Erdoğan 4 noktadan vuruyor
Seçime doğru daha sakin bir propaganda yürüteceğini söyleyen Erdoğan, bu sözünden birkaç gün geçtikten sonra bundan caydı.
“Depremzedelere saygı nedeniyle miting yapmayacağız” dedi ama açılış ve temel atma törenlerini mitinge çevirdi.
Sorarsanız “Biz kimseyi gelsin diye çağırmadık, ama milletin sevgisi büyük herkes koşup geliyor, ne yapalım” cevabını veriyorlar şimdi.
“Biz kendi işimize bakıyoruz, 6’lıymış 7’liymiş masa kuranlarla uğraşacak halimiz yok” dedi ama birkaç gün sürdü bu sözlerin etkisi, yine başa döndü, hedef tahtasına yine muhalefeti oturttu.
Sıra herhalde “Bu seçimde müzik çalmayacağız, hoparlörlerden yüksek sesle anonslar yapılmayacak” sözünün de bozulmasına gelecektir mutlaka.
Erdoğan bu seçimlerden aslında fazla umutlu değil, söyleyecek fazla sözü yok aslında.
Bu nedenle yine eğitim düzeyi ve geliri düşük, fakirleştirilmiş ve cehalete itilmiş topluluklara yönelik algı oluşturma operasyonlarına yöneldi.
Şu anda seçime kadar kullanacağı 4 ana unsur görülüyor;
PARA DAĞITAN ADAM
Erdoğan önce deprem bölgesinde elindeki para tomarını dağıttı.
Sonra bu adetini İstanbul’da sürdürdü.
Hesapta “çocuklara harçlık” gibi gösteriliyor bu davranış.
Ama asıl amaç “Para dağıtan adam” imajı çizmek.
Yoksul insanlara “Erdoğan milletinin yanında, zor durumda olanların çaresi, bakın nasıl para dağıtıyor” mesajı veriliyor.
Daha nitelikli insanlar “Olur mu böyle şey, bir Cumhurbaşkanı elinde para tomarı ile para dağıtır mı?” diye safiyane biçimde soruyor ama AKP’ye yakın topluluklardaki yansıması hiç de öyle değil.
BU SEÇİMDE ABD YENİLECEK
Erdoğan “Dünyaya kafa tutan adam, ABD’yi dize getiren, Avrupa’yı titreten lider” algısını bu seçimde de kullanacak.
ABD Büyükelçisi’ne, “Bu kapılar sana kapalı, haddini bil” açıklaması bu seçimin temel sloganı olacak belli ki.
Çoktandır kullanılmayan “dış güçler” kandırmacası yine devreye alınıyor, toplumun aşağılık duygusu kaşınarak kaba bir milliyetçilikle toplumun beyni yıkanıyor.
VAZGEÇİLMEZ KONU: DİN İSTİSMARI
Elbette din istismarı bu seçimin de ana teması olacak.
Alevilik üzerinden zaten altta ince bir propaganda sürdürülüyor, şimdi de seccade üzerinden başlatılan istismar belli ki seçime kadar sürdürülecek.
Seccade bir anlamda iktidarın imdadına koştu.
Ekonominin facia durumu, gelir adaletsizliği, işsizlik, hayat pahalılığı, yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları artık halının değil seccadenin altına süpürülecek.
HDP ÜZERİNDEN KAMPANYA
Saray “açılım saçılım” günlerini ve yandaşların o günlerdeki söylemlerini tamamen unutmuş gibi yapıp HDP’nin Millet İttifakı adayına destek vermesini “terörle iş birliği, emirle Kandil’den geliyor, Kılıçdaroğlu Türkiye’yi bölecek” propagandası ile etkisiz hale getirmeye çalışıyor.
Sonuçta artık Türkiye’ye hayal satmak dışında hiçbir umut aşılayamayan AKP iktidarı bu seçimi tamamen algılar üzerinden ve devlet gücü kullanarak kazanmayı planlıyor.
FIKRA GİBİ
Bekçinin evlere şenlik ifadesi
İYİ Parti’nin İstanbul İl Merkezi’ne sıkılan kurşunlar üzerine hayli gürültü kopmuştu.
Doğal olarak ilk anlarda başta İYİ Parti’liler olmak üzere herkes tepki göstermişti.
Ancak olaydan saatler sonra yapılan açıklamalarla kurşunlanma olayının adi bir olay olduğu bildirildi.
Amaç belliydi: Bu olay üzerinden muhalefeti madara etmek.
Bunda başarıya ulaştılar mı?
Bir yere kadar.
Sorduğumuz soruların hiçbirine cevap veremediler bile.
Bir adamı yakaladılar, sanki terörist gibi ite kaka emniyete götürdüler.
Sonra “Aaa bu adam meğer hırsız kovalıyormuş” diyerek serbest bıraktılar ve muhalefete “Bu saldırıyı iktidar yaptı demeye getirdiniz, ama şimdi mahcup oldunuz” postuna büründürdüler kendilerini.
Kim ne derse desin bu olayın anlatıldığı gibi değil tam bir düzmece olduğuna inanıyorum.
Her şey mantıksız, o mesafeden tabanca kurşunu o camı delemez en azından.
Dün olayın faili M.E.’nin (neden adı saklanır ki) ifadesini okuyunca gülmekten kendimi alamadım.
Çünkü bu adama o ifadeyi vermek için zekalarının sınırını zorlamışlar, ama düşük zekanın sınırlarını...
Bakın o kişi nasıl ifade vermiş;
“Şantiye içerisinde üç şahsın hurda malzemeleri ve araç malzemeleri aldığını gördüm. Şahıslara malzemeleri bırakmaları için bağırdım. Şahıslar umursamadı ve malzemeleri toplamaya devam ettiler. Ben de bunun üzerine şahısları korkutmak ve uzaklaştırmak amacıyla havaya doğru iki el ateş ettim. Buna rağmen yine kaçmadılar. Yanlarına doğru yaklaşıp tekrar havaya birkaç el ateş ettim, tekrar kaçmamaları üzerine şahıslara iyice yaklaştım, bu sırada ayağım kaydı ve yere düştüm. Kafamı yere çarptım. Bunun kızgınlığı ve şahısların halen orada durup pişkin davranmalarına kızarak yere doğru iki-üç el daha ateş ettim. Bunun üzerine şahıslar malzemeleri bırakıp kaçtılar. Benim ateş ettiğim yer İYİ Parti binasından yüksekte kalır, kot farkı vardır. Arazi eğiminden dolayı ateş ettiğim mermilerden İYİ Parti binasına isabet olmuş.”
Vay be.
Ne hırsızmış bunlar kardeşim.
Adam tabancayla ateş ediyor, kaçmıyorlar, yaklaşıyor yine ateş ediyor kaçmıyorlar, sonra daha da yakınlaşıyor ama yine kaçmıyorlar, üstelik tabanca ile ateş edene karşılık da vermiyorlar.
Ve işe bakın ki o adam ayağı kayıp yere düşüyor, bu sefer öfkeleniyor, hırsızların ayaklarına doğru ateş ediyor, onlar da ancak o zaman kaçıyor, tesadüfe bakın ki yere doğru sıkılan mermiler 160 metre ötedeki İYİ parti binasının camlarını delip koltuklara saplanıyor.
Helal olsun vallahi.
BUNU YAZMAK GEREK
Yakınlık duyduğum adaylar
Partiler açısından en önemli birkaç güne girdik.
Çünkü önümüzdeki birkaç gün içinde her parti aday liselerini yapacak ve Yüksek Seçim Kurulu’na verecek.
Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de yakından tanıdığım ve parlamentoya girmesinde yarar gördüğüm isimler var.
NECDET AY: Beylerbeyi’nin en eski isimlerinden biri. Pazarcılıktan başlayan iş hayatını gıda sektöründe yukarılara taşımış, yıllarca CHP’nin her kademesinde hizmet vermiş, belediye meclis üyeliği yapmış, 4 pırıl pırıl çocuğa sahip iyi bir aile babası. Deneyimleri ile artık Meclis’te hizmet vermek istiyor. İstanbul birinci bölgeden CHP aday adayı.
CANAN SEZENLER: Asıl mesleği inşaat mühendisliğinin yanı sıra kültür ve sanat alanında kendini kanıtlamış bir isim. CHP’ye verdiği emekler saymakla bitmez. Meclis’te yer almasının her alanda büyük yarar sağlayacağına inanıyorum.
NİLÜFER TATAR: Kumpas davalarının mağduru ve şehidi Ali Tatar’ın eşi. Son derece nitelikli, sağlam karakterli ve çalışkan. Merhum eşinin manevi desteğine sığınarak değil, bilgi ve yetenekleri ile CHP içinde varlık gösterdi bugüne kadar. Keşke Meclis’te de olabilse.
SEDEF KABAŞ: Mücadeleci, akıllı, eğitimli ve deneyimli bir gazeteci dostum, arkadaşım. CHP’den adaylığını koyan sevgili Kabaş’ı Meclis’e girmeyi en fazla hak eden meslektaşlarımdan biri olarak görüyorum.
TÜRKER ERTÜRK: Asker kimliğini sivil demokratik yaşama en iyi uyarlamış bir emekli amiral olarak Türker Ertürk’ü hep ilgiyle izledim, sohbetlerinden büyük keyif aldım. CHP adayı olarak Meclis’e girmesi gerektiğine inanıyorum.
FURKAN KAMALAK: İYİ Parti’den Kahramanmaraş için adaylığını koyan Furkan Kamalak, hukuki konulardaki en büyük desteğim. Hukuk alanındaki engin bilgi ve deneyimi ile yeni parlamentoda çok başarılı işlere imza atacağına inanıyorum.
KOMİK
Eh, Yunan basını da yazdığına göre artık Erdoğan kazanır
Saray medyası seçime doğru ne yapacağını şaşırmış durumda.
Hemen her gün akıl almaz çarpıtmalarla muhalefeti yıldırmaya çalışıyorlar.
Ama söyleyecek bir şeyleri yok.
Kendi yaptıkları anketlerde bile muhalefetin seçimi kazandığını görüyorlar.
Bu nedenle doğru dürüst bir anket bile yayınlayamıyorlar, bunun yerine ayrıntılarını veremedikleri anketleri orasından burasından kesip biçip algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Dünkü saray medyasının internet sayfalarında Yunan medyasından medet uman bir haberi görünce çok güldüm.
Artık buna muhtaç kaldıkları anlaşılıyor ama zeka yetmediği için çarpıttıkları haberde bile şişmişler.
Neymiş; Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na karşı açık ara öndeymiş.
Yunan medyası Erdoğan’ın yüzde 42, Kılıçdaroğlu’nun ise yüzde 34’te olduğunu yazmış.
Ama işe bakın HDP’nin oyunu yazmamışlar.
Oysa haberde Yunan medyasında “Yüzde 10’luk HDP oylarının da Kılıçdaroğlu’na gideceği” yazılıyor.
Bu durumda “açık fark” lafını nereden buluyorlar? Tam tersine Kılıçdaroğlu, Yunan medyasına göre önde.