Korkusuz

Caz Yapma…

Caz Yapma…
Müzik öğretmeniydi.

İstanbul’da bir lisede öğretmenlik yapıyordu.

Bir hayal kurdu.

Memleketi Afyon’da bir müzik festivali yapacaktı.

Müzik dediysem, sanat müziği veya türkü değil.

Bildiğin ‘caz festivali’.

★★★

Afyon Caz Festivali olur mu olmaz mı derken yollara düştü.

Ne arkasında bir kurum ne de ona destek olacak bir fon vardı.

2001 yılının Nisan ayında boyundan büyük bir işe soyundu.

Ülkenin dört bir yanından caz sanatçılarını memleketi Afyon’a toplayacak, onları ortaokul ve lise öğrencilerinin dersliğine sokarak müzik zevkini aşılayacaktı.

Önce yakın tanıdığı arkadaşlarından rica ederek başladı.

Caz müzikle uğraşan birkaç arkadaşı projeye pek inanmasalar da ‘Tamam olur, biz geliriz’ dediler.

İlk konser alanı olarak eski tren garı ve Ermeni hamamının bahçesini ayarladı.

Ama sorunlar bitecek gibi değildi.

Festivale katılacak müzisyenlerin Afyon’da kalacağı yer yoktu.

Bir otele rica etti. Sponsor olur musunuz?

Oteller kabul etmedi.

Müzik öğretmeni yılmadı.

Sonunda bir otel sahibi, ücretin yarısını almayacağını söyledi.

“Eh! Buna da şükür” dedi.

Sırada yemek vardı.

Katılımcılar için yemek sponsoru aramaya koyuldu.

‘Nur Lokantası’ yemeğe karışmam ama kaymaklı ekmek kadayıfları benden, dedi.

Anlatsak dünya inanmaz.

Caz festivaline ekmek kadayıfıyla sponsor olunur mu?

Biz de oldu!

(Nur Lokantası sonra yemeklere de sponsor oldu. 20 yıldır yemekler Nur Lokantası’ndan)

İşte böyle ite kaka ilk festival yapıldı.

★★★

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül; bir gün çocukluğundan bahsederken, “Kayseri Lisesi’ndeyken, sınıfımıza Necip Fazıl girmişti. O günden çok etkilenmiştim” demişti.

Bizim müzik öğretmeni hep bu örneğe vurgu yaptı. “O gün Kayseri Lisesi’ne sadece Necip Fazıl değil, Nazım Hikmet de girebilseydi…Veya Ahmet Adnan Saygun mesela derse girip çocuklarla konuşsaydı… Türkiye daha farklı bir ülke olmaz mıydı?” diye sordu kendi kendine…

Tek kampın insanı değil, dünyaya her pencereden bakabilen, sanatla iç içe gençler olurdu diye düşündü.

Hep bu hayalin peşinden gitti.

Afyonlu çocukların hayal dünyalarını sanatla genişletmek istiyordu.

★★★

Festival 5’inci yılından itibaren fark edilmeye başladı.

Garanti Bankası sponsor oldu.

Ufak tefek katkılar giderek büyümeye başladı.

6.yılından itibaren bizim Afyon Caz Festivali, oldu mu sana Afyon Uluslararası Caz Festivali.

Dünyanın dört bir yanından caz sanatçıları akın akın Afyon’a gelmeye başladılar.

Afyon, Anadolu’nun orta yerinde içine kapalı bir şehirken birden cazla sanatla anılır oldu.

★★★

Sonra neler oldu neler…

UNESCO, Afyon Caz Festivali’ni bir dünya değeri olarak kabul edip logo kullanma hakkı verdi.

Yine gastronomide Afyon mutfağı, diğer şehirleri geride bırakarak UNESCO unvanı aldı. UNESCO yetkilileri caz festivali düzenleyen bir şehrin puanlama da farklı değerlendirildiğini söylediler.

AB gözünü kulağını Afyon’a çevirdi. Afyon’dan gelen kurumsal ve kişisel projeleri destekleme kararı aldı.

★★★

Müzik öğretmeninin arkadaşları ABD’den yazdılar. Google’a Afyon yazınca caz festivali çıkıyor dediler.

Prag’dan o kadar çok müzik insanı gelip gitti ki, Afyon ve Prag gayri resmi de olsa kardeş şehir oldular.

Afyon turizme de de hopladı. Şimdi bu hızla Teknofest’e hazırlanıyorlar.

★★★

Bu arada bizim müzik öğretmeni, caz festivalinin yanına bir de klasik müzik festivali ekledi.

Artık Afyon’un iki festivali vardı. Klasik Müzik Festivali ve Caz Festivali… !

Yıllar yılları kovaladı…Afyon Caz Festivali büyüdü gelişti.

Düşünün…Koca İstanbul…Caz Festivali’nin 28’incisini yapıyor. Afyon 21’incisini.

Bir müzik öğretmeni…Hayal kurdu ve yola çıktı.

Bir şehrin çehresini değiştirdi.

21 yılda tam 400 bin öğrenci sanatla ve sanatçıyla buluştu.

★★★

İşte böyle bir mucizeyi başaran Afyon’da…

Bir başka öğretmen emeklisi çıktı ve dedi ki.

“Afyon’da Caz Festivali gereksiz ve lüzumsuzdur.”

Bu emekli öğretmen aynı zamanda Afyon Kent Konseyi’nin başkanıydı.

Daha 1 hafta önce Konseyin Atatürklü logosunu değiştirmiş, tepkiler olunca geri adım atmıştı. Baktı pabuç pahalı…Mevzuyu unutturmak için caz festivaline sarayım dedi.

Ama…

Emekli Türkçe öğretmenimiz…

6 kelimelik cümlesin de aynı anlamlı iki kelimeyi kullandığının farkında bile değildi.

“Gereksiz ve lüzumsuz.”

Ah be hocam…

Senin de ortaokuldayken dersine mesela Nurullah Ataç girseydi 6 kelimelik bir cümlede aynı anlamlı iki kelimeyi arka arkaya kullanır mıydın hiç?

★★★

Haa bu arada…

Bizim idealist müzik öğretmenini merak ettiniz değil mi?

Adı Hüseyin Başkadem !

İTÜ Devlet Konservatuarı’ndan mezun bir müzisyen…

Halen İstanbul’da Anadolu yakasında bir lisede öğretmenlik yapıyor.

Bir yandan caz festivalinin hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan akşamları kafasını dinlemek için ud ve tanbur çalıyor.

 

(Not: Afyon Caz ve Klasik Müzik festivallerine kent ölçeğinde sahip çıkan Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’e ve uzunca bir aradan sonra festivali destekleme kararı alan Kültür Bakanlığı’na teşekkür edelim.)