Akademik akıllardan biri...
Kılıçdaroğlu seçilebilseydi...
Büyük ihtimalle ekonominin en etkin aktörlerinden biri olacaktı...
[caption id="attachment_422525" align="alignnone" width="600"] Prof. Bilge Yılmaz[/caption]
★
Az sonra okuyacağınız kısa analizi, Prof. Bilge Yılmaz dün sosyal medya hesabında paylaştı...
Ben de alıntıladım...
Lütfen okuyunuz...
★
Doğruları yapmaya cesaretiniz yoksa bu işe talip olmayacaktınız.
Yetkiniz yok, cesaretiniz yok, ekibiniz yok, programınız yok.
Yarattıkları garabetin kendilerini de yutacağını fark edince AK Parti’nin piyasaya sürdüğü “rasyonele dönüş” sözünün safsatadan başka bir şey olmadığını bugün açıkça gördük.
Ekonomide kurtuluşumuz etkili bir para politikası ve iyi hazırlanmış bir istikrar programı ile mümkün ama ortada rasyonel politikalara dönüşü başaracak ne kadro ne istikrar programı var.
Türkiye’nin yetersiz ve zayıf adımlar ile gidebileceği bir yer kalmamıştır.
Hiçbir güvenilirliği ve saygınlığı kalmayan bir kurulla yol almaya çalışmak ödenecek maliyeti ağırlaştırır.
Unutulmamalıdır ki, bugün yaratılan sahte iyimserlik yarınımızdan çalınan güvendir.
[caption id="attachment_422527" align="alignnone" width="600"] Mehmet Şimşek[/caption]
★
Canlarım...
Bir iktisatçı olarak bu minik analizi çok önemsiyor...
Çok değerli buluyorum...
Ancak...
Sevgili dostum Reha Muhtar’ın dediği gibi:
“What fayda?..”.
★
Bilge Yılmaz’ı dinlemeye, yazdıklarını okumaya başladığım ilk günlerden beri:
Ülkemiz için yararlı olduğuna inanıyorum...
Ancak...
Halkımızı da çok iyi tanıyorum...
★
Seçme yaşına gelmiş yurttaşlarımızın yarısından çoğu halen:
Dindar görünmeyi...
Namaz kılmayı...
Sürekli Allah’ın adını anmayı...
Ve...
Halka yakın durabilme becerisini göstermeyi:
Bilgili...
Deneyimli...
Ve...
Sağlam karakterli olmaktan çok daha önemli buluyor...
★
O nedenle diyorum ki:
Bilge Yılmaz gibi değerli kişilerin Türkiye siyaset arenasında:
Kafaları yarılır...
Kolları koparılır...
Dilleri kesilir...
★
Meselâ...
İYİ Parti’nin 3. Olağan Kurultayı’nda, Bilge Yılmaz aday olmadı...
Olamazdı da...
Zira olsaydı da seçilemezdi...
★
İttifak girişimi başladığı günden beri:
“Altılı Masa’nın en çürük ayağı” diye tanımladığım Meral Akşener, kurultayda tek adaydı...
Oy kullanan 1151 delegeden, 1127’sinin oyunu alarak yeniden genel başkan seçildi...
★
Sözümün özü canlarım...
Karizma ve “bizim oğlan/bizim kız” particiliğiyle meydanlar:
Bilge Yılmaz gibilerin değil...
Vıcık vıcık siyaset yapabilen:
“Bizim oğlan/bizim kızların” olacaktır...
Günün sözü
Dostoyevski dedi ki:
“Ya hatalarınla yüzleşir ya da hatalarınla yüzleşirsin. Cahil olmak ayrı, pislik olmak ayrıdır...”.
İmkânsızı beklemek...
1483 – 1546 yılları arasında yaşayan teolog ve Keşiş Martin Luther:
Hıristiyan dünyasını...
Dünya ülkeleri arasında:
En başarılı...
Ve...
En zengin ülkeler haline getiren Protestanlık mezhebinin kurucusu...
★
Kısaca hatırlayalım...
1600’lü yıllar Avrupası...
Kiliseler, tıpkı bugün kimi AKP’li milletvekillerinin yaptığı gibi:
Cennetten arazi satıyorlardı...
★
Böylece hem papazlar zenginleşiyor...
Hem de kiliseler bu şekilde:
Servet sahibi oluyordu...
★
Zavallı ve cahil halk:
“Bu dünyada acı çeksem de ölünce cennette yerim hazır olsun” geri zekâlılığıyla elindeki üç otuz parayı papazlara ve kiliselere kaptırıyordu...
★
Martin Luther işte o süreçte ortaya çıktı...
Ve...
Şöyle dedi:
“Din; kiliseler ve papazlar tarafından zenginleşme, servet edinme ve güç sahibi olma aracı olarak kullanılıyor...”.
★
Ve...
Bu açıklaması üzerine...
Dini kullanan...
Cahil halkın inancını istismar eden Kilise tarafından mahkemeye verildi...
Duruşmada yargıçlara dedi ki:
“İnsanları, cehennemle korkutup cenneti, parayla satıyorsunuz. Eğer gerçekten de var olduğuna inanıyorsanız cehennemi bana satın...”.
★
Yargıçlardan biri güldü:
“Cehennemi kim alır ki?..”.
“Eğer satıyorsanız ben alıyorum” dedi Martin Luther; “fiyatını söyleyin ödeyeyim...”.
★
Yargıçlar, aralarında konuşup...
Cehennemi Luther’e bedava verme konusunda anlaştılar...
★
Mahkeme binasının dışında binlerce insan sonucu bekliyordu...
Martin Luther, kapıda göründü...
Yüzü asıktı...
Sonra birden kahkahayı patlattı:
“Cehennemi satın aldım ve bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın...”.
★
Bizde Luther’in yaptığını Mustafa Kemal Atatürk yaptı...
Ama...
Yetmemiş olmalı ki...
Onun ölümünden sonra CHP, Vatikan’ın yerini aldı...
★
Şimdi...
Halkın yarıya yakını...
Yeni bir Mustafa Kemal bekliyor...
Hem de imkânsız olduğunu bildiği halde:
Bekliyor...
İyi niyetli şakalar
Olay ayniyle vaki...
Ve...
Trakya’da geçiyor...
★
Polis, eşeğiyle kara yolunda giden amcaya sordu:
“Amca, emniyet kemerini niçin takmadın?..”.
“Takmadım işte be yaa...”.
“O zaman cezayı yiyeceksin...”.
“Kes be ya kes de bıraa gideyim acelem var...”
“Peki amca, cezayı sana mı yazayım yoksa eşeğe mi?..”
“Bana kes be ya...”.
“Neden be amca?.. Eşeğe kesersem az ödersin...”.
“Olsun olsun kızanım; sen bana kes, onun sicili temiz kalsın, bakarsın ilerde polis molis olmak ister de mesele çıkmasın...”.
Geçmiş olsun ve dikkat!..
Gülseren Budayıcıoğlu, çok satan ve sinemaya uyarlanan eserlerin sahibi bir edebiyatçımız...
Çok çalıştığı ve yaptığı iş de stres ürettiği için olsa gerek...
Göğsünde hissettiği ağrı sonucu hastaneye gitmiş...
Yapılan muayenede:
Bir damarının tıkalı olduğu tespit edilmiş...
Ve hemen ameliyata alınmış...
Anjiyoda stent takılan Budayıcıoğlu, taburcu olduktan sonra:
“Kalp krizine dönüşmeden yakalanması iyi oldu. Hayat bana bir şans daha verdi. Şimdi iyiyim” demiş...
★
Değerli sanatçımıza geçmiş olsun dedikten sonra yoğun çalışan herkese tavsiyem:
Biraz daha yavaş...
Bu damar tıkanıklığı her zaman haber vermez...
Tıkanmayı önleyecek her türlü tedbiri almak da sizin elinizde...
★
Tüm dostlara:
Sağlıklı ve huzurlu uzun yıllar dilerim...
Dünün tweeti
Gani Müjde
@GaniMujde
Gazeteci Merdan Yanardağ’ın söylediklerini, hatta daha fazlasını söyleyen bazı kalemşorlar ve siyasetçiler de tutuklanacak mı? Hukuk yine kişiye özel tecelli edecek mi? Zeki Müren de bizi görecek mi?