Son yıllarda sıkça duyulan ama ne anlama geldiği tam olarak bilinmeden kullanılan kavramlardan biri de gaslighting. Yazılışından da anlaşılacağı gibi İngilizce bir terim.

Gaslighting, bir kişinin karşısındakinin gerçeklik algısını bilinçli olarak bozmasıdır. Sessiz ama etkili bir psikolojik manipülasyon ve güç oyunudur.

Amaç, kişinin kendi aklından, hafızasından ve yargısından şüphe etmesini sağlayarak kontrolü ele almaktır. Bunu yaparken “ben öyle demedim”, “abartıyorsun”, “yanlış hatırlıyorsun” gibi cümlelerle yaşananlar inkar edilir, küçümsenir ve çarpıtılır. Zamanla kişi kendine güvenini kaybeder, sürekli kendini sorgular ve karar almaktan çekinir.

Türkçe’de gaslighting için günlük dile yerleşmiş tek kelimelik bir karşılık yok. En yakın ve doğru karşılıklar algı çarpıtması veya gerçeklik saptırması olabilir. Akademik metinlerde bazen “psikolojik gerçeklik bozma” gibi ifadeler de kullanılıyor.

Peki neden “gaslight”, yani gaz lambası deniyor?

Kökeni 1938’de Patrick Hamilton tarafından yazılan Gas Light adlı tiyatro oyunu. Bu oyunda bir adam, evdeki gaz lambalarının ışığını bilinçli olarak kısıyor, sonra da karısına “ışık hiç değişmedi, sen hayal görüyorsun” diyerek onun aklından şüphe etmesini sağlıyor. Kadın zamanla gerçekten delirdiğini sanmaya başlıyor. Yani ışık kısılıyor, gerçek inkar ediliyor ve kurbanın gerçeklik algısı sistemli biçimde saptırılıyor. 

Hikaye daha sonra 1940 ve 1944 yıllarında sinemaya uyarlanır. Özellikle 1944 yapımı film sayesinde kavram geniş kitlelerce tanınır ve yaygınlaşır.

Bugün kullanılan yöntem tam olarak budur. Gerçek değiştirilmez, senin gerçeği algılama biçimin çarpıtılır.

Fakat bunu sadece yakın çevrenizdekiler yapmaz. Siyasal iktidarlar ya da güçlü politik aktörler de toplumun yaşadığı gerçekleri inkar ederek insanları kendi algılarından şüpheye düşürebilir. Gerçekler çarpıtılır, olmayan başarılar abartılır, sorumluluk başkalarına yüklenir. Zamanla insanlar gördüklerine değil, kendilerine söylenene inanmayı öğrenir.

Bu yöntemle amaç, gerçeği çözmek değil, gerçeği tartışılmaz hale getirmektir. Buna political gaslighting, yani politik alanda uygulanan sistemli bir algı çarpıtması denir.

Bu, toplumu ikna etmekten çok, kafasını karıştırarak sorgulama gücünü felç eden bilinçli bir manipülasyon biçimidir. Yaşanan yoksulluğu inkar edip insanlara “çıkar cebindeki telefonu” demek, hukuksuzluğu görmezden gelip “burası hukuk devleti” diye ısrar etmek politik bir algı çarpıtmasıdır.

Milyonlarca seçmeni yok sayıp azınlık ilan etmek de öyledir.

Aslında gerçek değişmez, sadece inkar edilir. Amaç ikna etmek değil, insanların aklından şüphe etmesini sağlamaktır. İşte buna gaslighting denir.