Korkusuz

Buzdolabının kapağı açılıyor mu?..

Buzdolabının kapağı açılıyor mu?..
Tam bir şark kurnazlığı!..

Her yeri kendi içinde birbirine düşürüp oralardan siyasi rant elde edecekler güya...

CHP’yi: Ekremciler - Kemalciler...

HDP’yi: Apocular - Selocular..

Muhalif muhafazakarları: Ali Babacancılar - Abdullah Gülcüler...

Var güçleri ile yükleniyorlar... Yandaş kalemlerin kopyala/yapıştır senaryoları evlere şenlik!..

Ayak izlerini iyi takip etmek lazım. Hesap sorma makamı haline getirdikleri İmralı’da keyif yapan bebek katili Abdullah Öcalan etrafında bir şeyler döndürüyorlar. Bu arada gündemi saptırıyorlar. Cambaza bak oyununa tam gaz devam... Şemsiyeye bak!.. Minik serçeyi taşla!..

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” açıklamasının ardından haberde uzun atlama yapmamak için saray kulislerindeki mesaimi arttırdım. İmralı’dan yeni bir mektup mu geliyor?.. Pek ihtimal verilmiyor. Farklı beklentiler var. Saray-İmralı görüşme trafiği son zamanlarda hızlanmış. Kaynaklar, “İmralı’ya gidip gelenler çok üst düzey isimler değil” diyor. Terörist başı Öcalan, “HDP kapatılsın” şeklinde bir açıklama yapabilir mi?. Olasılık dahilinde... Ancak, bu kadar açık ve sert bir açıklama olmasa da, Anayasa Mahkemesi’nde devam eden kapatma davasını destekleyecek bir açıklamanın peşine düşülmüş gibi... Selahattin Demirtaş’ı da hedef tahtasının tam ortasına oturtan...

Bana sorarsanız, sarayın gönlü tam olarak HDP’nin kapatılmasından yana değil. HDP’ye hazine yardımın kesilmesi ve bazı kelle isimlerine siyasi yasak getirilmesini hesaplarına göre yeterli görüyorlar. Ancak, ortada büyük bir sorun var... HDP’nin kapatılmasını isteyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ikna edilemiyor.

★★★

Saray, format atılmış bir “çözüm süreci” kartına dönüş yapabilir mi?.. Bazı siyasi gözlemcilere göre; oyu yüzde 4-6  civarında olan MHP’yi, Tayyip Erdoğan her an sırtından atabilir. Sorunun cevabını bulabilmek için farklı kanallara göz atalım. Önceki gün, Rudaw’da Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek ile yapılan bir söyleşi yayımlandı. Bazı alıntılar yapacağım:

-Erken seçim beklentiniz var mı? Kürt partileri seçim yaklaşırken nasıl bir pozisyon belirlemeli?

Her halükarda bir seçim olacak. Kürtler seçime hazırlanmak zorundadırlar. Kürtler ‘bu seçim bizi ilgilendirmez’ diyemezler. Çünkü seçim siyasi bir prosedürdür. Özellikle de bu son seçim, içinde yaşadığımız süreç nedeniyle Kürtler açısından çok daha önemli olmuştur. Sadece AK Parti’nin geleceği açısından değil Kürtler açısından da önemli. Şimdi yeni seçim yasası, 50+1 sistemi Kürtleri sonuç belirleyici bir noktaya getirmiştir. 90 dakikada atılan gol gibidir. Kürtler kime oy verirse o kazanacak ya da bardağı taşıran son noktadır Kürtler. Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nın oylarının eşit olduğu söyleniyor. Kürtler bu süreçte birliklerini oluşturup, anlaştıkları ortak taleplerini kamuoyuna sunmalı ve ‘bu talepleri yerine getireceğiz’ diyenlerle ittifak yapmalıdır. Kürtler sonuç belirleyici bir noktaya gelmiştir. Bu biz Kürtler için tarihi bir fırsattır. Kürtler bu tarihi fırsatı elden kaçırmamalıdır diye düşünüyorum. Bunun için tüm Kürt tarafların, partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, şahsiyetlerin, aydınların ortak taleplerde bir araya gelip bir program oluşturup bunu kamuoyu ile paylaşmaları lazım ki bu siyasi süreçte aktif rol alabilsinler. Biz PSK olarak önümüze iki hedef koymuşuz. Bunlardan birincisi Kürt mahallesi ile Kürt siyasi partileri ile görüşmek. Zaten onlarla 2 yıldır ittifak çalışmamız var, belli bir noktaya kadar da ulaştı, devam ediyor. Önümüzdeki iki ayda onu daha derli toplu hale getirmeyi düşünüyoruz. Bunu ete kemiğe büründürüp kamuoyu ile bu paylaşmak istiyoruz. İkincisi diğer partilerle de görüşmek istiyoruz.  Yani MHP dışındaki tüm partilerle görüşmek istiyoruz. Hatta AK Parti ile de. AK Parti ile görüşme talebimiz var ama henüz bize dönmüş değiller. Onlara da gidip düşüncelerimizi anlatacağız. Kürt sorununun çözümü için ne düşünüyoruz, programınız nedir, kendilerine anlatacağız. Biz bundan çekinmiyoruz. Doğru olan da budur. Eğer siz ‘Kürt sorununun çözümü barışçıl yoldan olacak’ diyorsanız o zaman siz bu sorunda taraf olan herkesle diyalog içinde olmak zorundasınız.

-Yeni bir çözüm sürecinin başlatılacağından bahsediliyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

‘Çözüm süreci başlamıştır’ diyenler var. AK Parti’nin belli bir hazırlık içinde olduğunu söyleyenler var. Ben de öyle düşünüyorum. Erdoğan’ın son açıklamaları, Siirt’te gerçekleştirdiği ziyaret bu intibayı uyandırıyor. AK Parti’nin böyle bir şeyi var. Zaten geçmişte Erdoğan, Diyarbakır’da çözüm süreci konusunda ‘sadece buzdolabına kaldırdık’ demişti. Dolayısıyla öyle anlaşılıyor ki AK Parti Kürt mahallesinde kaybettiği oyları yeniden kazanmak için öyle bir süreci başlatabilir. Ama şunu da bilmek lazım ki; Erdoğan aynı zamanda ‘eski yol ve yöntemlerle değil yeni yol ve yöntemlerle, muhataplarla bu işi yapacağız’ diyor. Şimdi Erdoğan’ın muhatap dediği şey nedir bilmiyorum. Acaba aşiret reisleri midir, din adamları mıdır bunlar? Büyük ihtimalle onlardır ama bu çözüm değildir. Çözüm sürecinin muhatabı bir bütün olarak Kürt halkıdır. İşçisiyle, köylüsüyle, emekçisiyle, sosyalisti, demokratı ve liberal ile... Böyle bir süreçte bu kesimler mutlaka rol almak zorundadır. Çünkü Kürt sorunu sadece bir sınıfın ya da bir partinin değil bir bütün olarak bir ulusun sorunudur. Dolayısıyla çözüm süreci gibi önemli bir süreçte de Kürtler mutlaka talepleriyle yer almalıdırlar diye düşünüyorum.

★★★

Demek ki; öyle derinlere dalmaya pek de gerek yokmuş!.. Açık kaynaklar, geleceğe dair çok net işaretler veriyor...

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.