Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Çatlayan ar damarları

Haber şöyle:

AHBAP, Kızılay’ın depremzedelere bedava verme sorumluluğu taşıdığı çadırlardan 2050 tanesini kendilerine...

46 milyon liraya sattığını doğruladı...



Canlarım...

Tabii ki bu satış çok büyük bir skandal...

Buna rağmen:

İstifa yok...



Bence normal...

Çünkü...

Aynı Kızılay Yönetimi...

Erdoğan’ın çocuklarının yönettiği vakfa 8.5 milyon dolar bağış yaptığı ortaya çıktığında da pişkin pişkin:

“Bağışı bize yapan firma vergiden kaçınmak amacıyla bizi kullandı” mealinde bir açıklama yapmıştı...



Demek istemem o ki...

Erdoğan’ın çocuklarının yönettiği milyarlık Vakfa...

Depremzede fukaradan daha çok değer veren...

Depremzedelerden daha çok yardıma muhtaç olduğuna inandığı için...

8.5 milyon dolar bağış yapan Kızılay Yönetimi:

O gün istifa etmemişti de...

Bugün mü istifa edecek?..



İktidar yandaşı utanmaz, arlanmazlar:

“Ne var bunda?.. Ha Kızılay vermiş ha Ahbap vermiş?..” diyerek bu skandalı savunuyorlar...



Bu aymazlara bir örnekle anlatayım:



Ailenin büyük evlâdı eczacı....

Kalp krizi geçiren babasına...

Elindeki tedavi edici ilâcı bedava vermemek için...

Küçük kardeşine satıyor...





Küçük kardeş...

Ağabeyinden para vererek satın aldığı ilâcı...

Babaya veriyor...

Krizi önlüyor...



Bu örneğimde...

Büyük evlat:

Kızılay...

Küçük evlat:

AHBAP...

Baba:

Depremzede...





Ey Kızılay’ı yöneten uyanıklar...

Ve...

Bencil hesapları için iğrenç bir satışı bile savunan utanmazlar...

Şimdi söyleyin bakalım:

Kızılay yönetiminin...

Ve sizlerin:

Ar damarlarınız sağlam mı?..

Yoksa:

Çatlamış mı?..

Cehenneme giden yol


Enver Paşa 1915 kışında...

Sarıkamış’ta...

Yanlış yapmış:

95 Bin Mehmetçik donarak şehit olmuştu...





Büyük ihtimalle:

İyi niyetliydi...

O çocukları...

O karda kışta kıyamette...

Hem de:

Yemen’deki kıyafetleriyle cepheye sürerken amacı:

Kazanmaktı...



İyi de...

O süreç, savaş süreciydi...

(Şimdilik) 45 bin canımızı aramızdan alan Deprem, savaş değildi ki...

Bilinen bir şeydi ancak...

Tedbirli olunsaydı...

Belki de kayıp sayısı...

En çok:

İki haneli sayıyla ifade edilecekti...



Amman ha!..

Sakın:

“Bu felaketin sebebi iktidarın kötü niyetidir” dediğimi düşünmeyin...

Günümüz muktediri de mutlaka iyi niyetliydi...

Ancak...





Unutulmasın ki:

Öldükten sonra:

Doktora gidilmez...

Ve...

Karl Marks’ın dediği gibi:

“Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir...”.

Rezil zihniyet


“Hükümet istifa!” diye bağıran kulüplerin yöneticileri bu olayı kınamazsa...

Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın silinen borçları...

Yeniden tahakkuk ettirilmeli...

İki kulüp küme düşürülmeliymiş...

 



Neden?..

Çünkü...

O borçları silen:

Erdoğan’mış...

Erdoğan sayesinde borçtan kurtulanlar...

Onun istifasını isteyemezmiş...





Büyük edebiyatçımız Ömer Seyfettin 120 yıl önce:

“Diyet” isimli öyküsünü...

İşte bu rezil zihniyeti anlatmak için...

Yazmıştı...

Pişmanlık


Zamanının (1874-1928) en önde gelen entelektüellerinden biri olan Alman filozof Max Scheler şöyle demişti.

“Yaptığı yanlışlardan pişman olmayan kişi ya tanrıdır ya hayvan...”.



Yani canlarım...

Max Scheler’e göre...

Az gelişmiş ülkeleri...

Ya; kendilerini Tanrı gibi görenler yönetiyordu...

Ya da...

Tıp ve sosyoloji bilimine göre:

Hayvanlar yönetiyordu...

Zincirleme


Birinci Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk:

“Türk milletinin karakteri yüksektir, Türk milleti zekidir...”.



  1. cumhurbaşkanı:


“Be ahlâksız be namussuz be adi...”.



Canlarım...

Öfkeli adamın yönettiği ülkenin gelişerek dönüştüğü görülmüş şey değildir...

Çünkü öfke:

Bilgeliği bitirir...

Bilgeliğin bittiği yerde:

Böbürlenme başlar...

Böbürlenme, Narsisizmi...

Narsisizm ise:

Kabalığı getirir...

Gözü aydın


26 Şubat:

“Beşiktaş Bayramı...”.

Çünkü...

Bahçeli; Beşiktaş üyeliğinden istifa etti...





Tüm camia yıllardır...

İşte bu istifayı:

Bekliyordu...



Gözün aydın:

Beşiktaş...

Vebal




Ali Babacan:

“Partili medyaya sesleniyorum:

Birazcık bu millete bağlılığınız kaldıysa, gerçekleri örtmeyin.

Hakikati gizlemeyin.

Ülkemiz tarihin en büyük afetini yaşarken, yıkımın yaşandığı şehirlerdeki insanımızın sesi olun.

Bu vicdansızlığın vebalini daha fazla taşımayın!”

Utanmazlık


Siyaseti:

Camiye...

Kışlaya...

Mektebe...

Ve...

Yargıya sokan zihniyet...



Siyaset sokakta...

Ya da...

Tribünde yapılınca...

Saksağan gibi ötüyor...

Bunun adı:

Utanmazlıktır...

Anlayabilmiş değilim


Fenerbahçeli taraftarlardan sonra Beşiktaşlı taraftarlar da:

“Hükümet istifa!” diye haykırınca...

Türkiye demokrasisinin en büyük handikaplarından biri olan Bahçeli:

“Maçlar seyircisiz oynansın” demiş ...





Devlet Bey:

Kendisi gibi düşünmeyen siyasi partilerin...

Ya da:

Hoşuna gitmeyen bir hüküm kuran AYM’nin...

Kapatılmasını isteyecek kadar:

Hukuka...

Ve...

Demokrasiye saygısı olmayan biri...



Bu kafayla ne yapacağız bilmiyorum canlarım...

Yakında:

“Tamam sandık olsun ama seçmen olmasın” bile diyebilir...



“Üstünlerin değil hukukun üstünlüğü” vaadiyle iktidara gelen Erdoğan’ın...

Bu kafaya nasıl sabrettiğini:

Anlayabilmiş değilim...

Hükümet istifa


Bahçeli’yi uzağında tutarak siyaset ve ülke yönetiminde başarılı olan Erdoğan’ın...

Çağdışı ve kafatasçı milliyetçilik anlayışına sahip Bahçeli’yi:

Modern milliyetçilik anlayışına dönüştürmesi umut ediliyordu...

Ama sonunda...

Tam tersi oldu...





Kafatasçı milliyetçilik anlayışına sahip Bahçeli...

Erdoğan’ı peşine taktı...

Ve sonuç:

Hükümet istifa!..