Korkusuz
Ümit Zileli

Cehennemin kapılarını kapatacak adam!

Önceki gece Babala TV’de Kemal Kılıçdaroğlu’nu izledim...

Gecenin bir yarısı bir ara içim geçmiş, gözlerimi açtığımda program devam ediyordu!

Bir koltukta, elinde soruları not ettiği kartlarla, her türden soruya, buna kışkırtıcı, yalan yanlış olanlar da dahil, akıl almaz bir sakinlik, özgüven ve de büyük bir nezaket içinde yanıt vermeyi sürdürüyordu...

Kılıçdaroğlu o koltukta 7 saati aşkın bir süre oturdu...

Duruşunda, tavırlarında, konuşmasında en ufak bir değişiklik, düşüş olmadı... Bir ufak bilgi de vereyi: Sabaha karşı 04.00 civarında biten çekim sonrası sabah saatlerinde Hatay’a gitti, depremzedelerle bir araya geldi.

Akşam saatlerinde Ankara’ya döndü, Ümit Özdağ ile buluştu, sonrasında da Habertürk TV’de canlı yayına katıldı...

Bunu öğrendiğimde “bunu kaç kişi yapabilir acaba?” diye düşündüm...

-Bu kadar yıllık gazeteciyim, böyle performans az gördüm!

Kemal Bey’i yıllar içinde pek çok kez eleştirdim, hatta epey kızdığım zamanlar dahi oldu. Altılı masa ile ilgili kuşkularımı yakın çevresine de söyledim.

Ancak şu andaki düşüncelerimi söylemek de boynumun borcudur.

Öncelikle hakkını teslim etmeliyim:

-Helal olsun Kemal Bey!

Böylesine karanlık, böylesine manipüle edilmiş, böylesine dengesiz ve kara propaganda ile kuşatılmış seçim ortamında yiğitçe çarpıştığı ve yüzde 45 oy aldığı için helal olsun öncelikle...

Kaybedilmemiş, tam tersine karşı tarafa kaybettirilmiş birinci tur sonrası etrafı bile “ah-vah” diye dövünürken, elini masaya vurup “kazanacağız” diye, tek başına kalmayı dahi göze alarak ortaya büyük bir özgüvenle atıldığı için helal olsun...

Ve tabi asıl, böylesine kirli bir ittifak karşısında toplumun neredeyse tüm kesimlerini bir araya getirdiği, Ülkücüsünden Marksistine, Alevi’sinden Sünnisine büyük bir kitlenin güvenini kazanmayı başardığı için bin kere helal olsun...

Tabii, her türlü baskıya, şantaja, tehdide, rüşvete boyun eğmeden Kılıçdaroğlu’nun arkasında duran, oyunu esirgemeyen bu ülkenin yurtsever insanlarına helal olsun...

-O kitlenin içinde yer aldığım için onur duyuyorum...

Sözün bittiği yer!


Yarın sandığa gidiyoruz...

Söylenecek bütün sözlerin, yazılacak bütün yazıların bittiği yer orası...

O küçücük kabinde vicdanınızla, geleceğinizle daha da ötesi çocuklarınızın geleceğiyle baş başa kalacaksınız...

Nasıl bir ülkede yaşamak istediğinize karar vereceksiniz...

-Cehennemin kapılarının ardına kadar açık olduğu, açlık, yoksulluk, geleceğini kaybetmiş çocuklarınızla karanlığın egemen olduğu bir ateşte kavrulmak mı?

-Yoksa, kapıları sıkı sıkıya kapatılmış bir cehennemin dışında, o çoktan unuttuğumuz “mutluluk” sözcüğünü özgürce kullanabileceğiniz, korkudan, tehdit ve şantajdan uzak, çocuklarınızın hayaller kurabileceği ve o hayallerin gerçekleşeceğine inandığı bir güzelim ülkede kardeşçe yaşamak mı?

Seçim sizin, o çok doğru tanımda olduğu gibi o sandığın başında “patron” sizsiniz!

Kısacası, kimi seçerseniz, bu ülkenin kaderini onun eline terk etmiş olacaksınız...

Benim, naçizane anımsatacağım tek şey ise şu:

-Cehennemin kapılarını kapatacak adam Kemal Kılıçdaroğlu’dur!