Uyutulmuştunuz...
Bir an gözlerinizi araladınız...
Her taraf:
Meyve...
Sebze...
Yiyecek...
İçecek...
Ve...
Giyecek dolu...
Her türlü ihtiyacınızı karşılayacak...
Tüm mal ve hizmetten bol miktarda var...
★
Gözlerinizi ovuşturarak doğrulmak istediniz...
Biraz daha dikkatli bakınca...
Az sayıda kişinin...
Gördüğünüz mal ve hizmetlerden özgürce alıp, gittiklerini fark ettiniz...
★
Biraz daha doğruldunuz...
Bulunduğunuz yerde kalkmak için hamle yaptınız...
Biri geldi...
İki eliyle omuzlarınızdan bastırdı...
“Uyu, uyu” dedi...
★
Şaşırdınız...
Omuzlarınızdan bastırıp uykuya devam etmenizi isteyen kişi:
“Bütün bu gördüklerine aldanma” diye devam etti sözlerine... “Bunların hepsi hayal... Bu bolluk içinde neler çektiğimizi bir biz biliriz bir de cenabı Allah bilir...”.
★
Omuzlarınızdan bastıran o iki ele rağmen ayağa kalkmak istediniz...
Bu defa da okkalı bir tokat geldi yanağınıza...
“Uyu, zıbar ulan hıyar” dedi adam...
★
Şimdi burada durayım...
Ve sorayım...
Uyandığınızı görünce hışımla yanınıza gelip yeniden uyumanızı isteyen adamın asıl amacı ne?..
★
Uyuyanlardan değilseniz...
Ya da...
Zorla uyutulmuş ancak uyanmış...
Ve...
Uyanık kalmak isteyenlerdenseniz...
Cevabınızı biliyorum...

Rağmen
Sevginin unutulduğu günümüzde...
Sevgiyi unutmayanların...
Tüm kalbiyle sevenlerin...
Her şeye...
Ve...
Kimilerine rağmen...
Sevmekte...
Kararlı...
Ve...
Israrlı olanların...
Sevgililer Günü:
Kutlu olsun...
Suç aletlerim

Bu yazılarıma başlamadan önce Jandarma’daydım...
Neden mi?..
İfade vermek için...
★
Muğla Siber Suçlarla Mücadele Başkanlığı, depremlerin ilk günü yaptığım iki paylaşımda:
“Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu” işlediğim iddiasıyla...
İfademin alınmasını istemişti...
★
Şu yanlarda gördüğünüz iki tweet:
“Suç aletlerim!..”.
★
Ben neyin mücadelesini veriyorum...
Devlet:
Neyle uğraşıyor...
★
İçim acıyor...
Uyanma
Bir politikacı henüz zengin olmadığı...
Gecekonduda; kirada ve ekonomik zorluklar içinde yaşadığı dönemde kendisini dinleyenlere:
“Fakir neden fakirdir?..” diye sormuş...
Kendi sorusunu:
Kendisi cevaplamıştı:
“Çalmasını bilmediği için...”.

★
Bunun mefhumu muhalifi...
Yani...
Karşı pencereden görünümü şöyledir?..
“Zengin neden zengindir?..”.
“Çalmasını bildiği için...”.
★
Ünlü özdeyişi söyleyen politikacı eğer bir gün:
Zengin olursa...
Ona: Nasıl zengin olduğunu:
Soracağım...
Olmaz mı?
Burası, Diyanet’in Elazığ’daki Harput Külliyesiymiş...
Maliyeti için verilen rakamın doğruluğuna inanamadığım için yazmıyorum...
Çünkü...
Moraliniz bozulur...

★
Bugünlerde depremzede yurttaşlarımıza konaklayacakları yer aranıyor...
Ne dersiniz?..
Bu külliye olmaz mı?..
Hangi ucundan?
Erdoğan’ın anketçisi olarak tanınan ve Saray’a çalışan İhsan Aktaş diyor ki:
“Devlet yok psikolojisini yaymaya çalışanlar, gerçekten devletin yok olmasını isteyenlerdir.
Aksi halde bir işin ucundan tutarlardı.”.
★
Çok merak ediyorum...
İhsan Bey kardeşimiz acaba...
Hangi ucundan:
Tuttu?..
Soru-cevap
Soru:
“Bazı ülkeler neden az gelişmiştir?..”
★
Cevap:
“Halkı insanî gelişmişliğini tamamlayamadığı için...”.
★
Soru:
“Az gelişmiş ülke halkları neden yoksuldur?..”.
★
Cevap:
“İnsanî gelişmişliklerini tamamlayamadıklarından dolayı; ülkeyi yönetenlerin çalmalarına itiraz etmeyi akıl edemedikleri için...”.
Sadece 5 cm
Hint sıçanı 5 cm büyüklüğünde bir kemirgen...
Uyuyan fillerin bir numaralı düşmanı...

★
Hortumundan içeri girdiğinde...
Fil hiçbir şey fark etmiyor...
★
Yarım saat içinde...
O devasa hayvanın bütün iç organlarını kemirip iş göremez hale getiren 5 santimlik canavar...
Girdiği yerden dışarı çıktığında...
Fil ölmüş oluyor...
Yaşanmayacaktı
Erdoğan:
İlâhiyatçı:
Ali Erbaş...
Ve...
Hayrettin Karaman’ı dinlediğinin %5’i kadar...
Prof. Naci Görür...
Prof. Mustafa Erdik...
Prof. Ahmet Ercan...
Ve...
Diğer yer bilimi uzmanlarını dinleseydi...
Bu felâketler:
Yaşanmayacaktı...
Özlü söz
Prof. Celal Şengör:
“Bizim halkımız bikini giyer son model Mercedes’e biner ancak kafasının içini açın halen Afganistan...”.
Masallar
Az gelişmiş ülkelerin...
İnsanî gelişmişliğini gerçekleştirememiş halkları...
Mucizevi ve tuhaf masallar dinlemekten zevk alırlar...
Çünkü o kişiler:
Çocuk hamuru ile yoğrulmuşlardır...

★
Çocuklar nasıl ki anlatılan masallardaki:
Hayaletlere...
Ruhlara...
Gulyabanilere...
Şeytanlarla...
Cinlere...
Perilere inanırlarsa...
★
Az gelişmiş ülkelerin halkları da...
Kendilerine anlatılanların doğru olup olmadığını araştırmadan...
Soruşturmadan...
“Doğrudur” diye kabul ederek...
Keramet yüklü bir sürü evliyaya inanırlar...
Ölülerden medet umar...
Onlardan keramet dilenirler...

★
Ölülere ettikleri dualar sayesinde...
İşledikleri günahların bağışlanacağı hayaline kapılır...
Uykuya hazır hale gelirler...
★
Anlatılan masal ne denli hakikaten uzaksa...
O masalın dinleyicileri de:
O kadar çok...
Ve...
O kadar coşkuludur...