Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Erken seçim mi? Ne zaman ve nasıl?..

Siyaset meydanında görüş bildiren etkin abiler, ablalar...

Çok bilmiş çocuk edasıyla...

Şöyle diyorlar:

“Erdoğan, seçimi kazanabileceğine inandığı anda erken seçime gider...”.



İyi de abilerim, ablalarım...

Erdoğan’ın erken seçime nasıl gideceğini neden söylemiyorsunuz?..





Meselâ...

Erken seçim kararını:

Kendisi mi alacak?..

Yoksa erken seçim kararı:

Meclis’te mi alınacak?..



Eğer kendisi “erken seçim kararı” alacaksa...

Anayasa madde 101 açık...

“Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır.

Bir kimse en fazla 2 kez üst üste cumhurbaşkanı seçilebilir...”.

Anayasa maddesi bu kadar açık iken nasıl olacak da Erdoğan aday olabilecek?..



Yok eğer:

“Meclis erken seçim kararı alırsa Erdoğan seçime katılacak” diyorsanız...

Erdoğan erken seçim kararını:

290 milletvekiliyle mi alacak?..



İyi canım, peki...

Öyle olsun...

39 MHP milletvekilini de ekleyin:

Kaç oldu?

329...



İyi de...

Erken seçim kararı alabilmek için en az 360 milletvekilinin:

“Evet” oyu vermesi gerekiyor...



Amman ha...

Sakın:

“Muhalefet partileri de erken seçimin lehinde oy kullanır” demeyin...

Olmaz...

Bu saatten sonra hiçbir muhalif milletvekili...

Erken seçim lehinde:

Oy kullanmaz...



Yani:

Erken seçimi unutun...

GÜLDÜRMEYİN BENİ...


Şimdi de canlarım:

19/1/2012 tarihli ve 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun Üçüncü maddesinde yapılan değişikliği paylaşayım sizlerle:

MADDE 3:

(1) Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır.

(2) Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.  



Bitttiiii...



Efendiler...

Halkın kafasını lütfen karıştırmayın...

Erdoğan bu meclisten:

“Erken seçim kararı” çıkartamaz...



Ya kendisi meclisi feshederse?..

Güldürmeyin beni...

BİLİYORUM AMA SÖYLEMEM...


Canlarım...

Halkımızın çok büyük bir bölümü halen:

Yoksulluğun...

İşsizliğin...

Ve...

Hayat pahalılığının bir sonuç olduğunu bilmiyor...





Bilmeyince sorgulamıyor...

Sorgulamayınca:

Neden yoksul olduğunu...

Niye işsiz kaldığını...

Hayatın niçin bu kadar pahalı olduğunu...

Ve bütün bunların müsebbibinin (Yaratıcısının) kim olduğunu anlayamıyor...



Anlayanlar ise yanlış anlıyor...

Zannediyor ki:

Yoksulluk kaderi...

Allah öyle istediği için yoksul...



İşsizlik kaderi...

Allah öyle istediği için işsiz...



Hayat pahalılığı kaderi...

Allah öyle istediği için fiyatlar sürekli artarken...

Onun maaşı yerinde sayıyor...



Peki...

Bütün bu iktisadî felaketlerin neden olduğunu...

Müsebbibinin kim olduğunu:

Ben biliyor muyum?..



Biliyorum ama:

Söylemem...

“Kasabanın delisi” olmaktan bıktığım için:

Söylemem...



Peki bu felâketler:

Ne zaman...

Ve:

Nasıl bitecek?..



Halkın en az yarısından bir fazlası:

“Kasabanın delisi” olmayı göze alabildiği gün...

SEBEP VE MÜSEBBİP...


İktisadî felâket sonuç olduğuna göre...

Sebebi ne?..

Tesadüf mü?..



Elbette...

İktisadî felâket sonucunu doğuran sebep de...

Bir başka sebebin sonucu...



Peki o sebep ne?..

Cehalet...

İnatlaşma...

(Umarım yanılırım) Kötü niyet...



Bir soru daha: Her sebebin bir de müsebbibi var mıdır?..

Elbette vardır?..



O halde...

İktisadî felâket sonuç...

Cehalet...

İnatlaşma...

Ve kötü niyet sebep ise...

Müsebbip kim?..



Cevabını “öznel” olarak herkes biliyor...

Ama ben “öznel” olarak değil...

“Nesnel” olarak açıklayayım:

Zihniyet...



Evet...

Bu kadar basit: Zihniyet...

GENEL BAŞKAN’A TAVSİYEM...


Sayın AKP Genel Başkanı...

Anlayabildiğim kadarıyla...

NOBEL Barış Ödülü almayı kafanıza koymuşsunuz...





Ya da yağcılarınız...

Bu ödülü almanız gerektiği konusunda:

Algı operasyonları yapıyorlar...



O halde ben size “NOBEL Barış Ödülü” değil...

Ama...

“Milyonların Kalbinde Taht Kurma” ödülü alabileceğiniz...

Ve...

Çok işe yarayacak bir tavsiyede bulunayım...



Bırakın Putin’le Zelenski’yi barıştırmayı...

Siz gelin önce:

Son 10 yılda birbirlerine düşman ettiğiniz:

Yurttaşlarımızı barıştırın...



Sonra da bizzat:

Muhaliflerinizle barışın...

Ve...

“Milyonların Kalbinde Taht Kurma Ödülü” sahibi olun...

PERİŞAN OLURUZ...


Canlarım:

Her sebep aynı zamanda bir sonuçtur...

Her sonuç da aynı zamanda bir sebeptir...



Buharlaşma sebep...

Yağmur, sonuçtur:



Yağmur sebep...

Seller sonuçtur...



Seller sebep...

Afetler sonuçtur...



Sadece evrenin yaratılışı sonuçtur...

Çünkü evreni yaratan sebep halen bilinmiyor...



O halde sorum şu:

Türkiye’de yaşanan bu iktisadî felâket sonuç ise:

Bunun sebebi nedir?..



İşte bakın...

Yavaş yavaş çözüme doğru ilerliyoruz...

Çünkü...



Sonucu doğuran sebebi bulmamız gerektiği iyice anlaşıldı...

O nedenle...

Sonuç olarak ortaya çıkan:

İktisadî felaketin sebebini doğru bilecek...

Çözümünü de doğru yapacağız...



Sebebi doğru bilemezsek ne olur?..

Çok basit...

“Faiz sebep, enflasyon sonuç” yanılgısında olduğu gibi:

Perişan oluruz...

BU KADAR BASİT...


Soru:

İktisadî felâket sonuç...

Cehalet...

İnatlaşma...

Ve kötü niyet sebep...

Zihniyet ise müsebbip olduğuna göre...

Çözüm ne?..



Cehalet...

İnatlaşma...

Ve kötü niyetin sebep olduğu zihniyeti:

Ortadan kaldırmak...



Bu da bu kadar basit...