Çiller, ekonomi dümeninin başına geçmiş!..
Biz yaştakilerin hatırladığı bir gün vardır Türkiye’nin krizlerle dolu geçmişinde... Üç ana başlıkta hatırlanır:
Düşük faiz, enflasyon, kur şoku...
Tarih, 5 Nisan 1994... Mimarı; ekonomi profesörü, dönemin Başbakanı Tansu Çiller (Bugünlerin saray destekçisi muhterem hanımefendi)...
Aynı bugünlerdeki gibi o karanlık dönemde, Başbakan Tansu Çiller, ısrarla faizleri düşük tutmak istedi. 4 ayda dolar kuru yüzde 100’ün üzerinde arttı. “Faizleri düşük tutacağım” inadı sonrasında faizler, yüzde 400’e kadar çıktı.
Çiller hükümeti, faiz oranlarını düşürmek amacıyla piyasaya yüksek miktarda para sürdü. Ancak yüksek likidite, faizi düşürmek yerine, dövize hücuma neden oldu.
Hükümet, döviz satarak talebi düşüreceğini, paranın borsaya yönleneceğini söylüyordu. Ancak 52 milyon dolarlık hacmi olan borsa para çekmekte yetersiz kaldı.
Bankalar yüksek devalüasyon olacağı beklentisiyle hareket edince piyasaya sürülen döviz fiyatı düşürmedi, aksine artırdı. Dolar, birkaç ay içinde 8 bin liradan 42 bin liraya fırladı, 38 bin lirada tutundu. Döviz rezervleri 7 milyar dolar iken Nisan 1994’te 3 milyar dolara düştü.
5 Nisan 1994’te hükümet, ‘enflasyonu hızla düşürmek, TL’de istikrar sağlamak’ amacıyla 5 Nisan Kararları’nı açıkladı.
Dengeleri düzeltmeden faiz oranlarını düşürme çabası, faizde çok daha yüksek artışla sonuçlandı. Dövize olan talebi kesmek ve kısa dönemli kamu borçlarını ödeyebilmek için hükümet mayıs ayında yüzde 400 faizli borçlanma kâğıtlarını piyasaya sürdü.
Kararların bedelini çalışanlar ödedi. Ücretler düşürüldü, enflasyon üç basamaklı oldu. Memur maaşları donduruldu. Ekonomik krizi durduracağı söylenen paket tam uygulanamadı. Hükümet 8 ay sonra 24 Aralık 1995’te erken seçime gitmek zorunda kaldı.
★★★
O dönem, görev yaptığım medya kuruluşunda -kriz bahane edilerek- 6 ay maaş almadan çalışmak zorunda kaldığımızı hatırlıyorum. İşin traji komik tarafı, o medya kuruluşu kayıtsız şartsız Tansu Çiller’in en büyük destekçilerinin başında geliyordu. Çiller aleyhinde haber yapmamız yasaktı!.. Yukarıdaki satırları, yaşadıklarımdan aklımda kalanlarla birlikte ekonomi gazetelerinin arşivlerinden toparladım. Daha da aydınlatıcı olsun diye duayen ekonomi gazetecisi, yazar Erdal Sağlam’ın geçmişte arşive bıraktığı bir yazıdan kısa bir alıntı ile devam edeyim:
“1990’lı yıllarda kamu harcamaları popülist kararlarla çok hızlı artmış, devlet kamu bankalarından borç kullanıp büyük ölçüde borçlanmıştı. Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın hayatını kaybetmesinin ardından yerine Süleyman Demirel’in seçilmesiyle, Tansu Çiller de 1993 yılında başbakanlık koltuğuna oturdu.
1993 yılı sonlarında hem bütçe hem cari açık çok yüksekti. Çiller, ekonomik kurumların tümünü kendine bağlayarak kamunun borç yükünü, yüklü faiz ödemelerini azaltmak için faizleri düşürmeye kilitlendi. Ancak bunu zorla yapmaya çalıştı. Merkez Bankası ve bankalara zorla faiz indiremeyince, makro istikrar sağlayacak önlemler yerine, talimatla faiz düşürmeye kalktı. Hazine’nin borçlanma ihalelerini faiz yüksek gerekçesiyle iptal etti. Borçlanamayınca ‘Telekom’un T’si denilen telefon hizmetlerini özelleştirmek istedi, ancak bu girişim Anayasa Mahkemesi’nden geri döndü.
1994’te de dolar fırlamış, sermaye kaçmıştı
Çiller’in ekonomi yönetimi, Hazine’nin Merkez Bankası’ndan kısa vadeli avans kullanımına, yani para basmaya hız verdi. Bunun üzerine Türkiye’den çok ciddi sermaye çıkışı yaşanırken, uluslararası rating kuruluşları not düşürdü. Sermaye çıkışıyla birlikte Ocak 1994’te dolar bir günde yüzde 14 değer kazandı. Ocak ile ekonomik bir dizi önlemin alındığı Nisan ayları arasında lira, dolar karşısında yüzde 160’ın üzerinde değer kaybetti.
Çiller, 5 Nisan 1994 tarihinde bir ekonomik önlem paketi açıkladı. Bu kararlar kapsamında lirada devalüasyona gidilirken, başta TEKEL ürünleri ve akaryakıt olmak üzere vergi oranlarında çok ciddi artışlar yapıldı. Türkiye, Mayıs 1994’te Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 14 aylık bir stand-by anlaşması imzaladı.”
★★★
Şimdi gelelim bugüne... Ne diyor, “Ekonominin kitabı yazdık” diyen Tayyip Erdoğan:
“Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bunu farklı yere çevirme gayretine girenlere diyorum ki ‘Boşuna uğraşmayın.’ Biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Biz faize kesinlikle milletimizi ezdiremeyiz. Bunun başka çıkışı olamaz”
İnat aynı inat!.. Benzerlikler neredeyse (İMF hariç) birbirinin kopyası...
Şimdi bomba haberi en derin saygılarımla bilgilerinize sunuyorum;
Tekrar, aktif siyaset sahnesine dönmeye pek hevesli olan saray destekçisi Tansu Çiller, yakın çevresi ile sohbetlerinde şöyle diyormuş:
“Ekonomi konusunda dümenin arkasında ben varım. Maliye Bakanı Nureddin Nebati sık sık beni ziyaret ediyor ve fikirlerimi alıyor. Ankara’da ekonomi kurmaylarıyla yapılan toplantılara da katılıyorum.”
Dahası var!.. Bir ara, Tansu Çiller’in parti kurarak veya mevcut küçük partilerden birinin başına geçerek aktif siyasete soyunacağı konuşuluyordu. Hanımefendi, hevesinde hâlâ ısrarcıymış. Diyormuş ki; “Parti kurma fikrinde ısrarlıyım. Benim halkıma vereceklerim var.”
Kulis bilgisinin teyitli olduğunun altını kırmızı ile çizdikten sonra takdiri, sulu-kuru-gazlı-elektrikli ve bunlar gibi dünya üzerinde var olan her şeyden zamkolik hale gelen sayın ahalimize bırakıyorum!..
★★★
Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.