Adı: Hüseyin Beyoğlu...

Mesleği: Siyaset...

Görevi: Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Belediye Başkanı...

Partisi: AKP...

Tabii ki her AKP’li aktif siyasetçi gibi, sağ eli kalbinin üzerinde...

Allah’ın...

Kuran’ın ve...

Hz. Muhammed’in adı dilinde...

Yani...

Rüşveti...

İrtikâbı...

İhaleye fesat karıştırarak kamuyu zarara sokmayı...

Haliyle:

Yetim hakkı yemeyi günah (Suç) olarak tanımlayan İslâm dininin müminlerinden biri (Gibi...).

Özgür Cebe’nin Beyoğlu ile ilgili bir haberi...

25 Mart 2024 tarihli SÖZCÜ’de şu üst başlıkla çıktı:

Diyarbakır eski Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz’un, Bağlar İlçesi’ndeki AKP’li belediye başkanı Hüseyin Beyoğlu’nun usulsüzlük iddialarını soruşturduğu sırada görevden alındığı ve dosyaların 5 yıl boyunca gizlendiği ortaya çıktı.

Ve canlarım...

Tam da mevcut müfettiş raporlarının değiştirilme girişiminde bulunulduğu bu dönemde:

Nihayet İçişleri Bakanlığı devreye girdi ve...

Yukarıda saydığım suçları işlediği iddiasıyla:

İçişleri Bakanlığı bu, AKP’li Belediye Başkanı hakkında:

İdari soruşturma başlattı...

Kendisiyle, eşi ve birinci derece yakınlarının Yeşil pasaportları:

Yurt dışına kaçma ihtimali nedeniyle iptal edildi...

Tabii ki yorum yapmayacağım...

Fıkra anlatacağım...

Adam, tavuk kümesinden sırtında bir çuval dolusu tavukla çıkarken yakalanmış...

Suçüstü mahkemesine götürüp yargıcın huzuruna çıkarmışlar...

Yargıç kararı okumadan önce:

“Söyleyeceğin bir şey var mı?” diye sormuş...

“Avukat istiyorum” demiş...

Yargıç şaşırmış...

Acı acı gülümsemiş:

“Yahu ne avukatı?.. Sırtında tavuk dolu çuvalla kümesin kapısında yakalandın... Bu durumda bir avukat senin için ne söyleyebilir?..”.

“Ben de onu merak ettiğim için avukat istedim Hâkim Bey” diye cevap vermiş hırsız...

Yani canlarım...

Böyle bir haberin yorumunu ben yapmayayım...

Sizler yapın...

Bu tipleri seçen seçmenler yapsın...

Ben de bu arada:

Bu haberi öğrenirse eğer...

Erdoğan’ın ne cevap vermiş olabileceğini:

Düşünüp durayım...

GÜNÜN SÖZÜ

“Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez...”.

Ra’d Suresi 11. Âyet

METASTAS YAPTI

Mehmet Şimşek yaklaşık 1 yıl önce göreve geldi...

Kendisine (Bu köşede ve Youtube kanalımda) dedim ki:

“Bu seçim sonuçları gösteriyor ki:

AKP ve MHP yerel seçimleri kaybedecek...

O halde, bir yıl beklemeyin Mehmet Bey...

Erdoğan’ı ikna edin ve hemen...

Ekonomik tabloyu düzeltmek için gerekli tedbirleri alın...

Aksi halde bu kanserli hücre metastas yapar...”.

Tabii ki Şimşek ne o yazılarımı okudu...

Ne de videolarımı izledi...

Hiç kimse de ona benim akılcı ve gerçekçi tavsiyelerimi hatırlatmadı...

Ve...

Aradan geçen bir yıla rağmen sonuç:

Financial Times’ın yorumundaki gibi oldu...

Türkiye’de ekonomik dönüşümün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen enflasyon krizi devam etti...

Vatandaşların enflasyonun düşeceğine dair şüpheleri azalmak yerine arttı...

ZEVK ALIR...

ABD Başkanlarından Woodrow Wilson şöyle demişti:

“Birleşik devletlerde insanların; devleti, gizli özel amaç ve çıkarların yönettiğinin farkında olmadığı bir yer neredeyse yoktur...”.

Adam dürüsttü...

Adam netti ve...

Devletini de milletini de tanıyordu...

Katakulli yapmadan her şeyi doğruca söylüyordu...

Bizde ise devleti yönettiklerini zanneden zevat...

Her şeyi:

Devleti korumak amacıyla yaptıkları masalını anlatır...

Ve böylece...

Aslında...

Milleti uyuttuklarını...

Ve...

Uyuttukları yerde de bir güzel öptüklerini:

Gözlerden saklar...

Ve işin ilginci.

Milletin geneli...

Bu öpülmeden de...

Uykudan da:

Zevk alır...

HAYIRDIR İNŞALLAH

SÖZCÜ’den Fırat Fıstık’ın haberi:

“ÇEDES’le ilgili yurt genelinde yeni skandallar yapılıyor. Bir okulda öğrencilerle düzenlenen Filistin etkinliğinde öğrencilerin üzerine kefen örtüldü.

Başka bir okulda ise din dersi için ayrı bir derslik açıldı...”.

Bu gidiş, gidiş değil...

İğdiş edilmiş bir milli eğitim ve laik sistemin, milleti ve ülkeyi götürüp bırakacağı yer:

Uçurumdur...

Ve...

Hazine Bakanımız borç bulabilmek için yurt dışında koşuştururken bu:

Çağdışı yapılanmalar...

Çağdışı uygulamalar:

Milletle alay etmek...

Uygar ülkelere “nanik” yapmaktır...

Allah sonumuzu hayretsin...

Âmin...

İRTİFAYA ŞÜKREDİN

Muhalif bir arkadaşımız, düşen İran helikopterini bulan firma için şöyle diyor:

“Bizim AKINCI nasıl havalandı ve (Helikopteri) buldu?

İçerisinde Kanadalılardan aldıkları yazılım ve kamera sistemi var onun için...”.

İktidarın trollerinden biri cevap veriyor:

“AKINCI’nın kamerası ASELSAN Aselflir 500. Yazılımı BAYKAR’ın yerli ve milli yazılımı. Eğer ASELSAN ve BAYKAR biz farkında olmadan Kanada şirketi olmadılarsa Falanca’nın (İddia sahibinin adını veriyor) kaynağını merak ediyorum. Merak etmiyorum gerçi biliyorum, üstüne oturuyor kaynağının...”.

Taraflardan birinin, muhatabının şeyiyle düşündüğünü ima ettiği bu tartışmayı(!) okuyan biri de...

Otomobilin, televizyonun, buzdolabının, çamaşır ve bulaşık makinesinin, tıraş bıçağının...

“Lisansı Türk iş insanlarına ait” Türk firmaları tarafından üretildiğini sanır...

Eti, peyniri, samanı vesaire bile ithal ettiğine ihtimal dahi vermez...

Canlarım...

Halkın çoğunu...

İktidarın ve muhalefetin işte bu:

Sözde kanaat önderleri yönlendiriyor...

O nedenle:

Bulunduğumuz bu irtifaya şükredin...

TORUNLARIMIZA DA YETER

6 Şubat depremlerinde 50.000 canımızı yitirdik...

İran bırakın bayrağını yarıya indirmeyi...

Bırakın yas ilân etmeyi...

Başsağlığı bile dilememişti...

Ama...

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i...

Uygar Batı ülkelerinden para istemesi için gönderen Türkiye:

Uygar Batı ülkelerini tehdit eden...

5000 üniversiteli muhalif genci astıran...

500’den fazlasını Devrim Muhafızlarına öldürten terör devleti İran Cumhurbaşkanı’nın ölümü üzerine:

Ülkesini resmen yasa sokan.

Bu nedenle:

Bayrağını yarıya indiren tek NATO üyesi ülke oldu...

H

Bu ayıp:

Torunlarımıza bile yeter...

DÜNÜN X’İ

Ahmet YAVUZ

@yvzah

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamında, iktidar mensuplarının keyfi harcamalarına tepki duyulduğu koşullarda İBB bütçesinden uçak kiralanarak Roma’ya gazeteci götürülmesi anlaşılabilir ve açıklanabilir değildir!

UNUTMUŞA BENZİYOR...

İmamoğlu’nun Roma’ya götürdüğü gazeteci yazarlardan biri olan Barış Terkoğlu şöyle diyor:

“Türkiye’de en kolay dövülenler, gazeteciler. Ankara Emniyeti’nde operasyon oluyor, mafya ya da polis unutuluyor, gazeteciler sorgulanıyor. Yargıda rüşvet kavgası yaşanıyor, hakimler ve savcılar es geçiliyor, bunu yazan gazetecilerin peşine düşülüyor.

Bu tartışmada da fotoğraftaki gazeteciler adeta pataklanırken bence asıl meseleyi kaçırıyoruz...”.

Son cümleye kadar Barış hem doğru şeyler söylüyor...

Hem haklı...

Ama...

Son cümlesinde...

Yıllardır:

Erdoğan’ın uçağından inmeyen yandaş gazetecilere nasıl hakaret ettiklerini:

Unutmuşa benziyor...