Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Birazcık delikanlı olun yav...

Bay Yıldıray Çiçek...

Türkgün Gazetesi Başyazarı...

Kutlu Sesleniş Dergisi’nin sahibi ve Yazı İşleri Müdürü...

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ise Basın Danışmanıymışsın...



Ve sen:

Ahmet Yiğit Yıldırım...

Sen ise Ülkü Ocakları Genel Başkanıymışsın...

İhtisasın ise belli ki:

“Tehdit” ve “ölmek/öldürmek” üzerine yapmışsın...

Ne diyeyim:

Allah ıslah etsin...



Bundan sonrasını iyi ve dikkatle okuyun...

Sosyal medya hesaplarım gizli saklı değil...

YouTube’da 280...

Twitter’da 140 bin kişi (Ki bunların %99’u torunum, evladım, kardeşim, yeğenim, arkadaşım, dostum...).

Diledikleri zaman...

Dilediklerini yazıyorlar...

Hem de ne kadar isterlerse yazıyorlar...



Eğer içlerinde:

Sevdiklerime ve şahsıma atılı iftira yoksa...

Eğer içlerinde:

Sevdiklerimi ve şahsımı ilgilendiren “dedikodu, uydurma” haber yoksa...

Aynen bırakıyorum...



Peki ya küfür ve hakaret olursa?...

Şahsıma:

Her türlü küfür ve ağır söz serbest...

Umurumda bile olmaz...

Ben oraları çoktan aştım koçum...

Ama...



Sevdiklerime yönelik:

Hakaret ve küfürlere...

Asla izin vermem...

Vermiyorum...



Sevdiklerime yönelik:

Hakaret ve küfürlere...

Asla göz yummam...

Yummuyorum...



İki gündür...

Sebebini bir türlü anlayamadığım...

İçinizden birinin bile izah edemediği bir sebepten dolayı beni değil: Sevdiklerimi hedef aldınız...





Ülen sevimli hergeleler...

Ülen külhanbeyi keratalar...

Sevdiklerimden (Hacı anneciğimden, sevgilimden, kızımdan, oğlumdan) ne istiyorsunuz?..



Ailece sosyaliz...

Haliyle...

Sevgilimin de ailemin diğer üyelerinin de sosyal medya hesapları var...

Yahu onların sayfalarına girip de onlara hakaret ve küfretmeniz neden?..



Yani bay ve bayan Ülkücü gençler...

Bana yönelik ölüm tehditleriniz umurumda bile değil...

Madem inançlısınız...

Azrail’im olarak siz görevlendirildiyseniz eğer...

Elimden ne gelir?..



Sözümün özü gençler...

Benimle bir hesabınız varsa eğer...

Benimle uğraşın...

Sevdiklerimle değil...

Yani:

Birazcık delikanlı olun...

Birazcık...



Bu arada...

Tivitlerinizden sonra başıma gelenleri en sona sakladım...



Bakın tosuncuklar...

İkinizin bana tehdit ve hakaret tivitleri attığınız günün gece yarısı; (MOBESE görüntülerinden anlaşıldığı kadarıyla):

5 tetikçiniz evimi bastı...

Yüzleri maskeli olduğundan:

“Şunlardı” diyemeyeceğim...

Ama...

Kulaklarım...

Bir kez duyduğu bir sesi bir daha asla unutmaz...

Yani...

Şüpheliler bulunup konuştuklarında...

Bay Çiçekçi’yi(!) sesinden tanıyacağımdan şüpheniz olmasın...



Kim tarafından görevlendirildiklerini öğrenmek ise:

Jandarma’ya düşer...

DÜN BENİM DE SEVGİLİMİN DE YAŞ GÜNÜ DEĞİLDİ...


Gece saat 11’de odamda çalışırken zil çaldı...

Çocukluğumdan kalan alışkanlıkla:

“Hayırdır” deyip kalktım, kapıya yöneldim...

Bu arada, “kim olabileceğini” düşündüm...

Belki alt katımızda oturan değerli doktor dostumdu...

Kapıyı açmadan önce...

Her zaman olduğu gibi:

“Kim o?” diye seslendim...

Genç bir erkek sesi:

“Çiçek Sepeti’nden geliyoruz” dedi... “Size gönderilmiş çiçeği teslim edeceğiz de...”.

Son derecede saygılıydı...

“Bugün benim yaş günüm değil, eşimin yaş günü değil, evlilik yıl dönümümüz değil, kimmiş bu çiçekleri gönderen, adını söyleyin” dediğimde:

“Gönderenin adı yazmıyor” derken sesi titredi...

“O halde çiçeği bana gönderen firmanızın adını ve telefonunu verin” dedim:

“Çiçek Sepeti dedim ya” diye biraz da ters yapınca...

Gündüz, Ülkü Ocakları Başkanı ve MHP Genel Başkan Baş Danışmanının bana yönelik tehdit ve hakaretleri geldi geçti gözlerimin önünden...

“O halde” diye seslendim ben de aynı nazik ses tonuyla... “Jandarmayı arayayım, onlar gelince açayım kapıyı...”.

Ve...

Elimde telefon varmış gibi 15-20 saniye bekledikten sonra sesimi daha da yükseltip:

“Komutan ben Memduh Bayraktaroğlu’yum” dedim... “Evimizin kapısında biri var ve bana çiçek getirdiğini söylüyor ama tabii ki ben kapıyı açamıyorum bana bir ekip gönderseniz de......” dediğim anda kapıyı tekmelemeye...



Genel Başkanlarına hakaret ettiğim için hesabını sormaya geldiklerini haykırmaya başladılar...

Ve:

“Komutan, şu anda kapımı kırmaya çalışıyorlar lütfen acele edin” dediğimi duyunca hızla kaçtılar...

Bu arada pencereden baktığımda beş ya da altı kişi kadar karaltı gördüm...

Sonra da telefonumu alıp karakolu aradım...

Az sonra ekip geldi...

Ve olan biteni anlattım...

AMİGOLAR EV BASAMAZ...


Canlarım...

Bundan sonrası artık Jandarma’nın işi...

Tabii ki şikâyetçi oldum...

Ama o gençlerden değil...

Onlar birer zavallı...

Asıl suçlular, adlarını verdiğim yukarıdaki iki kişi ile...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli...



Çünkü canlarım...

Bu toplumda siyasi partiler, devlet gibi çalışır...

Nasıl ki:

“Hükümdar göz yummazsa eşkıya kervan basamazsa...”.

Lider talimat vermeden de:

Amigolar ev basamaz...

ORTALIK “ÖRDEK MUSTAFA” KAYNIYOR...


Komplo teorilerini sevmem ama...

Bazı gazetecimsilerin Sedat Peker hakkında “kırmızı bülten...” üfürmesi ve...

“Adalet Bakanlığı Sedat Peker’in iadesini istedi” uçurmasından sonra...

Metin Özkan’ın görüntülerinin...

Hem de Yeniçağ’da yayınlanması tesadüf olabilir mi?..

[caption id="attachment_333026" align="alignnone" width="600"] Metin Özkan[/caption]



“Ne alâka?” diye sorarsanız...

Metin Özkan’ın hamisinin...

Vatandaşın emniyetinden sorumlu bakan olduğu bu kadar aşikârken...

Ve...

Üfürük haberlerin Metin’den çıkmış olabilme ihtimali de bu kadar yüksekken...



Neyse...

Fazla uzatmayayım...

Ortalık “Ördek Mustafa” kaynıyor...