Korkusuz

Entellektüel Dolandırıcı!

Entellektüel Dolandırıcı!
Tosuncuk

KripTosuncuk

Titan

Parsadan

Kastelli

Raki

Sülün Osman

★★★

Ülkemizin dolandırıcılarla imtihanı bitmiyor.

Ama ben sizi tarihimizin ilk büyük dolandırıcısı ile tanıştıracağım.

Entelektüel dolandırıcımız...

Habil Adem’le!

★★★

Gerçek ismi İsmail Naci Pelister’di.

Aslen Arnavuttu. Babası Osmanlı subayıydı. Ailesi hakkında fazla bir bilgi yoktu, hep gizli kaldı. Eğitiminin ne olduğu konusunda çelişkili bilgiler ortaya attı.

Elektrik mühendisliği tahsili almak üzere Almanya’ya gitmiş, ama felsefe doktoru olarak dönmüştü.

★★★

2.Meşrutiyet dönemine kadar pek çok gazete ve dergide çalıştı...

Başkalarının adına para karşılığı yazılar kaleme alıyordu.

Mevlanzade Rıfat Bey’in Serbesti gazetesindeki başmakalelerini onun adına yazdığı söyleniyordu. 31 mart vakasıyla Rıfat Bey sürgüne gönderilince Habil Adem de işinden oldu.

Çeviri işine yöneldi. Ne kadar hakim olduğu pek de anlaşılamayan yabancı dillerden çeviriler yapmaya başladı.

İlk sansasyonel çevirisi dağılmanın eşiğinde olan Osmanlı’ya ilişkindi.

“Anadolu’da Türkiye Yaşayacak mı? Yaşayamayacak mı?”

Yazar: Johns Moul, Çeviren: Habil Adem.

Kitap büyük tartışma yarattı. Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’dan ve Arabistan’dan çekilerek Anadolu’yu yurt edinerek yaşayabileceği tezini savunuyordu.

Kitap Türkiye’de olduğu kadar Almanya’da da yankılandı.

★★★

Ama kitabın küçük bir kusuru vardı.

Gerçekte Johns Moul diye biri yoktu!!!

Alman elçisi, Talat Paşa’ya geldi ve böyle birini biz araştırdık bulamadık, böyle bir yazar yok dedi.

Talat Paşa çok sinirlendi. Hemen Habil Adem’i çağırttı ve ona sert bir ültimatom verdi.

Almanlar ile aramızda diplomatik bir kriz oluşmaması için de Habil Adem’den başka ülkeye gitmesini istedi.

★★★

Habil Adem, 1911 ile 1913 yılları arasında yurt dışına kaçtı...

İstanbul’a döndükten sonra yeni çalışması, Alman Prof. Frayliç ve Mühendis Radlig’in “yazdığı” Türkmen Aşiretleri adlı kitabın çevirisiydi.

Ama tahmin ettiğiniz gibi ne Frayliç ne de Radlig gerçekte olmayan kişilerdi.

İşin ilginç tarafı Habil Adem’in uyduruk Frayliç adına kaleme aldığı Türkmen Aşiretleri kitabı, günümüzde dahi referans kitaplardan biri olarak kabul görmektedir.

★★★

Habil Adem, kendi yazdığı ve tartışmaya açık kitaplarına hep yabancı yazarların isimlerini koydu. Bilimsel olarak tartışmaların önünü böylelikle kesiyordu.

Kürt Aşiretleri kitabı da yine hayali kahramanlar üzerinden Habil Adem’in yazdığı bir kitaptı. Habil Adem uyduruk çeviri kitaplarında dalga geçmeyi de ihmal etmiyordu.

“Türkiye Niçin Harbediyor” başlıklı kitabın yazarı Prof. Libah’dı.

Anlamak zor değil sanırım!...

Habil Adem, ismini bu kez tersten okumuştu. Libah, Habil’in tersten yazılışıydı.

Patrikhane’yi Dolandırıyor!

Habil Adem’in karanlık ve dolambaçlı hayatı hep böyle masum numaralarla sınırlı kalmadı. Bir azınlık cemaatinin başına musallat oldu.

Cumhuriyet’in ilanından sonra bir gece yarısı Fener Rum Patrikhanesi’nin kapısını çaldı.

Ankara’dan geldiğini ve Patrikle görüşmek istediğini söyledi. Telaşlanan kilise görevlileri Patrik efendiyi yatağından kaldırdılar.

Bu arada belirteyim... Habil Adem hiçbir zaman tek çalışmıyordu. Gazeteci kisvesi ile çevresinde topladığı birkaç kişiyi de bu icraatlarında kullanmaya özen gösteriyordu.

Gece yarısı yatağından kalkan Patrik 6. Konstantin, karşısında iyi giyimli, iyi konuşan ve koca bir çerçeve içinde Atatürk’ün fotoğrafını taşıyan birisini bulunca hemen ilgilendi.

Habil Adem Ankara’dan Atatürk’ün talimatıyla geldiğini ve Patrikhane’nin Fener’den Aynoros’a taşınmasını istediklerini anlattı.

Patrik 6. Konstantin çok heyecanlandı.

‘Böyle bir şey nasıl olur?’ dedi.

Habil Adem, teolojik bilgisiyle Patrik efendiyi alt etti.

Ekümenikliği tartıştılar... Sabahın ilk ışıkları doğduğunda Patrik yorgun düşmüş ama Ankara’nın emriyle gelen(!) Habil Adem’i ikna etmeyi başarmıştı... Mutluydu.

Patrikhane İstanbul’da kalacaktı.

Ama Habil Adem’in iki küçük şartı vardı.

1-) Yanında getirdiği Atatürk posterini patrikhaneye asacaklardı.

2-) Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu için bağış yapacaklardı.

Patrik hazretleri ikisini de tereddütsüz kabul etti.

★★★

Tahmin ettiğiniz gibi...

Bu olaydan ne Atatürk’ün haberi vardı ne de bağış makbuzları gerçekti.

Habil Adem, tahsil ettiği yüklüce bir parayı cebine atmıştı.

1 Mayıs İşçi Bayramımız Kutlu Olsun!


Bugün 1 Mayıs...

İşçinin emekçinin bayramı. Uluslararası dayanışma günü.

Emeğin en yüce değer olarak kabul edildiği...

Kimlik siyasetlerinin gölgesinde hapsolmamış...

Özgür ve eşit bir dünya hayaliyle kutluyorum.

Yaşasın 1 Mayıs!