Korkusuz

‘Gözümün önünde öldüler...’

‘Gözümün önünde öldüler...’
Geride bıraktığımız günlerde, bir yakınımızın tedavisi dolayısıyla, İstanbul’un başarılı hastanelerinden Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittim. Bayram dolayısıyla olsa gerek, fazla yoğunluk yoktu. Ancak yine de tüm servisler doluydu. Personel, bir o yana bir bu yana koşturup duruyordu.

‘BİTMEDİ Kİ…’

Hastamızı ziyaret ettikten sonra, aynı hastanede görevli bir doktorla sohbet ettik. Doktorun şikayeti yurttaşların büyük çoğunluğunun artık maske takmaması ve sanki pandemi bitmiş gibi davranmasıydı. Doktor bey, izlenimlerini ve şikayetini şöyle dile getirdi:



‘SİZ DE UYARIN’

“Birkaç gün önce tatilden döndüm ve işe başladım. Tatilimi Ege ve Akdeniz kıyısında geçirdim. Ancak üzülerek gördüm ki; neredeyse hiç kimse maske takmıyordu. Oteller, restoranlar sosyal mesafe kuralına uymuyordu. Hiç kimse de herhangi bir denetim yapmıyordu. Herkes pandemi bitmiş gibi yaşıyor. Oysa ki; pandemi bitmedi ve daha da yaygınlaşıyor. Lütfen köşenizden yurttaşlarımızı uyarın. Herkes kurallara uysun. Çünkü…”

Doktor bey, ‘’Çünkü’’ dedikten sonra biraz durakladı. Ardından ise şöyle konuştu:

“Çünkü bu hastanede Covid yüzünden ölen onlarca insanı gördüm. Nasıl öldüklerine tanık oldum. O hastalarımız gözlerimin önünden gitmiyor. Hayatlarını nasıl acı çekerek kaybettiklerini hatırladıkça, kurallara uymayanlara kızıyorum. Belki bir kez de sizin uyarmanız faydalı olur. Yoksa bu felaketin içinden çıkamayacağız.”

SORUMLULUK KİMİN?

Doktor bey, beli ki Covid yüzünden hayatını kaybeden onlarca kişiye tanık oldu. Ve bu tanıklığın yarattığı travmayı hatırladıkça, maskesiz gördüğü herkese sitem ediyor. Ki; siteminde haklı da…

Ancak burada tek sorumluluk yurttaşın değil kuşkusuz… Toplumun bu denli rahat davranmasının sebebi, hükümetin yanlış tutumu… Üç – beş otel sahibine para kazandırılacak diye, Kurban Bayramı tatilini uzattıkça uzattılar. Bayram tatili, adeta ‘iç göç’e dönüştü. Hükümet, sanki hastalık bitmiş gibi davrandı. Ve acı sonucu görüyoruz: Vakalar son bir haftada yüzde 50 arttı.

Önümüzdeki günlerin konusu belli ki; yine Covid ve pandemi olacak. Belli ki; yine ‘dön baba dönelim’ aynı şeyleri tartışıp duracağız. Doktorlarımız isyan etmeye, bizler ise ölmeye devam edeceğiz…

Okullar açılacak mı?


Covid vakalarının yeniden yükselişe geçmesiyle birlikte en çok tartışılan konuların başında okulların açılıp açılmayacağı geliyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “Açılacak” diyor ama eğitim sendikaları aynı görüşte değil. Zira; sendikalar, bakanlığın herhangi bir adım atmadığını düşünüyor.  Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul, süreci şöyle özetliyor:



“Milli Eğitim Bakanlığı ‘Her şey yolunda gidiyor. Önlemleri aldık. 6 Eylül’de okulları açacağız’ diyor ama bir eğitim seferberliği yok. Artan vakalara karşı somut önlemler alınmalı. MEB için bir ek bütçe hazırlığı yapılmadı. Dünyada okulların gün sayısıyla en çok kapatıldığı ülkelerden biri Türkiye. Kaç öğrencinin aşı olduğuna dair bilgimiz yok. Okulların açılması için şimdiden ek önlemler alınmalı, kamuoyu bilgilendirilip, uyarılmalı. Öğretmenleri haftada 2, öğrencileri 1 kere testten geçirecek koşullar oluşturulmalı. Her okulda sağlık personeline ihtiyaç var. Önlemler alınarak yüz yüze 5 tam gün şeklinde okullar açılmalı.”

Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul’un dile getirdiği sıkıntılara ilişkin atılan herhangi bir adım olmadığını söylemek gerek…

Bakan Ziya Selçuk, gerekli adımları atmalı ve bir eğitim yılının daha heba edilmesine izin vermemelidir.

AKP hiçbir şeyden sorumlu değil!


Dünyada AKP kadar rahat bir iktidar var mıdır acaba? Baksanıza, sel olur; yurttaş suçlanır, pandemi yayılır; fatura vatandaşa kesilir, ekonomi çöker; sorumlusu dış güçlerdir…

AKP yıllardan bu yana vatandaşı ya doğrudan ya da dolaylı olarak suçladı ve hiçbir olumsuzluğu üstlenmedi. Bu taktik, doğal olarak iktidarının yıpranmasını da yavaşlattı. Meseleleri derinlemesine inceleme ve değerlendirme fırsatı bulmayan ve sadece AKP medyasından duyduklarıyla yorum yapan milyonlarca kişi de tıpkı iktidar gibi, faturayı yurttaşa kesti. İktidar ise zeytinyağı gibi su yüzüne çıktı.



İKİ KENTİ DE BİTİRDİLER

Bunun son örneği Artvin ve Rize… Karadeniz’in bu iki gözde kenti, önce ANAP ardından ise AKP’nin çevre düşmanı politikaları yüzünden mahvoldu. HES’ler, sahili yok eden karayolu projeleri, yüksek katlı inşaatlar, Artvin ve Rize’nin canına okudu.

AKP ise tüm bunlarda hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davrandı. AKP Genel Başkanı Erdoğan, Rizeli hemşehrilerine “Yamaçlara yüksek katlı binalar dikmeyin” dedi. Orman Bakanı Pakdemirli, “Önce vatandaş kendini koruyacak’’ diye konuştu.

Gören de vatandaş yüksek katlı binaları ‘kafasına göre’ yapıyor sanar…

Oysa ki; o izinleri veren ve yamaçlara ev yaptıran her iki kurumu da AKP yönetiyor.

Eğer her şeyden vatandaş sorumlu ise ve fatura hep vatandaşa kesilecekse, o halde sormak gerekiyor; “Sahi bu hükümet ne iş yapar? Bu hükümet neye yarar?”