Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Bu kafa meslek ahlâkını bozar

Canlarım...

Sosyal medya yüzünden mi?..

Yoksa:

Erdoğan’ın medyayı:

“Tek tipleştirme hevesi” yüzünden mi bilemem...

“Habercilik” bitti...

Onun yerini:

“Reyting canavarlığı...”.

Ve...

“Haber üreticiliği” aldı...



Bu gidişle:

“En çok ben izleniyorum...”.

“En çok okunan köşe benim köşem” diyebilmek için...

Üretilmiş haber zenginliği(!) içinde:

Boğulup gideceğiz...



Bazı arkadaşlarımız sosyal medyada yayınlanan videolarında neredeyse mealen:

“Allah aşkına beni izleyin...”.

“N’olur videomu beğenin...”.

“Videomu paylaşmazsanız ölümü öpün...”.

“Lütfen katıl butonuna basarak bütçeme katkıda bulunun...” diyerek:

İzleyicilerine yalvarıyorlar...



Youtube’da yayınlanmış 4500’ün üzerinde kişisel videom var...

Bugüne kadar asla bu yöntemi kullanmadım...

“Abone olun” demedim...

“Videomu beğenin” diye kimseye yalvarmadım...

“Videomu paylaşın” çağrısında bulunmadım...

Katıl butonuna basılıp bütçeme katkıda bulunulmasını talep etmedim...

Patreon aracılığıyla takipçilerimden para istemedim...



Bitmedi...

Sosyal medyada veya televizyonlarda gündemden düşünce...

Zemzem kuyusuna teşaşür edip...

Sonra da bunu ballandırarak anlatmadım...

Bunları...

Levent Gültekin’i neden eleştirdiğimi soranlara cevap olarak yazdım...

Bu yazımı bugün Youtube kanalımda da okuyacağım...


[caption id="attachment_424688" align="alignnone" width="600"] Gültekin[/caption]



Sözümün özü:

Gazetecilik yapacaksanız...

Gazetecilik ilke ve ahlâkından sapmayacaksınız...



Bir siyasi parti lideriyle hayali bir görüşme uydurup:

“Bana dedi ki...” diyerek...

Söylenmemiş sözleri...

Söylenmiş gibi anlatmayacaksınız...



Levent dua etsin ki Kemal Bey nazik bir politikacı...

Eğer bu tarz bir haberciliği Erdoğan için yapsaydı...

Erdoğan ekrana çıkar:

“Be hey edepsiz, bu yalanları benden istediklerini vermediğim için uydurduğunu da söylesene” der ve Levent’i iyice bitirirdi...



Siz siz olun...

Ses kaydedici cihazınızı açmanızı kabul etmeyen bir politikacıyla görüşmeyin...

Eğer görüştüyseniz...

Başınıza iş açacak sözler uydurup “haber” diye uçurmayın...

Yalanıma tüküreyim


Canlarım...

Dün çok yoğun bir gün geçirdim...

Bakın kimlere neler söyledim:

[caption id="attachment_424690" align="alignnone" width="600"] Kılıçdaroğlu[/caption]



Kılıçdaroğlu’na:

“Düş artık şu CHP’nin yakasından Kemal” dedim...



Bahçeli’ye:

“Bırak kardeşim ya bırak ya” deyip kapıyı suratına kapattım...



Akşener’e:

“Meral kardeşim, senden lider olmaz, istifa et” dedim...

Babacan’a:

“Bebişcanım; bu ne ayak böyle ya bırak bu işleri Devlet Su İşleri” diye bastım fırçayı...



Davutoğlu’na:

“Bana bak Ahmet, ağzından çıkanı kulağın duysun” diye bağırdım...



Tayyip’e onun anladığı İngilizceyle:

“I don’t eat this brother because I’m ziro number child of İstanbul” dedim, çok korktu...



Canlarım...

Tabii ki bu yazdıklarımın hiçbiri olmadı...

Adını andığım bu liderleri hiç aramadım...

Haliyle konuşmadım...



Peki...

Bu yalanları neden uydurdum?..

Levent Gültekin’in yaptığı gazetecilik ayıbının herkese ders olması için...



Bir gazeteci...

Bir siyasi liderle söyleşi yapıyorsa...

Ses kaydedici cihazı mutlaka açık olacak...



Muhatabı buna izin vermiyorsa:

“Söyleyeceklerinizi aklımda tutacak kadar güçlü bir hafızaya sahip değilim... Konuşmamızın kaydedilmesini kabul etmiyorsanız, söyleşiyi iptal edelim” diyecek...



Nitekim Kemal Bey bugün telefonda bana:

“Ben levent Bey’in söylediğimi iddia ettiklerinin hiçbirini söylemedim” dedi...

Ve az sonra...

Konuşmamızı teyiden...

Yazılı bir açıklama gönderdi...

Kemal Bey’den mektup var


Dün sabah saatlerinde Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey aradı...

Her zamanki gibi son derece nazikti...

Dünkü KORKUSUZ’da:

“Hangi büyük günahı işledik?” başlığı altında yayımlanan yazımla ilgili:

Bilgi verdi...



Az sonra da yazılı açıklaması geldi...

Aşağıda; Kemal Bey’den gelen yazılı açıklamayı okuyacaksınız...



Akdeniz’de limanlar kurmaktan Karadeniz’deki fındık fiyatına; İstanbul’da teknoloji merkezi kurmaktan Erzurum merkezli Doğu Anadolu’da tarım merkezi kurmaya kadar onlarca proje hazırladım ve anlattım.

85 milyon emeklisinden beyaz yakalısına, memurundan asgari ücretlisine, çiftçisinden berberine kadar her kesimin gelirini nasıl artıracağımı, ne kadar artıracağımı anlattım.

Tüm bunları ete kemiğe büründürerek ABD, İngiltere ve diğer ülkelerden gelecek yatırımları bile garantiye aldım. Hepsini şeffaflıkla sizlerle paylaştım. Gelecek paradan nereye ne yatırım yapılacağını, halkın gelirinin nasıl yükseltileceğini ortaya koydum.

Ama haddini bilmez bir kişi çıkıp Kılıçdaroğlu’nun “ülke elden gitmiş de yapacak bir şey yokmuş” dediğini iddia edebiliyor. Ülkenin ayağa kalkması için tüm bu projeleri hazırlayan kişiye söylüyor bunu. Dikkat edin bu insanların iktidarla sorunları yoktur; ülke tarihinin en büyük zamları yapılmış, vergiler yağmur gibi yağıyor, halkın geleceği karartılıyor; ama onların derdi gündemi böyle absürt çıkışlarla değiştirmek.

Kemal Kılıçdaroğlu

CHP Genel Başkanı

O kadar da değil yani


[caption id="attachment_424693" align="alignnone" width="600"] Erdoğan[/caption]

Soru:

Erdoğan bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanı mı?..

Cevap: Evet...



Soru:

Önünde daha 5 görev yılı var mı?..

Cevap: Var...



Soru:

Bu YSK ile bir beş yıl daha çıkarır mı?..

Cevap:

5 yıl da çıkarır 25 yıl da çıkarır...

Çünkü...

Ve...

Görüldü ki:

Rakibi yok...



Canlarım...

Çok akıllı olduğumu iddia edecek değilim...

Ama...

Önümüzdeki 5 yılı...

(Belki de 25 yılı...).

Ülkenin cumhurbaşkanıyla...

Her gün kavga ederek geçirecek kadar:

Aptal da değilim...



Tabii ki gerektiğinde yine eleştireceğim...

Eleştiriyorum da...

Ama...

Hiç kimse benden:

Seçim öncesindeki mücadelemi:

Beklemesin...

Çok sevinmeyin




Karga, uçan kartalın sırtına biner, onu gagalamaktan büyük zevk alırmış...

Kartal ise içgüdüsel olarak:

Bir taktik uygularmış...

Karga sırtına binip kendisini gagalamaya başladığında...

Hiçbir şey olmamış gibi davranır...

Daha yükseklere doğru uçarmış...

Karga belirli bir yüksekliğe gelindiğinde...

Oksijen yetersizliğinden nefes alamaz:

Ölür...

Ve cansız bedeni...

Yere çakılırmış...



Ey, güçlü birini sırtından vurarak yükselenler:

“Çok keyif alıyorum” diyerek sevinmeyin...

Günün sözü


Paranı kaybettiğinde:

Bir şey kaybetmiş sayılmazsın...



Sağlığını kaybettiğinde:

Çok şey kaybedersin...



Karakterini kaybettiğinde:

Her şeyini kaybedersin...

YÜM çalışanları


[caption id="attachment_424692" align="alignnone" width="600"] Ertürk[/caption]

Akıncı Üssünde 400 asker, 15 dakika boyunca üzerine ateş açmış...

Ama...

Melekler onu korumuş...

400 kurşun bedenini sıyırıp geçerken...

Sadece iki kurşunla:

Kulağından yaralanmış...



Film gibi değil mi?..

Ancak, Disney’de izleyeceğiniz Marvel filmlerinde olur böyle aksiyonlar...

Yani:

Gerçek hayatta mümkün değil...

Ama...



Ankara’nın Kazan ilçesi Belediye eski Başkanı AKP’li Lokman Ertürk...

6 yıl önce kamuoyuna aynen bunları anlatmış...

Şimdi anlaşılmış ki...

Eski Başkan...

15 Temmuz gecesi...

Antalya’da imiş...



TBMM’de kendisine neden yalan söylediği sorulduğunda:

“Kendimi oradaymış gibi hissetmiştim” demiş...



Türkiye’miz...

Bu Başkan gibi sahte kahramanlar cenneti...



İyi de canlarım...

Halkın büyük bir kısmı...

Bu yalanlara inanmasa...

Bu eski başkan bu kadar pervasızca:

Yalan söyleyebilir mi?..



Eğer...

YÜM’de (Yalan Üretim Merkezi) çalışıyorsa...

Söyler...



Unutmayın canlarım...

Sadece:

Müşterisi olan mal ve hizmet üretilir...