve Katar da İsrail ile ‘barış’ anlaşması imzalarsa bu işler tamam.

Yaşayanlar görecek.

Peki ABD destekli İsrail kendi işine bakarken, başka ülkeler ne yapıyor?

Örneğin Türkiye 42 Afrika ülkesinde büyükelçilik açıyor ve bu ülkelerin birçoğuna ‘din ve iman adına’ yardım ediyor.

Rusya; Müslüman Kardeş Ömer el-Beşir’i deviren ve İsrail’le ‘barış’ anlaşması imzalayan generallerle anlaşarak Sudan’da deniz üssü kuruyor.

Aynı Rusya’nın başkanı Putin önceki gün Fransa Cumhurbaşkanı Macron’la konuşarak Karabağ’daki gelişmelerle ilgili bilgi vermiş ve konuyla ilgili Minsk Grubu’nun (ABD, Fransa ve Rusya) toplanmasını konuşmuş.

Libya’da ise savaşan taraflar, seçimlerin önümüzdeki yıl 24 Aralık’ta yapılması konusunda anlaştıktan sonra, o zamana kadar ülkeyi yönetecek hükümetin kurulması konusunda anlaşamadıkları haberi geldi.

Gelen haberlere bakılırsa ‘anlaşma olmasın’ diye görüşmelere katılanlardan bazıları yabancı bir ülkeden rüşvet almış!

Peki Erivan’da neler oluyor?

Karabağ yenilgisinden sonra muhalefet ayaklanmış durumda.

Başbakan Paşinyan ‘kendisine karşı darbe yapmakla’ suçladığı İstihbarat eski Şefi ve Vatan Partisi lideri Vanitsiyan ve 12 muhalefet liderini tutuklattı ancak mahkeme bir gün sonra hepsini serbest bıraktı.

Demek ki Ermenistan’da hukuk varmış!

Ekonomik sıkıntı içinde ülkenin işi zor.

Azerbaycan ve Gürcistan’la birlikte, orası Rusya’nın arka bahçesi.

Tıpkı Moldova gibi.

Önceki gün yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini Moskova karşıtı söylemleriyle bilinen ve Dünya Bankası eski uzmanlarından Maia Sandu kazandı.

Önümüzdeki dönemde Moldova’yı çok konuşacağız.

Tabi çevremizdeki diğer konu ve sorunların baskısından kurtulursak.

İçerde ve dışarda Türkiye’nin gündemi yoğun.

Türkiye ‘dostu’ Trump’ın Dışişleri Bakanı Pompeo bile yarın İstanbul’da Fener Rum Patriği Bartholomeos’la görüşecek ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüşmek için Ankara’ya gitme zahmetinde bulunmayacak.

Her ikisi için, “İstanbul’da olurlarsa görüşürüm” dediği yazıldı.

Bununla yetinmeyen Pompeo dün Paris’te Le Figaro gazetesine verdiği demeçte “Ben ve Başkan Macron; Türkiye’nin son dönem Ortadoğu, Libya, Akdeniz ve Karabağ’daki davranışlarının çok düşmanca olduğunu düşünüyoruz ve ABD ile Avrupa’nın Türkiye’ye karşı iş birliği yapması gerektiğine inanıyoruz” demiş.

Biden dönemine hazırlık!

ABD; Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesine de çok kızmıştı.

Bu arada Biden dün “Birçok yabancı liderle konuştum hepsi de bizimle çalışmak için çok heyecanlı” dedi.

Liderlerin adlarını söylemedi ama aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olmadığı anlaşılıyor.

Erdoğan’ın şimdi başka işleri var.

Örneğin CHP, HDP ve İYİ Parti’yi hırpalamak.

Amaç Millet İttifakı’nı dağıtmak sonra da Davutoğlu ve Babacan’ın hamlelerine karşı AKP’yi toparlamak.

Şu korona olmasaydı işler belki daha kolay olabilirdi ama gelinen nokta artık tüm dünyada çok sevimsiz.

Emperyalist liberal kapitalizmin sömürü düzeninde önemli olan tek şey para!

Memleketin yarısı korona olsa bile ekonomi çarkı dönmeli!

Türkiye’de olduğu gibi.

Bilim Kurulu önceki gün ‘somut tedbirlerin hayata geçirilmesinin tavsiye edilmesi yönünde’ karar aldı.

Arapçada buna ‘baade harab el-Basra’ denir.

Yani ‘Basra yerle bir olduktan sonra’.

TTB daha üç ay önce ‘durum çok ciddi’ dediği için iktidarın küçük ortağı Devlet Bahçeli’nin hışmına uğramıştı.

Bence Sayın Bahçeli ortağına baskı yaparak, ‘tavsiyelerin yerine getirilmesini’ engellemeli ve herkesin korona olmasını sağlamalı!

“Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” misali.

Ben kendi çevremden biliyor ve görüyorum:

Durum vahim.

İktidar; içerde ve dışarda tüm kavgaları en az bir süreliğine askıya alarak enerjisini korona ile mücadeleye harcamalıdır.

Durum çok tehlikeli.

Bunu ben değil tüm dünya söylüyor.

Gerçek ve bilimsel verilerle.