Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Fırıncı değişirse ekmekler değişir mi?

Canlarım...

CHP’deki değişim çılgınlığı CHP’yi...

Ve...

Türkiye’yi geliştirmeye yeter mi?..



Bu soruya cevap vermeden önce...

Başka sorulara cevap aramalıyım...



Diyelim ki Kemal Bey gitti...

Yerine İmamoğlu geldi...



Ne yapacak Ekrem Bey?..

İskandinav ülkelerinden seçmen mi ithal edecek?..

Avustralya’dan milletvekili adayları mı bulacak?..

Ve...

Onları mevcut seçmenlere seçtirecek?..





Bakın...

Akşener yerinde kaldı...

Gitseydi yerine kim gelecekti?..

Bahçeli’den zerrece farkı olmayan Koray Aydın mı?..

[caption id="attachment_423439" align="alignnone" width="600"] Koray Aydın[/caption]

HDP ve seçmenlerinden nefret eden Ümit Özlâle mi?..

Yoksa:

Bilge Yılmaz mı?...

[caption id="attachment_423441" align="alignnone" width="600"] Ümit Özlale[/caption]



Diyelim ki delege acayip gelişmişti...

Ve Bilge Yılmaz’ı seçti...

İyi de...

Bir bilim insanı olan Yılmaz:

Siyaseti çirkefleştirebilir mi?..

Hayır...

[caption id="attachment_423440" align="alignnone" width="600"] Bilge Yılmaz[/caption]



Peki...

Çirkefliği, şiddeti ve kavgayı seven bu seçmenle seçim kazanabilir mi?..

Ya da partiyi büyütebilir mi?..

Hayır...



Soruyorum:

Fırıncı değişse bile...

Aynı un...

Aynı maya...

Aynı tuz...

Aynı su kullanılır...

Yani...

Ekmekler:

Aynı hamurdan yapılırsa...

Ekmek değişir mi?..



Canlarım lütfen şu gerçeği kabul edelim...

Ve...

Halk dalkavukluğu yapmaktan vazgeçelim...



Lider değiştiğinde de seçmen aynı seçmen olacağı için...

Türkiye bir süre daha değişmeyecek...



Seçmeni değiştirmek ise medya ve sanatçıların görevi...

Ancak...

Bunun için...

Demokratik bir ortam...

Ve...

Geniş özgürlük alanları gerekir...



Halâ...

Dini ve ekmeği:

Hukuka...

Bağımsız ve tarafsız yargıya...

Özgürlüğe...

Kuvvetler Ayrılığı ilkesine...

İnsan haklarına...

Ve...

Sanata tercih eden bu seçmenlerle mi gelişeceğiz?..



Sözümün özü canlarım...

Liderleri değiştirmek:

Türkiye’yi geliştirmez...

Türkiye:

Seçmenlerinin insanî gelişimini gerçekleştirmesiyle gelişir...



Yani...

Bu ülkeyi bir kişi değil farklı görüşte olan...

Ama:

İletişim kurmayı,

Yardımlaşmayı,

Uzlaşmayı...

Ve...

Mevcudu en adil bir şekilde paylaşmayı bilen:

Çok kişi kurtarır...

Ve...

Bunun için ise hemen:

Yola çıkmak lazım...

MİT Başkanıyken söyleyemedikleri


Bir önceki MİT Başkanı son bir aydır ise Dış İşleri Bakanı olan Hakan Fidan; Türkiye ve Mısır’ın karşılıklı olarak büyükelçi atama kararına ilişkin şöyle dedi:

“Türkiye ve Mısır, bölgelerinde güçlü iki kardeş ülkedir. Tarihi, coğrafi, kültürel, stratejik ve inanç bağlarından dolayı bu iki önemli ülkenin birbirlerinde ayrı kalma lüksü yoktur...”.



Fidan, Erdoğan’la “en uzun süre” çalışan en etkin bürokrat...

Yani...

Erdoğan gerek iç gerekse dış politikada yaptığı hatalarla halkımızı ve ülkemizi perişan ederken:

MİT Başkanıydı...

O süreçte yapmadığı bu güzel açıklamayı Dış İşleri Bakanı olduktan sonra yapması bana Kruşçev’i hatırlattı...





Stalin’den sonra Sovyetler Birliği Devlet Başkanı olan Kruşçev, Duma’da yaptığı o ünlü rapor açıklaması konuşmasında:

Stalin’i yerden yere vurdu...

Nasıl, telafisi mümkün olmayan hatalar yaptığını...

Ne kadar çok masum yurttaşı öldürttüğünü anlattı...



O sırada milletvekillerinden biri:

“O zaman sen neredeydin?” diye seslendi...

Kruşçev aynı Stalin’in ses tonuyla sordu:

“Kimdi o?..”

Cevap yoktu...



Bir kez daha ve az önceki ses tonundan daha emredici bir ses tonuyla bağırdı:

“Kimdi o?.. Ortaya çıksın...”.

Yine kimse çıkmadı...

Üçüncü defa herkesi tehdit eden bir ses tonuyla:

“Az önceki sorunun sahibi ortaya çıkmazsa...” diye başlamıştı ki...

Başlar, soruyu soran kişinin bulunduğu tarafa çevrilince sorunun sahibi ayağa kalktı:

“Bendim Yoldaş Kruşçev...”.



Kruşçev bilindik kahkahalarından birini attı...

Ve...

Şöyle dedi:

“Şu anda senin bulunduğun yerdeydim...”.

[caption id="attachment_423443" align="alignnone" width="600"] Hakan Fidan[/caption]



Hakan Fidan bugün...

MİT Başkanlığından çok daha etkin...

Çok daha güçlü bir görevde...

Yani...

MİT Başkanlığı sürecinde yapamadığı özeleştiriyi...

Ve...

Eleştiriyi:

Bakan olarak yaparken...

Aynı zamanda...

Erdoğan ve ona Dış İşleri Bakanlığı sekreterliği yapan Çavuşoğlu’nu eleştiriyor...



Oysa...

MİT Başkanıyken bugünkü açıklamalarını yapsaydı...

Belki de 10 yıldır başımıza gelenler gelmez...

10 yıldır kaybettiklerimizi kaybetmezdik...



Neyse canlarım...

Amacım...

Geçmişte yapılan hataları kaşımak değil...

Dış politikada ve uluslararası ilişkilerde kuraldır:

Geçmişe takılı kalma...

Geçmişten ders almayı unutma...

İmamoğlu bunu yapmalı


[caption id="attachment_423444" align="alignnone" width="600"] Ekrem İmamoğlu[/caption]

CHP’de değişim diyen isimlerden biri de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu...

Haber doğruysa:

İstanbul’da bir reklam ajansıyla sosyal medya kampanyalarının yönetilmesi kapsamında anlaşmış...



İmamoğlu böyle bir anlaşma yapabilir mi?..

İBB adınaysa...

Meclisten karar da çıkarmışsa...

Yani:

Usule uygunsa tabii yapabilir...

Ama...



Reklâm ajansıyla kendi adına bir anlaşma yaptıysa...

Ajansa ödeyeceği bedeli hangi kişisel kaynağından karşılayacağını da açıklamalı...

Haber/analiz


Bakıyorum da...

Mehmet Şimşek’in ekonominin başına geçmesiyle birlikte bir anda her şeyin düzeleceğini sananlar varmış...

Yahu nasıl yapsın adam?..

Öyle berbat bir ekonomik enkaz devraldı ki...

Hemen düzeltmek için şapkadan tavşan falan çıkartması lâzım...



Bu arada Mehmet Bey işin başına geçip de durumun vahametini görünce eşine, dostuna:

“Valla Allah Kemal Bey’i seviyormuş. Korumuş. Kazansaydı eğer bu durumla başa çıkması mümkün değildi!” diye dert yanıyormuş...



Ben de aynı düşünüyorum artık...

Gerçekten de bu enkazı devralmak çok büyük sorumluluktu....

[caption id="attachment_423445" align="alignnone" width="600"] Sevilay Yılman[/caption]

Günün fıkrası


Erhan Bahar, 4 Temmuz’da yayınlanan videomun altına şu fıkrayı yazmış:



Mülâkata giren genç adama soruyorlar:

“Çalışacağınız bölümde herkes hırsızlık yapıyorsa siz de yapacak mısınız?..”.

“Hayır” cevabının altına şu notu düşüyorlar:

“Ekip çalışmasına uygun değil...”.



Erhan’ın fıkrasını:

“Bir daha seçilirsem mülâkatı kaldıracağım” sözü veren Erdoğan’a...

O taahhüdünü hatırlatmak için paylaştım...

İmzamı atıyorum


Abdullah Naci kendisine:

“Neden daha az siyaset yazıyorsun” diye soranlara şu cevabı veriyormuş:



“Çünkü daha iki ay önce seçim yapıldı ve gördük ki halkımız halinden memnun. En temel ihtiyaç maddelerini alırken elimiz ayağımız titriyor, geçinmekte zorlanıyorsak, o da bizim beceriksizliğimiz. Kimi kime şikâyet edelim?..”.



İzniyle...

Bu cevabın altına:

İmzamı atıyorum...