Korkusuz
Ümit Zileli

Dinin pespayece kullanılması da kurtarmayacak!

17 Nisan referandumunu hatırlarsınız...

Çok değil, yalnızca 6 yıl geçti üstünden...

Bugün ülkenin içine düştüğü zavallı durumun, yoksulluğun, ayrımcılığın, ötekileştirmenin işaret fişeği işte o referandumdu!

O günlerde öylesine bir din sömürüsü ile yüz yüzeydik ki, mütedeyyin bir Hoca efendi bile dayanamamış ve “Hayır diyen şeytandır” rezilliğini dile getiren bir sözde din adamını işaret ederek ekrandan şöyle seslenmişti:

-Dinimiz hiç bu kadar seviyesizce, pespayece kullanılmamıştı!

Haklıydı; “Erdoğan’a dokunmak bile sevaptır” diyeninden “Halife-i Ruyi zemin- Yeryüzünün Halife’si” şeklinde yaltaklananına, “Erdoğan için günde iki rekat şükür namazı kılınmalı” diye saçmalayanından “Erdoğan ikinci peygamberdir” diye Allah’a şirk koşanına kadar tahammül sınırlarını aşan “zübüklükler” almış başını gitmişti!

Referandum zamanı yaklaştıkça akılları zorlayacak yalanların da dozu, içeriği akıl sınırlarını bile aşmaya başlamıştı...

Mesela bir zamanların Rize belediye başkanı Şevki Yılmaz isimli zat, Akit TV ekranından üstelik ağlayarak aynen şöyle diyordu:

-16 Nisan’dan zaferle çıkılacağına dair Hadis-i Şerif var!

Yeterli görmemiş olacak ki, üstüne bir de tüy dikiyordu:

-Türkiye gitti mi Beytullah gider. 16 Nisan’da Evet demek Beytullah’a Ebabil Kuşu olmak demek!

Bir hafta sonra o Hadis-i Şerifi okuyacağını söylemeyi de ihmal etmiyordu...

Okudu mu peki? Tabii ki hayır! ATV’de katıldığı programda sunucunun “Hangi Hadis’i Şerif bu, okuyacak mısınız?” sorusuna hiç sıkılmadan şu yanıtı verecekti:

-Karanlık odaklar sözlerimi çarpıttı!.. Cehennemde yanacaklar... Allah’tan utanın!

Utanma duygusu bir yerlere saklanmış olmalı ki, bunun yerine icat ettiği yeni yalanları art arda sıralamıştı muhterem:

- 4 Halife döneminden sonra sultanlıklar dönemi açılacakmış da, 1000 yıldan
fazla süre sonra bir karanlık döneme girilecekmiş de (yani Türkiye Cumhuriyeti) 100 yıllık bu karanlıktan sonra yeniden Asrı Saadet dönemi gelecekmiş!

Sevap işlemenin garantili yolu!


Aradan yıllar geçti...

Bu süreçte karşılaştığımız pespayeliklerin birkaçını anımsatayım.

-Peygamberin sandaletini pazarlayan cübbeliler, sarıklı çocuk tacizcileri,  çocukların alçakça taciz edildiği vakıf evleri, o minicik çocukların cayır cayır yandığı tarikat yurtları...

Lidere tapınmalar da tüm hızıyla sürdü gitti tabii...

2021 yılında Adıyaman’da yapılan toplantıya katılan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz konuşmasında coştukça coştu ve aynen şu sözleri sarfetti:

-Böyle bir yiğit başımızda bulunuyor. Bu güzelliklere vesile oluyor. Sevap hanesine güzel şeyler yazıyor. Biz de oylarımızla Tayyip beye destek verdiğimiz için sevap hanelerimize yazılmaya devam ediyor!

Nasıl, müthiş değil mi? Bu kişiyi hemen anımsayacaksınız İstanbul yerel seçimlerinde şu sözleriyle tarihe geçmişti:

-Hiçbir şey olmamış bile olsa bir şeyler oldu!

Örnek çok, binlerce...

Ancak bugünlere geldiğimizde bu işin dibinin olmadığını, asla olmayacağını da “beterin beterinin olduğunu” da görerek yaşayarak öğreniyoruz!

Beni tüm bu akıllara ziyan yalakalıklar arasında en çok dehşete düşüren ise şu tanımlamaydı:

-Allah’ın tüm vasıflarını üzerinde toplayan lider!

Pes be birader!

Allah’tan aracısız emir alanlar!


AKP’li Cumhurbaşkanı önceki gün Konya’daydı...

Mitingde kürsüye elinde Kuran’la çıktı...

Önce “Bay Kemal’e” yüklenip emri Kandil’deki teröristlerden aldığını iddia etti ve sonrasında da şöyle dedi:

-Biz de emri Allah’tan alıyoruz!

İzleyince, “Bir o eksik kalmıştı zaten” diye düşündüm...

Ancak bizim öğrendiğimiz din “Allah’ın emirlerini yalnızca peygambere yani Hz. Muhammed’e verdiği” şeklinde değil miydi?

-Şaşırdım kaldım açıkçası!

Uzay fatihliği, İHA, SİHA, TOGG, Hürjet, Kaan uçakları, TGC Anadolu, doğalgaz, petrol müjdeleri yetmedi demek ki! Dün Giresun’da o güne kadar hiç söylemediği bir cümle kurdu AKP’li Cumhurbaşkanı mesela:

- Ben biliyorum, evelallah sizler ne soğana ne patatese, liderinizi kurban etmezsiniz...

Dinin böylesine sömürüye alet edilmesi, ardından halka “kurban etmeyin beni” ricası bir tek şeyi gösteriyor:

-Demek ki sözün bittiği yerdeyiz...