Bilmeniz gerek; büyük bir reklam kampanyası ile duyurulmuş, yandaş ünlüler reklam filmlerinde bile rol almıştı.
En ses getiren reklamın başrolünde komedyan Hasan Kaçan vardı mesela…
Reklam, cennet misali bir yeşil alanda başlıyor, Kaçan sahne alıp “Amcalarım, ninelerim, teyzelerim, kardeşlerim devletten size müjde, imar barışı geldi” tiradıyla perdeyi açıyordu.
Sonra bir yaşlı köylü amca ortaya çıkıp soruyordu:
-Hasan Bey, nedir bu imar barışı?
Komedyen yanıtlıyordu:
-Devletten size uzanan şefkat eli!
Sonra da ballandıra ballandıra anlatıyor “geçmişte kayıtsızca yapılan yapıların kayıt altına alınacağını ve devletin milletiyle helalleşeceğini” ilan ediyordu!
Öyle bir helalleş meydi ki bu, herkesi ama herkesi kapsıyor, binaların ne durumda olduğunu bile sormuyor, incelemiyordu!
Komedyen biraderimiz, adeta en yetkili Türk büyüğü pozlarında kim ne sorarsa yanıtlıyor, kimsenin geri çevrilmeyeceği, herkesin bu helalleşmeden payını alacağı müjdesini göğsünü gere gere müjdeliyordu…
-İnsanlar da her yanıt sonrasında “aaa” diye şaşırıyor, ardından alkışlıyor, yetinmiyor birbiriyle ya da komedyenle kucaklaşıyordu!
Uzun ama etkileyici bir reklamdı doğrusu…
Yüzbinlerce insan barışmak için yetkili birimlere koştu…
-Adeta bir “ölüm belgesine” imza attıkların bilmiyorlardı elbette…
O reklamın başrol oyuncusu Hasan Kaçan yıkım sırasında soyadına yakışanı yaptı!
Sorunları çözen iktidar!
Daha sonra sahneye AKP’li Cumhurbaşkanı çıktı…
2018 seçimleri öncesi elindeki en büyük kozu imar affıydı.
Mesela depremin merkezi Kahramanmaraş’a gitti ve müjdeyi verdi:
-Maraş’ta 144 bin vatandaşımızın sorununu çözdük!
Malatya’da halka seslendi:
-88 bin vatandaşımızın sorununu çözdük!
Ardından depremde neredeyse haritadan silinen Hatay’a gitti. Oradaki müjde verilen insan sayısı çok daha fazlaydı:
-Hatay’da 205 bin vatandaşın sorunu çözülmüştü!
Bu üç kent de tarumar oldu, binlerce bina yıkıldı, binlerce insan can verdi, yaralı sayısı ise on binleri geçti…
Cumhuriyet tarihinde 1955’ten bu yana imar affı 8 kez gündeme gelmişti.
Bu iktidar ise 20 yıllık süreçte tam 8 kez af çıkardı. 9’uncu af ise Meclis’e gelmiş, yasalaşmasına ramak kalmıştı!
İmar affı ile Meclis’te yapılan görüşmeler sırasında Gelecek Partisi’nden Serkan Özcan, iktidarı şöyle uyarmıştı:
-İmar barışıyla ancak konutları insanların mezarı haline getirirsiniz!
Maalesef, çok haklı çıktı…
İmar barışında halka atılan kazık!
Önceki gün Karar gazetesinin manşeti şöyleydi:
-Bile bile affettik!
Ne demekti peki bu? Şu demekti; Çevre Bakanlığı’nın Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı düzenlemesinin 9’uncu maddesinde aynen şöyle deniliyordu:
-Yapının depreme dayanıklılığı malikinin sorumluluğundadır!
Ne kadar şahane değil mi, devlet sorumluluğu bir çırpıda ev sahibine yüklüyor, ellerini yıkayıp aradan çekiliyordu!
Diğer bir deyişle, yıkılan mülkün müteahhiti, proje sorumlusu, denetçisi, imzacısı yani onay makamı adeta temize çekiliyor “malik” adı altında insanlar aç kurtlar sofrasına meze ediliyordu!
-Tabii, mali barış yasasının altında imzası bulunan “en büyük Türk büyükleri” de tertemiz hale gelmiş oluyordu!
Yıkım depreminden sonra Kahramanmaraş’a giden AKP’li Cumhurbaşkanı, tıpkı maden cinayetlerinde, sel felaketlerinde olduğu gibi yine aynı cümleyi kurdu:
-Olanlar hep oldu. Bunlar kader planı içinde olan şeyler!
Şimdi diyeceksiniz ki “Yaşananlar bir cinayettir. Köhnemiş rant düzeninin yarattığı çürümüşlüğün bir sonucudur mu diyecekti, çok safsın…”
Muhalefet yıllarında buna yakın şeyler söylüyordu ama…
Demek ki Saray’dan daha değişik görünüyor!
Bu depremden yüzakıyla çıkan, halkın ta kendisidir!
O kahraman madencilerdir, insanları enkazdan kurtarmak için ölümü dahi göze alan, her bir can kutulduğunda mutluluktan havalara uçan vatan evlatlarıdır…
-Bu millet bu depremde devlet olmuştur!
Bu halkın, o madencilerin, kurtarıcıların önünde minnet ve saygıyla eğiliyorum…