Korkusuz
Can Ataklı

Erdoğan itiraf etti, İzmir’de meğer eskiden de yol varmış

İRONİ

Erdoğan itiraf etti, İzmir’de meğer eskiden de yol varmış


AKP Genel Başkanı Erdoğan hemen her konuşmasında aklımıza ne geliyorsa onu Türkiye’ye kendisinin getirdiği söylüyor.

Örneğin Erdoğan iktidara gelinceye kadar bu ülke fırın nedir bilmiyordu, o getirdi.

Otomobil yoktu, sağ olsun otomobili de Erdoğan getirdi bu ülkeye.

Bir tabancamız bile yoktu, neyse ki dahi bir damat çıktı ortaya da silah sanayimizi kurdu şimdi dünyanın en ileri silahçısı, Türkiye oldu

Üniversitemiz yoktu, hepsini teker teker Erdoğan açtı.

Bu millet, Erdoğan sayesinde yüksek öğrenim nedir öğrendi.

Üniversitemiz olmadığı için doktorumuz mühendisimiz de yoktu.

Atatürk’e şükretmek gerek yine, zamanında imam hatip okulları açmıştı; Erdoğan da bu okullardan çıkanları alıp kurduğu üniversitelere soktu da nihayet doktorumuz mühendisimiz oldu.

Yol yoktu, yol.

Tüneli diye kavramı bilmezdi bu millet, her tarafa tüneller yapınca millet, “Vay be, demek ki tünel diye bir şey varmış” diye sevindi.

Köprü deseniz o hiç yoktu.

Millet karşıdan karşıya yüzerek ya da sallarla geçerdi, Erdoğan sayesinde millet köprü ile tanıştı.

Buzdolabı, çamaşır makinası, bulaşık makinası bu milletin yüz yıllık hayaliydi.

Kimsede yoktu bunlar, batı ülkelerinden gelen fotoğrafları görürdü de heveslenirdi.

Ev bile yoktu, milletin küçük bir azınlığı derme çatma gecekondularda otururdu gerisi mağarada yaşardı.

Elimizde ne varsa her şey Erdoğan sayesinde oldu.

AKP Genel Başkanı, cumartesi günü İzmir’deydi.

Yine saydı kendinden önce olmayan şeyleri.

Ama o da ne?

Lafının bir yerinde itirafta bulunmasın mı?

Meğer Erdoğan başımıza geçmeden önce de İzmir’e giden yollar varmış.

Bakın aynen şunu söyledi:

“İzmir Büyükşehir Belediyesi sende. Öyle mi? Her yağmurda İzmir ne hale geliyor? Öyle değil mi? Peki İzmir’e AK Parti iktidarının getirdikleri ortadayken böyle nankörlük olur mu ya? Biz İstanbul’dan İzmir’e kaç saatte geliyorduk? 7.5 saatte. Şimdi 3 saat 15 dakika. Öyle mi? Hatta şurada Manisa ile İzmir arası o geçitler neydi? Açtık yolları. Oradan rahatlıkla artık Manisa ile İzmir arasını açtık mı? Niye? İzmir’e bu güzellikler yakışırdı da onun için. Bunları yapan biziz, bütün bu yolları açan biziz.”

İtirafa bakın, bütün yolları kendisinin yaptığını söylüyor ama meğer daha önce de İzmir’e giden yol varmış, ama eskiden 7.5 saatte gidiliyormuş, şimdi 3 saat 15 dakika olmuş.

Aynı konuşmada bir de şöyle cümle var:

“Göreve geldik, ilk işimiz neydi? Dedik ki ‘İzmir’e bu havalimanı olmaz.’ Menderes Havalimanı’nı İzmir’e kim yaptı? Bay bay Kemal sen neredeydin ya?”

Bak sen havaalanı da varmış ama o olmazmış bu nedenle Adnan Menderes Havalimanını yapmış bizzat kendisi.

NOT: Bu yazı tamamen şaka amaçlı yazılmıştır.  Zaten İRONİ dedim ama zekasını da Erdoğan geldikten sonra kazandığını düşünenleri uyarmak istedim.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Bekir Bozdağ’ın sözleri istismar edilmişmiş


Yine aynı numara.

Yine herkesi sersem yerine koyma ucuzluğu.

Yine “Sözlerimi çarpıttılar” safsatası.

Adalet Bakanı makamında oturan Bekir Bozdağ, bu seçimlerde muhalefetin “Şampanya patlatarak kutlama yapacağını” ama buna karşı kendilerinin “Şükür namazı kılacağını” söyledi ve “Millet bu ikisi arasında seçim yapacak” dedi.

Sözler çok açık ve net.

Ancak sıkıyı görünce hemen “Çarpıtıldı, maksadını aşan yorumlar yapılıyor” deme alışkanlığında olan AKP’lilerin genel tavrına uyan Bekir Bozdağ da anında yan çizdi.

Meğer Bozdağ öyle dememişmiş.

Ya ne demişmiş?

Bozdağ söylediği acayip lafı kurtarmak için bakın kendini nasıl savunmuş;

“Benim söylediğim şunlar ya da bunlar kazanacak değil, kimin nasıl kutladığıdır. Açıklamam, istismar ediliyor.”

Sonra da kamuoyunda kimsenin bilmediği bir bilgiyi paylaşıp şöyle demiş;

“Bizimki seçim sonuçlarını kimin nasıl kutlayacağına dair bir değerlendirme. İngiltere’de, Erdoğan kaybederse, kutlamalar yapılacak denildi. Ben de çıkarım yaparım, bazıları böyle kutlayacak ya da böyle kutlayacaktır. Ama siyaseten bunu istismar ediyorlar.”

Bu tür adamlar için hep “Milleti aptal yerine koyuyorlar” diyorum.

Galiba öyle yapmıyorlar.

OKURDAN MESAJ

Cerrahpaşa Hastanesi böyle yok ediliyor


Türkiye’nin “doktor yetiştirme” konusundaki en uzman üniversite hastanelerinden biri olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve hastanesi depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle boşaltıldı.

Fakülte Atatürk Havalimanı’nın pistleri üzerine pandemi döneminde yapılan derme çatma hastaneye taşınıyor.

Bir doktor okurum bu durumu bakın nasıl dile getirmiş;

Merhaba Can Bey, biliyorsunuz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Murat Dilmener pandemi hastanesine taşınıyor.

Bu hastane havalimanı pistinin üstüne yapılmıştı. Hiçbir şekilde bir üniversite hastanesine uygun olmayan yapı Cerrahpaşa’ya geçici yerleşke olarak verildi.

İçinde sadece 4 ameliyathane olan, bütün odaları yoğun bakım gibi inşa edilmiş, uçak hangarı gibi, koridorları bir uçtan bir uca 1 km olan yapıya alelacele yangından mal kaçırır gibi Cerrahpaşa’nın taşınmasını isteniyor.

En az 30 ameliyathaneye ihtiyacı olan hastanenin yeni ameliyathaneye kavuşması 6 ay alır.

Kuzey tarafından her yağmurda hastanenin içine su dolmaktadır. Hastane halen boş ve işe yaramaz olarak durmaktadır.  Hastanenin yeri sabah akşam Florya ve Sefaköy trafiğine maruz kaldığından hasta ve personel ulaşımı açısından bir felakettir.  Hastane içinde navigasyon çalışmadıkça iki kişinin birbirini bulması imkansızdır. Muhtemelen seçimden sonra Millet İttifakı’nın Atatürk Havalimanı’nı hizmete açmasını zorlaştırmak amacıyla havalimanına cami yapımına ilaveten Cerrahpaşa’nın alelacele taşınılması düşünülmüş, bunu da sizinle paylaşarak sizi bilgilendirmek istedim.

ÖNERİ

Oy pusulanızı önce katlayın damgayı sonra vurun


Seçim gününden hemen önce yine yazarız, konuşuruz ama şimdiden uyarmak istedim.

Son günlerde “Aman oyunuz için damgayı vurduktan sonra katlamaya dikkat edin, mührün mürekkebi başka yerlere de bulaşabilir oyunuz geçersiz sayılmasın” uyarıları çok yapılıyor.

Tabii normal medeni bir ülkede kimsenin aklına bu gelmez.

Neden?

Çünkü pusulayı nasıl katlarsanız katlayın evet mührü açıkça görünecektir, diğer taraflara bulaşması fark etmez. Ayrıca evet yazısı başka tarafa bulaşırsa ters çıkar. Hiç kimse bu oyu geçersiz sayamaz.

Ama Türkiye’de böyle olmuyor böyle bir iktidar ve böyle bir YSK olunca insanın aklına bin türlü oyun geliyor.

Bu YSK evet yazısı açıkça görünürken, karşı tarafa teve olarak yansıyacak bulaşmayı “Acaba mühür gerçekte nereye basılmıştı, belli olmuyor o halde iptal” diyecek kadar gözü kara biçimde davranabilir.

O halde yine de herkes önlemini almalı.

Önerim şu: Tercih edeceğiniz partiye mührü basmadan önce pusulayı katlayın, mühür basacağınız yer en üste gelsin, mührü sonra basın ve pusulayı zarfa koyun. Böylelikle evet yazısı hiçbir yere bulaşamaz.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Gelecek paraları soruyorlar giden paraları dilden dudağa getirmiyorlar


Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu seçim kampanyasında “Çalınan paraları geri getireceğini” söylüyor.

“Yurt dışına kaçırılan paraları kuruşu kuruşuna, hangi bankada olduklarına kadar biliyorum, bunu geri getirmezsem ve hesabını sormazsam namerdim” diyor.

Kılıçdaroğlu’nun söylediği rakam 418 milyar dolar tutuyor.

CHP Genel Başkanı, bunun ardından da uluslararası piyasalardan Türkiye’ye yatırım amaçlı 300 milyar dolar getireceğini de söylüyor.

AKP iktidarı ise Kılıçdaroğlu’nun bu vaatlerinin biri üzerinde duruyor.

“Kılıçdaroğlu’nun 300 milyar dolar bulamayacağını, aslında yaptığının tefecilerle, uyuşturucu kaçakçıları ile anlaşmak olduğunu” ileri sürerek kirletme operasyonu yapıyor.

Tabii bu işin bayraktarı da bizzat Erdoğan.

“Bulamaz, tefecilerden bulur, uyuşturucu parası” diyen Erdoğan İzmir’de ise şöyle konuştu:

“Biri ‘Tefecilerden 300 milyar dolar buldum. Hemen getireceğim’ diyor. Ya bay bay Kemal, Allah aşkına artık bıktık senin şu yalanlarından ya. Ya bulduysan bu parayı al getir. Neyi bekliyorsun? Al gel. Sen getirdin de biz ‘Niye getirdin?’ mi dedik. Getir, eğer Merkez Bankası’na vereceksen Merkez Bankası’na ver. Diğer bankalara vereceksen diğer bankalara ver. Nereye diyorsan oraya ver. Ama yalan söyleme. Çünkü bunlar esrar, eroin kaçakçısı, onlardan aldıkları parayı güya buraya getirecekmiş. Yok böyle bir şey. Hayatı yalan.”

Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir seçim vaadi.

“Bulduysan, şimdi getir parayı yatır” demek çok mantıklı değil.

Ama benim asıl dikkatimi çeken şu: Hep 300 milyarı konuşuyorlar da yurtdışına kaçırılan çalınan paralara bir cevap vermiyorlar.

Oysa başta Erdoğan olmak üzere cümle AKP ve yandaşlarının “Kim para çalmış, kim nereye götürmüş, kim yurtdışında mal varlığı edinmiş ispatla, açıkla” diye ortalığı birbirine katması gerekmiyor mu?

Yoksa “çalınan para” konusuna “Dur şimdi başımıza iş almayalım” diye mi hiç girmiyorlar