Korkusuz
Can Ataklı

Erdoğan’ın altını mı oyuyorlar?

ŞAŞIRDIM

Erdoğan’ın altını mı oyuyorlar?


Haberi ilk kez bir yandaş gazetenin tepesinde gördüm.

Bir fotoğraf vardı haberde.

Bu fotoğrafta Rus olduğu belirtilen bir general etrafındaki Suriyeli askerlere harita üzerinden bir şeyler anlatıyor.

Haberin metni ise şöyleydi: “Rusya’da sosyal medyada yayın yapan ‘Voyennyy Osvedomitel’ isimli istihbarat grubu tarafından Suriye’den dikkat çeken bir fotoğraf paylaşıldı. Fotoğrafta bir Rus generalin İdlib’de Suriye rejimi askerleri tarafından yapılan saldırılar sırasında rejim güçlerini koordine ettiği iddia edildi.”

Gerçi Ruslar bu haberler üzerine devlet kanalından  “Rusya, Fırat doğusunda Suriyeli Kürtlerin liderliğinde IŞİD’e karşı verilen mücadeleyi destekliyor ve koordine ediyor” açıklaması yaptı ama yandaş medya bu haberi kendi arzu ettiği biçimde kullanmaya devam etti.

Neredeyse yandaş gazetelerin hepsinde yayınlandı bu haber.

Derken ertesi gün bu kez televizyonlarda da yayınlanmaya başladı bu haberler.

Daha ilk gördüğümde “Bu yandaşlarda zerre akıl yok vallahi” demiştim kendi kendime.

Çünkü Erdoğan’ın görüşüne göre Suriye Ordusu’nun Türk askerine saldırısı tamamen Esad’ın hadsizliği.

Erdoğan uyardığı Rusya’nın bu işe karışmadığını söylüyor.

Görünen o ki, Erdoğan Rusya ve Amerika arasında bir denge yapmaya çalışıyordu.

Uzun bir aradan sonra Amerika ilk kez açıktan Erdoğan’a destek vermiş ve Türk askerinin Suriye Ordusu’nu vurmasının çok doğru olduğunu bildirmişti.

Erdoğan Amerika desteğini aldıktan sonra Rusya’ya karşı da sessiz kalarak Suriye başkanı Esad’a “Sana şubat sonuna kadar süre veriyorum. Askerini çekmezsen gereğini yapacağım ona göre” ültimatomu vermişti.

Hedef olarak Esad gösterilince Erdoğan muhtemelen yapılan bütün yanlışlardan sonra bir anda hem Amerika’nın hem Rusya’nın düşmanı olmaktan kurtulacağını düşünüyordu.

Ama yandaş medyanın “Rus general” haberi bu planı bozuyor.

Çünkü eğer Suriye Ordusu’nun Türk askerine ateş açtığı saldırıyı gerçekten Ruslar koordine ettiyse Türkiye’nin asıl hedefinin Rusya olması gerekir.

Erdoğan’dan beklenen Rusya karşısında tereddüt içinde kalmak yerine “Eyy Rusya” diyerek kükremesi ve Putin’e haddini bildirmesidir.

Ancak sanıyorum Erdoğan gelinen noktada artık Amerika’ya olduğu gibi Rusya’da da kafada tutacak halde olmadığını biliyor.

Peki, yandaş medyanın bu tavrı ne demek oluyor acaba?

İki şık var bana göre.

Ağırlıklı olanı, yandaş tetikçilerde hiç akıl olmaması.

Zaten sınırlı yetenekleri ve zekaları olan yandaş gazeteciler belki de tedbirsiz davranıp sarayın onayını almadan “Rusya düşmanlığı” yapmışlardır.

İkinci olasılık ise Ankara’da bir şeyler döndüğü, tek adam rejiminin artık Türkiye’nin başına iyice dert açacağını gören bazı çevrelerin Erdoğan’ın altını oymak için harekete geçtikleridir.

YENİ ÖĞRENDİM

Bir parti genel başkanına “Erdoğan’a hakaret” soruşturması


Henüz seçime katılma hakkını elde etmemiş bir parti var.

Önce Vatan Partisi.

Partinin genel başkanı Hüseyin Demirel sosyal medyayı hayli aktif biçimde kullanıyor ve partisinin bundan tam bir ay sonra meydanlara inerek iktidar alternatifi olacağını iddia ediyor.

Hüseyin Demirel Facebook hesabında oluşturduğu bir geri sayım takvimi ile Önce Vatan Partisi’nin atağa kalkacağı günü haber veriyor.

Partinin ana sloganının “Yurtta zenginlik, cihanda saygınlık” olduğunu belirten Hüseyin Demirel “İki ay içinde, 300’e yakın belediye başkanı ve 80 civarında milletvekilinin partisine katılabileceği” ayrıca “en az 50 il ve 250 ilçede de örgütün kurulmak üzere olduğunu” da iddia ediyor.

[caption id="attachment_163594" align="alignnone" width="280"] Önce Vatan partisi Genel Başkanı Hüseyin Demirel Kuşadası’ndaki evinde bir ay sonrasına hazırlanıyor.[/caption]

Partisinin atağa kalkması için sadece 30 günü kaldığını açıklayan Demirel’in başı şu sıralarda Erdoğan ile dertte.

Çünkü Facebook hesabından yaptığı bazı paylaşımlar üzerine hakkında soruşturma açılmış.

Halen Kuşadası Güzelçamlı beldesinde partinin atılım hazırlıklarını sürdürdüğünü belirten Demirel’in evine geçen hafta henüz sabah karanlığında jandarma gelmiş.

Karakola götürülen Demirel, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmış.

Durumu öğrenince konuştuğum Hüseyin Demirel “Bu tür baskıların geleceğini elbette biliyordum, ancak bunlar parti kurma ve iktidara gelme çabalarımızın önünü kesemeyecektir” dedi.

Demirel yurtdışında olağanüstü parası olduğunu (on milyarlarca Euro) belirterek “Bunları son kuruşuna kadar Türkiye ve bu halk için harcamaya hazırım” diye konuştu.

Açıkçası bu kadar iddialı ve maddi olarak çok güçlü yepyeni bir ismin neler yapabileceğini ben de merak ediyorum. Hüseyin Demirel’in son 30 güne girerken şimdilik kullandığı Facebook hesabındaki bazı sloganlar şöyle:

Kimse yoksul olmamalı.

Biz, İlimle, Bilimle, Fenle, Akılla, Üretime dayalı çağdaş, özgürlük ve medeniyeti önceleyen, Atatürk ilkeleriyle yönetmeye geliyoruz.  Sizin inançlarınız, ibadetiniz beni ilgilendirmiyor. Tencereniz kaynıyor mu, faturalarınızı ödeyip gelen aya borçsuz geçiyor musunuz, işiniz aşınız var mı, çocuklarınıza okul harçlığı verebiliyor musunuz, özgür müsünüz, gelecekten umutlu musunuz? Beni bunlar ilgilendiriyor...

Devran dönecek, umutsuzluk yok.

Herkes milli gelirden hakkı olan payı mutlaka alacak. Artık vatandaş, her yeni güne umutla heyecanla uyanacak

Artık yoksulların , işsizlerin, emekçilerin, emeklilerin sesi daha gür çıkacak ! Siz istemezseniz; yandaş medya 1 hafta dayanamaz

Meydanlara indiğimiz gün; kötülükler sokağa çıkmaya cesaret edemeyecek.

Artık demokratik laik Türkiye için hazırız

Medya dürüst, cesur ve tarafsız olsa AKP barajı aşamaz.

Bİ SORALIM BAKALIM

Ahmet Beyciğim Erdoğan’a yazabildin mi bu yazıları?


Hürriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Ahmet Hakan CHP’nin CNN Türk televizyonuna uyguladığı boykota hayli içerlemiş.

Özellikle ayın 12’sinde Ekrem İmamoğlu’nu ağırlamaya hazırlanan Ahmet Hakan bu yayının gerçekleşemeyecek olmasına da çok öfkelenerek İBB Başkanı’na ağır eleştirilerde bulunmuş.

Ahmet Hakan “Hani rozetini çıkarmıştın?” diyerek kendince suçlamaya çalışıyor İmamoğlu’nu.

Cinliğe bakar mısınız, İmamoğlu “Parti kararına uyuyorum” diyor ya, Hürriyet Genel Yayın Müdürü de İmamoğluna “Hani sen artık CHP’li değildin” demeye getiriyor lafı.

Bu konuda dikkatimi çeken iki şeyi yazmak istiyorum.

BİRİNCİSİ: Ahmet Hakan’ın asıl öfkesi ve paniği ana muhalefet partisinin boykot uygulaması. Buna kendi meşrebine uygun biçimde ayar vermeye çalışıyor. Ama şunu sormak gerek Ahmet Hakan’a. Adına operasyonlar yaptıkları siyasi partinin genel başkanı, henüz tam anlamıyla yandaş yalaka olmadan önce Hürriyet grubuna defalarca boykot uygulamıştı. Ahmet Hakan o tarihlerde ağzını bile açamamıştı. Bir kere bile medyaya boykotun partizanlık olduğunu dile getirememişti.

İKİNCİSİ: Bu CHP’liler ancak yandaş medyaya çıkarlarsa veya yandaş yalaka yazarlara konuşurlarsa ciddiye alındıklarına inanmaktan vazgeçemiyorlar. Ahmet Hakan’ın yazısından anlıyoruz ki İmamoğlu’nun danışmanları yalvar yakar ekrana çıkmak istemişler. Kendilerine destek verenlere bir selamı bile esirgerken bu yalakalara merakı anlamak da bana zor geliyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Cemaat şimdi de sanki İtalya’da ortaya çıktı


İtalya’nın Cenova limanında “Bana” isimli Lübnan bandralı bir gemi durduruldu.

İtalyan basınına göre geminin kaptanı hakkında yasa dışı silah ticareti iddiasıyla soruşturma açıldı ve geminin izlediği rotayı belirlemek için mürettebatın cep telefonlarına el konuldu.

İtalyan yetkililer geminin Libya’da silah taşıdığını ve silahların da Türkiye tarafından gönderildiğini ileri sürüyorlar.

Bu gemiyle ilgili bir süre önce de Fransız basınında benzer iddialar yer almıştı. Fransız basını, Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait fırkateynlerin Türkiye’den Trablus’a eşlik ettiği Bana gemisinin, Fransa Ordusu tarafından tespit edildiğini yazmıştı.

İtalyan medyası geminin Türkiye tarafından gönderilen silahları Libya’ya taşımak için birkaç sefer yaptığını ileri sürüyor.

Haberi okuyunca insanın aklına ister istemez ünlü MİT TIR’ları olayı geliyor.

Cemaatle AKP iktidarının arasının bozulduğu günlerde Suriye sınırında yakalanan bir TIR’da silahlar otaya çıkmıştı.

TIR’ın güvenliğini sağlayan MİT ajanları ile jandarma arasında bazı tatsızlıklar yaşanmıştı.

Ancak daha sonraki günlerde TIR’a baskın yapanların cemaatçi olduğu ortaya çıkmış, böylelikle yapılan silah sevkiyatı gölgede bırakılmış, bunun yerine cemaatçiler tutuklanmıştı. O zaman da iktidarın bu tür silah yardımları yaptığı inkâr edilmiş ancak daha sonra bunlar kabul edilmişti.

Şimdi de Libya’ya asla silah gönderilmediği açıklanıyor ama dünyanın öteki ülkeleri aynı kanıda olmadıkları gibi bunun kanıtlarını da ortaya koyuyorlar.

Kendi kendime “Acaba” diyorum “Cemaat bu şimdi de İtalyan polisine mi sızdı?”

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Suriye ile heyecansız savaşa bir adım kaldı


Gazete ve televizyon haberlerine göre Suriye sınırından içeri sürekli tanklar sokuyoruz, gözü pek komandolarımız da İdlib yakınlarına konuşlanıyor.

Bunun adı savaş hazırlığıdır.

Nitekim AKP Genel Başkanı eğer Suriye çekilmezse vuracağını açıkça beyan etti.

Demek ki şimdi bunun hazırlığı yapılıyor.

Gerçi ülke çapında bir heyecan yok.

Kimsenin yüreği kabarmıyor.

Hayat normal akışında devam ediyor.

Televizyon ekranları vur patlasın çal oynasın havasında.

Ya kimse savaşa inanmıyor ya da ekranlardaki savaş görüntülerine o kadar alıştı ki savaşı ciddiye almıyor.

Ülkemizin en ücra köşelerinden çıkan nice yiğitler can verdiğinde “Ne mutlu onlara şehit oldular, cennete gittiler” edebiyatı da çok geçerli şu sıralarda, o halde mesele yok yani.