Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer...

Yıl 1966...

Süleyman Demirel başbakan...

Ali Naili Erdem çalışma bakanı...

Hanımefendileri odalarına bıraktıktan sonra...

Karadeniz sahilinde gecenin bir yarısı...

İn yok cin yok:

Bir bankta oturur sohbete başlarlar...



Süleyman Bey bir ara:

“Nail” der... “İnsanî gelişmişliği mi, yoksa politikada zirveye çıkmayı mı öncelemeliyiz?..”

“Sayın Başbakanım” diye başlar söze Ali Naili Bey ve devam eder, “Elbette öncelliğimiz Rabbanîlik (Allah yolunda giden iyi insan) ve insanî gelişim olmalı, şeytanîliği (Şeytanın yolundan gitmek) başkalarına bırakmalıyız... Rabbanî olmayı başarırsak zaten politikada da zirveye çıkmayı başarırız...”.





Evet canlarım...

Çok gençler hatta orta kuşak bile hatırlamaz...

Ama...

Bir zamanlar Türkiye’de:

Bir başbakan ve bakanı...

Gecenin bir yarısı...

Yanlarında koruma falan da olmadan...

Bir sahil kenarında oturup...

Halkın ve haliyle ülkenin gelişimi için ne yapılması gerektiğini konuşurlardı...



Bir de günümüze bakın...

Cumhurbaşkanı ve bir bakanı...

Gece yarısı aynı sahilde oturup sohbet etmek isteseler...

(Büyük ihtimalle) En az 3 bin koruma olur...



Daha da kötüsü...

Ve yine sanırım:

Muhalefet partilerinin liderlerine nasıl kumpas kurabileceklerini konuşurlar.

KANAATİM PEKİŞTİ...


İmamoğlu, İngiltere Büyükelçisi’yle bir restoranda buluşmasını...

Ve görüntülerin iktidar yanlısı medyada yayınlanmasını halen gündemde tutuyor...



Strateji de olabilir...

Samimi endişe de olabilir...

Ancak...





İmamoğlu’nun konuşmasında en çok dikkatimi çeken taraf...

İngiltere Büyükelçisi’nin hedef gösterilmesi ve güvenliğinin tehlikeye atılması oldu...



İddia o ki...

Londra Büyükelçimiz, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na çağrılıp, nota verilmiş...

Gerekçe:

Büyükelçilerinin, İmamoğlu ile yaptığı görüşmenin MOBESE kayıtlarının sızdırılarak...

Büyükelçi ve eşinin güvenliğinin tehlikeye atılması...



İlk duyduğumda pek ciddiye almamıştım iddiayı...

Ama...

İmamoğlu da aynı konudaki endişesini belirtince...

Doğru olabileceğine ilişkin kanaatim pekişti...

HAFIZA KAYBI DA OLMASA...


Devlet Bey’in hafızası biraz zayıf olsa da...

Yaratıcı zekâsı müthiş...



İmamoğlu için bu defa da yine gösterdi...

Yaratıcı zekâsını...

Ve şöyle dedi:

“İstanbul’da geçen hafta yaşananların bir benzeri başka bir ülkede yaşansaydı o yerin belediye başkanı, koltuğunda bir dakika duramazdı...”

[caption id="attachment_327015" align="alignnone" width="600"] Devlet Bahçeli[/caption]



Bir de hafıza kaybı olmasaydı...

Ve meselâ...

Sedat Peker’in resmî belgeyle kanıtladığı suçlar başka ülkede yaşandığında...

Bakanlar Kurulu’nun olaydan sorumlu bakanlarının hapse gireceğini de hatırlatsaydı...

PUDRALANIYORLAR...


Başkan’ın yeni hedefi Kılıçdaroğlu değil, İmamoğlu...

İngiltere Büyükelçisiyle yemekte buluşan İmamoğlu için, (Adını vermeden) bakın ne dedi:

“Bizim göreve getirdiğimiz arkadaşlar balıkçıya gidip kafayı bulmaz...”.



El hak doğru...

Balık da neymiş ki?..

Onlar kafayı:

Pudra şekeriyle buluyor...

MELİH GÖKÇEK ÖZEL Mİ?..


Kanunlar herkese aynı şeyi vermez, veremez...

Ama...

Kanun karşısında herkes:

Eşittir...



Kanunlar geneldir...

Kişiye özel kanun olamaz...

Suç olarak tarif edilen bir eylemde...

Kişi veya kurum değil...

Eylem yargılanır...





Bu da yargımızı ilgilendiren bir haber:

“Başsavcılık, Melih Gökçek’in geçmişteki FETÖ bağlantılarını suç kabul etmedi...”.

Bu hüküm...

Kanunların genellik ve eşitlik ilkesine aykırı...

Çünkü...

Hapishaneler...

Geçmişte, FETÖ ile ilişki kurdukları iddia edilen yurttaşlarımızla dolu...



Ya onlar da derhal tahliye edilmeli...

Ya da:

Melih Gökçek de hüküm giymeli...

ONU DA ISKALARMIŞ...


Ev sahibi takım maçtan 3-0 yenik ayırılır...

Oysa...

Santraforları kale önünde ve bomboş pozisyonda ayağına gelen üç pasta da topu ıskalamıştır...

Soyunma odasında aynı santrafor hakemi suçladıktan sonra:

“Hakem öyle berbattı ki, yanına gidip bir tekme savuracaktım” der...

Antrenör gülümser:

“Hiç sanmam çünkü sen onu da ıskalardın...”.



İktidar politikacıları genelde o santrafor gibidir...

Hem kötü yönetirler ülkeyi...

Ama hem de...

Felâketlerde zerrece kusuru ve sorumluluğu olmayan...

Muhalefet partilerini suçlarlar...

MAKUL SEVİYE...


İTO:

“İstanbul yıllık enflasyon oranı %50.9...”

Takmayın kafanıza...

Yeni TÜİK Başkanı o oranı “makul” bir seviyeye düşürmüştür...