Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Erdoğan büyük fırsatı tepti...

Kim bu, John Davison Rockefeller(1839-1937)?..

Benim için değil...

Ama...

Geri kalmış ülkelerin...

Sol ve sağ radikallerinin tümünün...

Ülkelerini fakir bıraktığına inandıkları:

İki iş insanından biri...

Diğeri ise Jakob Mayer Rothschild (1792-1868).



John D. Rockefeller, başarısının sırrını soran bir gazeteciye şöyle demişti:

“Benden daha zeki, daha akıllı, daha bilgili, daha deneyimli, iletişim gücü benden daha yüksek ve benden daha kararlı ancak yönetme yeteneği benim kadar olmayan insanları bir araya getirdim ve onları doğru yöneterek başardım...”.



Erdoğan ihtiras yapmasaydı.

İş insanı olarak değil...

Ama...

“Devlet insanı” olarak...

Türkiye’nin John D. Rockefeller’i olabilirdi...



Nitekim...

İktidarının ilk 5 yılında...

“Hiçbir şey bilmediğini” biliyor...

Bilenlere danışıyordu...



Erdoğan siyaseti...

Danıştığı akademisyenler ise...

Çağdaş bir devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini biliyorlardı...



Siyasi karizma (Seçim kazanabilme yeteneği...).

Demokrat, hukukun üstünlüğüne inanmış; yüksek kariyerli...

Ve...

Akademik ahlâka sahip danışmanlarla ortak olunca:

(Kimilerinin tüylerini dikenleştirmeyi göze alıyorum...).

Ortaya iyi işler çıktı...

Türkiye ekonomisi hızla büyürken...

İnsanî gelişmişliğini de aynı hızla yakalayabilecek bir ülke olarak görüldü...

[caption id="attachment_359144" align="alignnone" width="600"] John D. Rockefeller[/caption]



Ama...

Ne oldu?..

Nasıl oldu bilmiyorum...

Erdoğan bu büyük fırsatı tepti...

Ve...

Türk siyasi hayatının:

John D. Rockefeller’i olmak varken gitti:

“Türkiye’nin Caligula’sı” olmayı tercih etti...

[caption id="attachment_359145" align="alignnone" width="600"] Caligula[/caption]



Hem halkımıza ve ülkeye yazık oldu...

Hem (Gelecekte) çocuklarına yazık etti...

AİLESİNİN ETKİNLİĞİ BİTECEK...


Kazakistan’ı “aile şirketi” gibi yöneten...

Görevdeyken...

Gelecek için ailesine, hiçbir iş yapmadan gelir getirecek:

Kamu yatırımları yapan...

[caption id="attachment_359143" align="alignnone" width="600"] Nazarbayev’[/caption]



Kazak halkının...

Yer altı ve yer üstü kaynaklarını...

Hırsız müteahhitlerle paylaşan Nazarbayev’in:

Bütün plânları alt üst oldu...



Neden?..

Çünkü...

Kazakistan’da yapılan...

Ve...

Yönetim sistemini yeniden düzenleyen referandumdan...

“Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş” kararı çıktı...



28 yıl ülkeyi demir yumrukla...

Ve “Tek adam” olarak yöneten Nazarbayev ve ailesinin (Elbette ekonomik gücü duruyor):

Tüm etkinliği sona erecek...



Darısı...

Tek adamlar tarafından:

Ezilen...

Tüm kaynakları ve enerjisi...

O tek adam yüzünden...

Heba edilen: Diğer tüm ülkelerin başına...

ANALİZ YARIN...


Bu satırları yazarken...

Erdoğan’ın 3600 ek gösterge konusunda nasıl bir açıklama yaptığını:

Bilmiyorum...

Ancak...



Dört yıl önce (2018 seçimleri öncesi) söz verdiği halde...

3600 ek gösterge konusunda neden parmağını bile oynatmadığını:

Tahmin ediyorum...



Fakat...

Önce açıklamalarını dinleyeyim...

Yarın da...

Konuya ilişkin:

Analizimi yaparım...

HALKLA EĞLENİYOR...




Bakan Nebati dedi ki:

“Türkiye’nin böylesine bir başarıyı sürekli hale getirmesini ülkeler merak ediyor...”.



Bakın...

Bu özlü(!) söz de Nebati’den:

“Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar ama çarklar dönüyor...”.



Artık...

Kesinlikle eminim ki...

Bunlar...

Bu halkla:

Eğleniyor...

HADİ ORADAN HADİ...


SÖZCÜ’de Halil Ataş imzasıyla yayımlanan haber şöyle:





Eğitim İş Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy, Nilüfer ilçesinde Çalı İmam Hatip Ortaokulu’na ait salonda Okul Aile Birliği Yönetimi’nin okula gelir elde etmek için okul çayı etkinliğinde dansöz oynatıldığını belirterek, “Yetişkinlere yönelik olarak okul salonunda yapılan bir etkinlikte öğrencilerin gözü önünde dansöz oynatılması çocuk gelişimi açısından da son derece sakıncalıdır” ifadelerini kullandı.



Ya bi git Hanımefendi bi git yaaa...

Muktedir olanlar halkın karşısında...

Ve...

Alenen...

Ve...

Her gün kıvırıyor:

Sesin çıkmıyor...



Ama...

Bir genç kadın...

Ekmek parası için...

Beynini...

Ve...

Karakterini değil de...

Belini kıvırınca mı:

Ayıp oluyor?..



Hadi oradan hadi...

HÜSMEN’DEN KISA KISA...


Kendisinden yaşça büyük bir akrabası Hüsmen’i uyardı:

“Te be yalı kazıı gibi takılı kaldın buracıkta te büle, a be biraz çıkıp seyaat etsene...”.

“Neden edeyim be ya?..” dedi Hüsmen... “Te işte gelmişim ya...”.



Ağır ceza mahkemesi hâkimi, sahte para basan Hüsmen’i azarladı:

“Utanmadın mı sahte para basmaya?..”.

Hüsmen gözlerini ayakuçlarına dikti...

Mahcup bir ses tonuyla verdi cevabını:

“Naabayım be aakim bey... Akikisini basamadım...”.