Korkusuz

Bir yeni Baykal iddiası da eski AKP’li Şirin’den...

Bir yeni Baykal iddiası da eski AKP’li Şirin’den...
Zülfü Livaneli’nin Deniz Baykal ile ilgili yaptığı açıklamalar... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Baykal’a sahip çıkmamakla suçlanmıştı. Kılıçdaroğlu, bu eleştirileri savuşturmak için önceki gün grup toplantısında “Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana CHP’de genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üzerinde yeri vardır” dedi. Bu sözlerden başta CHP tabanı olmak üzere kamuoyu tatmin oldu mu?.. Sanmıyorum...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir, kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kuvvetli mesajlar veriyor. CHP Genel Başkan Yardımcıları da “Cumhurbaşkanı adayımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu...” anonslarına başladı. Zülfü Livaneli’nin Deniz Baykal’ı hedef alan açıklamalarının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu’na hapis cezası isteyen çıkışının zamanlaması da bana çok manidar geldi. Şifreleri çözmek için siyasetin tecrübesine başvurma ihtiyacı hissettim. Aynı zamanda 2002 ve 2003 yıllarında kapalı kapılar ardından olup bitenleri çok iyi bilen biri olma şartıyla...

AKP eski İstanbul Milletvekili Emin Şirin’i aradım. Şirin, “Tartışmaların odağında  sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun olmasını anlamakta zorlanıyorum” diyerek söze başladı ve bugüne kadar hiç tartışılmayan bir iddia ortaya attı. Şirin’e göre, Deniz Baykal sadece iktidarı değil muhalefeti de şekillendirdi. Emin Şirin şöyle konuştu;

“Konu daha ziyade sayın Baykal etrafında gelişiyordu ve sayın Baykal’ın 2003 senesinde sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması ile Türk siyaseti hayatını şekillendirme etrafındaydı. Sayın Baykal, 2003’deki tavrı demokrasi çerçevesinde isabetli ve bu izahatı bence yeterli ve tutarlı bir izahat.

Kemel Kılıçdaroğlu açısından Deniz Baykal’ın değerlendirilmesi gereken başka bir icraatı daha var. Baykal, 2010 senesinde istifa ettiğinde yerine gelebilecek CHP içinde çok önemli isimler varken Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini işaret ederek CHP’nin geçtiğimiz 11 senesini şekillendirdi. Kongreye Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal’ın desteği ile tek aday olarak girdi ve CHP Genel Başkanı oldu. Yani Baykal, 2002’de Recep Tayyip Erdoğan’ın önünü açarak iktidarı, 2010’da Kılıçdaroğlu’nu işaret ederek muhalefeti şekillendirmiş oldu.

Deniz Baykal’ın bu icraatlarının Türkiye’ye ne getirip ne götürdüğüne tarih karar verecek. CHP açısından bakılırsa; CHP bugün çok önemli ölçüde şekil değiştirmiş olmasına rağmen oy oranı itibarıyla 2002’deki oy oranından farklı bir yerde değil. 2002’de yüzde 19’daydı bugün yüzde 20-21’lerde. Yani ana muhalefet partisi olmasına rağmen tek başına iktidar alternatifi olamıyor. 2010 senesine dönersek CHP genel başkan adayı olmayacağını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu neden 24 saatte karar değiştirdiğini, kimlerin teşvik ve telkinlerine muhatap olduğunu bilmek herhalde tarih açısından önemli.”

★★★

Emin Şirin’e Zülfü Livaneli’nin açıklamalarının zamanlamasını da sordum. Cevabı;

“Bilmiyorum neden şimdi yaptı. Ama Livaneli’nin 2003 senesinde yapılmış olan Baykal-Erdoğan görüşmesini ancak 2007’de yazmış, açıklamış olması çok gecikmiş bir açıklama. 2021 senesinde yapmış olduğu açıklamalarda hangi hedefe matuf olduğunu bilemem.”

Yaşanan bu gelişmelerden sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının kesinleşip kesinleşmediğini de sordum. Şirin, şunları söyledi;

“Evet kesinleşti. Zaten bir süredir Kılıçdaroğlu, ’ben iktidara geldiğimde...’ şeklinde, birinci tekil şahıs konuşmalarıyla adaylığını ortaya koymuştu. Zaten ana muhalefet genel başkanının böyle bir iddiası olması gerekir. Ana muhalefet partisinin iddiası olamayan bir genel başkanı olamaz. Başarılı olup olmayacağı ayrı bir konu.

★★★

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı kesinleşmişse İYİ Parti lideri Meral Akşener’in tavrı ile ilgili tahminini sormamak olmazdı. Emin Şirin, sözlerini şöyle bağladı;

“Bu durumda İYİ Parti lideri sayın Meral Akşener herhalde kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan etme durumunda kalacaktır. İkisinden biri 2’nci tura kalır ise desteklemeyi düşüneceklerdir.

Bu arada bir konunun altını özellikle çizmek istiyorum. Muhalefet partileri: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden vazgeçip Parlamenter Sisteme dönmek istiyorlar. Bunun için anayasa değişikliği lazım. Anayasa değişikliği yapmanın yolu da  Cumhurbaşkanlığını elde etmekten ziyade parlamentoda anayasa değiştirecek çoğunluğu elde etmekten geçiyor. Çalışmalarını bu konuya teksif etmeleri önemli. Zira bütün hesaplar sanki bugünkü seçim sistemiyle seçime gidilecekmiş gibi yapılıyor. Halbuki seçim 2023’e kalırsa muhtemelen daraltılmış bölge ile seçime gideceğiz. Bugünkü ittifaklar sistemi geçerli olmayabilir. Ortaya bambaşka manzaralar çıkabilir.”

★★★

Ulu Tanrı,  tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.