Korkusuz
Ümit Zileli

Bir ülke nasıl sömürgeleştirilir?

Adam tam bir “dinozor”, hem de iflah olmaz cinsinden!..
Üstüne vazifeymiş gibi, tutmuş “Yoksulluğun Küreselleşmesi” diye kitap bile yazmış!.. O kadarla kalsa yine iyi; uluslararası ününü özellikle IMF ve Dünya Bankası’nın üçüncü dünya ülkelerine dayattığı politikaları afişe eden kitaplarıyla sağlamış...
O bir ekonomi profesörü ama aynı zamanda küresel kapitalizme karşı eylemci kimliği ile de tanınıyor. Üstelik, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu çıkmazı, IMF’nin ülkeyi nereye sürüklediğini, her gün ekranlarda kimsenin anlamadığı bir ağız dolusu “klişe laf” yuvarlayan Amerikan patentli bizim bilim adamlarından çok daha net ve örnekleriyle anlatıyor!
Bu dinozor, Kanadalı... Adı Michel Chossudovsky... Ottawa Üniversitesi’nde Ekonomi Profesörü... Prof. Chossudovsky’nin çarpıcı açıklamaları, Cumhuriyet’in aynı sayfasında, bizim ülkemizin yüz akı bilim insanlarından Server Tanilli’nin yazı dizisi ile buluşmuştu... İki yazının başlıkları ve içeriği sanki birlikte yazılmış gibi bütünleşmişti!.. Kanadalı Profesör, aynen şöyle diyordu:
- Ulusal Program bir aldatmacadır... Türkiye gibi gelişmekte olan pek çok ülke, Batı tarafından yeniden koloni (yani sömürge) haline getirilmeye çalışılıyor!
Server Tanilli’de “Küreselleşme aslında neyi yıkıyor” diye sorup, yanıtlıyordu:
- Küreselleşme “tek düşünce” adı verilen “yeni liberalizm”in ta kendisidir. Dünyayı ele geçirme girişiminin adıdır. “Daha az devlet” sloganına sarılan yeni liberalizm, ulus devleti bir “gece bekçisi” ya da “sınırları koruyan” bir güç konumuna indirgeyip, toplumu tekelci kapitalizmin yağmacı güçlerine teslim etme amacını uygulamaktadır...

Sömürgeciliğin resmi kurumları: IMF-Dünya Bankası!


Ne kadar açık değil mi?!.
Dünyanın iki ucundan iki namuslu bilim adamı, dünyaya dayatılan tek tip küreselleşmenin neyi amaçladığını eğip bükmeden net bir şekilde ortaya koyuyorlar. Prof. Chossudovsky, Türkiye’de yaşananları irdeleyip, hangi sonuçların alınacağını da bir bir anlatıyordu...
- Buyrun, okuyun...
Kanadalı profesör öncelikle “Ulusal Program” aldatmacasına değiniyordu:
- Açıklanan önlemler, IMF politikalarının devamı. Ulusal Program ise bir aldatmacadan ibaret, bir kamuflaj!. Çeşitli ülkelerde uygulanan bu tip programlar, IMF’nin işine geliyor, çünkü program başarısız olduğunda fonu suçlayamıyorsunuz...
Chossudovsky’nin “kurtarıcılar” konusunda düşündükleri ise çok çarpıcıydı:
- Eğer Güney Kore ve Brezilya’da yaşananlara bakarsanız, Türkiye’deki gelişmeler bunun bir kopyası!.. Öncelikle IMF programını uygulayan kişiler atanıyor. Bu başarısız olduğunda ekonomideki kilit noktalara eski IMF VE DÜNYA BANKASI YETKİLİLERİ YERLEŞTİRİLİYOR!.. Bu kişilerin görüşme masasına oturduklarında ülke çıkarlarını savundukları konusunda şüphelerim var!.. Brezilya’da da kriz sonrasında ünlü para spekülatörü George Soros’un yanında çalışan kişi, ekonomi bakanı olarak atanmıştı!
Böylece bir zamanlar ABD Büyükelçisi Pearson’un büyük bir pervasızlıkla Başbakan Ecevit’e gidip, “Kemal Derviş’e siyasi destek” istemesinin ne denli normal olduğu da anlaşılmış bulunuyor!

Dün Kemal Derviş bugün Mehmet Şimşek!


Prof. Chossudovsky, IMF güdümündeki ülkelerde bankacılık sistemini anlatırken Güney Kore örneğini veriyor. Kore’de de bizdeki Bankacılık Denetleme Kurulu gibi bir komite bulunuyor. Bu komiteye Merrill Lynch, JP Morgan gibi şirketler danışmanlık yapıyor. Komite ülkedeki bankaları önce kamulaştırıyor, sonra da bu bankalar “mezat”a çıkarılıp yabancı finans devlerine yok pahasına satılıyor. Ülkenin en büyük iki özel bankası, Korea First Bank ve Seul Bank artık yabancıların elinde. Kanadalı Profesör benzer gelişmelerin Türkiye’de de yaşanacağını ve yabancıların Türk bankacılık sistemini kontrol altına alacaklarını, bunun da sanayi ve üretimi direkt etkileyeceğini söylüyor ve ekliyor:
- IMF programları ülkenizi mezata çıkarıyor. IMF ülkenizdeki sermayeyi de tehdit ediyor. IMF’yi ülkenizden kovmazsanız ya AB’nin ya da Wall Street’in sömürgesi olursunuz!
Ben yıllardır IMF programlarının bu ülkeyi hızla “sömürge ülke” konumuna sürüklediğini yazdım, “Ulusal Program”ın aslında “Yeni Düyunu Umumiye Programı”ndan başka bir şey olmadığını haykırdım. Gördüğünüz gibi söylediklerimin Batılı bilim adamının söylediklerinden hiç farkı yok!.. Bize dinozor diyen, söylediklerimizi kulak ardı edenler belki Kanadalı, uluslararası üne sahip bir profesörün söylediklerini dinlerler...
- Ne de olsa Batı hayranıyız!..

Bu düzende kişiler değişiyor, hükümetler, iktidarlar el değiştiriyormuş gibi görünüyor ama “sömürgeleştirme-köleleştirme” düzeni ağırlaşarak sürüyor!.. Yukarıdaki yazım da çeyrek asırı devirmiş bir analiz aslında...

Bakın, dün Dünya Bankası’ndan ithal Kemal Derviş vardı; çıkardığı yasalarla (hem de tehdit ve şantajla!) Türkiye’yi çırılçıplak “Kurtlar masasına” attı, hükümeti yıktı, AKP’nin iktidara gelmesini sağladı... Sonra da ödül olarak Birleşmiş Milletler kalkınma Programı Başkanlığı’na seçildi, çekti gitti!..
Bugün İngiliz finans çevrelerinin pek güvendiği Mehmet Şimşek yıllar sonra yeniden Türk ekonomisinin başına getirildi! Yanında da ABD’den ithal bir Türk hanımefendi var, o da Merkez Bankası’nın başında! Resmi olmayan IMF-Dünya Bankası stratejileri bir bir başımıza yağıyor!

Batı’nın “pek güvendiği” kişi olarak bilinen Şimşek de görevini yakın zamanda tamamlayıp, ülkeyi Batı finans boranlarına armağan edip, ödülünü alıp, yanındaki hanımefendiyle birlikte Türkiye’yi terk ederse hiç şaşırmayın!
- Gördüğünüz gibi “DÜZEN” hiç değişmiyor!..