Korkusuz
Can Ataklı

Bir safsatayı noktalayalım

BUNU YAZMAK GEREK

Bir safsatayı noktalayalım


Türk siyasetinde dile çok dolanan bir konu vardır.

Kamuoyunda da kalıcı bir algı yaratmıştır bu konu.

Şu; “Başbakanlığa giden yol Amerika’dan geçer. Amerika ziyareti yapmayan ve oradan icazet almayan kimse başbakan olamaz.”

Bunu şimdi cumhurbaşkanı olarak da değiştirebiliriz çünkü en azından seçime kadar artık başbakanlık yok.

Konu Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerika gezisiyle yeniden alevlendi.

Başta AKP genel başkanı olmak üzere sarayın tüm adamları ve koalisyon ortağı Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun Amerika’ya “icazet almak için” gittiğini ileri sürdü.

Erdoğan daha da ileri sözler söyleyerek Kılıçdaroğlu’nun 8 saat ortadan kaybolmasını da dile getirdi.

Sonra da “Yolda durdukları bir benzincide hamburger yemişler. Böyle acemilik mi olur, bir siyasi parti genel başkanı bunu anlatır mı?” dedi.

Hamburger daha sonra AKP’lilerin neredeyse sloganı haline geldi.

İlgili ilgisiz ne kadar AKP’li varsa “Hamburgercide kiminle buluştu, ne konuştular, Amerika’dan icazet almıştır” lafları gırla gitti.

Şimdi gelelim konumuzun özüne;

“Gerçekten Türkiye’de başbakan olanlar önce Amerika’ya gidip oradan icazet mi aldı?”
Bu büyük bir palavra.

Türkiye’nin yöneten hemen herkes mutlaka Amerika’ya gitmiş, dönemin Amerikan Başkanı ile Beyaz Saray’da görüşmüştür.

Sadece Amerika değil, ülke yönetiminde olanlar dünyanın birçok ülkesine resmi ziyaretler yapmışlar. Karşılığında gittikleri ülkelerin liderlerini de Türkiye’de ağırlamışlardır.

Ancak bugüne kadar bir kişi hariç hiçbir siyasi lider, başbakan olmadan, ülke yönetimine gelmeden önce Amerika’ya gitmemiş, Beyaz Saray’da dönemin Amerikan Başkanı ile görüşmemiştir.

Başbakan olmadığı halde Amerika’ya giden, Amerikan Başkanı ile Beyaz Saray’da görüşen ve döndükten birkaç ay sonra başbakan olan tek kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır.

AKP genel başkanı 2002 yılının aralık ayında Amerika’ya gitti ve Beyaz Saray’da dönemin başkanı Bush ile görüştü.

Görüşmede ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Bush`un ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ve ABD`nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson, Türk tarafından da Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Türkiye`nin Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu masası müdürü Tahsin Burcuoğlu, milletvekilleri Ömer Çelik, Egemen Barış, MKYK üyesi Cüneyt Zapsu bulundu.

Erdoğan yarım saat süren görüşmenin dışında ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile de özel görüşme yaptı.

O tarihte AKP seçimi kazanmış ve tek başına iktidar olmuştu.

Erdoğan ise o sırada yasaklı olduğu için partinin genel başkanıydı ancak hükümetle hiçbir ilişkisi yoktu.

AKP genel başkanı olarak bizzat Amerikan Başkanı Bush tarafından davet edilen Tayyip Erdoğan, bu geziye 16 Kasım 2002 tarihinde Ahmet Necdet Sezer tarafından başbakanlığa getirilen Abdullah Gül’ü götürmemişti.

Böylelikle Amerika başkanı böyle bir görüşmeyi yaparken Türkiye’deki yeni yönetimin başkanı olarak Abdullah Gül’ü değil Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıdığını dolaylı olarak da olsa ilan etmişti.

Sonuç olarak, Türkiye’yi yönetenler Amerika’dan icazet alarak bu makama oturmamışlardır ancak Erdoğan’ın “Amerika’dan icazet aldı” cümlesine muhatap olması da yanlış bir görüş sayılmaz.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

TRT’nin bir dizisinde başrol ne zaman?


İstanbul’daki Boğaziçi Film Festivalinde ödül alan yönetmen Özcan Alper, teşekkür konuşması yaparken ödülünü halen tutuklu olan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Fincancı Korur’a armağan ettiğini söylemişti.

Bunun üzerinde salonda bulunan dizi oyuncusu Burak Haktanır, “O kadın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne iftira attı” diye bağırmıştı.

O ana kadar Burak Haktanır’ı hiç tanımıyordum.

Meğer dizilerde oynamış bugüne kadar.

Ancak kayda değer rolü pek yok, sıradan rollerde görev almış.

Bu çıkıştan sonra “yakında saray medyasının kanallarındaki bir dizide başrolü kapar” diye geçirdim içimden.

Muhtemelen bu oyuncuya örneğin TRT’nin büyük prodüksiyonlu dizilerinden birinde rol verirler ama ondan önce başka bir şey oldu.



Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Haktanır’ı makamına davet ederek görüştü ve söyledikleri için teşekkür etti.

Haktanır ardından da İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u ziyaret etti, burada da kendisine teşekkür edildi.

Korur’a pek çok kişi tepki gösterdi, bunda bir sorun yok, daha önce de yazdığım gibi TTB başkanının PKK’ya yakın kanala çıkıp konuşması çok yanlış.

Buna karşı görüldüğü gibi, kalabalık içinde tepki göstermenin ödülü bir kişiye verilmiş.

Herhalde Haktadır, artık sıradan oyuncu olma çizgisinden çıkma şansı bulacaktır.

Bİ SORALIM BAKALIM

Hangi ürünler “fahiş” fiyatlarla satılıyor?


Saray medyasını takip etmek bazen eğlenceli oluyor.

Çünkü bizzat Erdoğan’ın “Gereğini yapacaksınız” dediği yazarlar her gün saraydan bilgiler aktarıyorlar.

Bunlardan biri Erdoğan’ın bazı partililerle toplantı yaptığını ve seçim hazırlıkları için talimatlar verdiğini yazmış.

Her ne kadar Erdoğan’ın bu toplantıları monolog olarak geçse de, bazı milletvekilleri kısa görüşler açıklamışlar.

Tabii herkesin derdi pahalılık.

Erdoğan ve ekonomideki adamları her ne kadar “ekonominin ne kadar iyi olduğunu, enflasyonun düşeceğini, herkesin kısa bir zaman sonra rahata kavuşacağını” söylese de AKP’li milletvekilleri halkın arasına pek giremiyorlar.

Çünkü “Her şey çok iyi” sözlerine rağmen nereye gitseler halk “Bu pahalılık belimizi kırdı, yeter artık” diye yakınıyor.

Milletvekillerinden biri bu durumu dile getirmiş.

Erdoğan da “Fahiş fiyatlarla mücadele ediyoruz, bakanlarıma gereken talimatları verdim” demiş.

İyi de sorun fahiş fiyatlar değil, çünkü fiyatı gerçekten fahiş olan bir ürün yok, her şey çok pahalı.

Eğer fahiş fiyattan laf açılacaksa “her şeyden” söz etmek gerek.

Erdoğan sanıyorum piyasalar ile ilgili fazla bilgiye sahip değil.

Fiyatların normal olduğunu ama bazı fırsatçıların fahiş fiyata mal sattığını sanıyor.

Sahi Erdoğan genel konuşacağına çıkıp “hangi malların fiyatının fahiş olduğunu” açıklasa ya.

Biz de öğrenmiş oluruz.

ŞAKA GİBİ

Bugünün en komik haberi


Türkiye komik bir ülke olduğu için hemen her gün çok komik haberlerin çıkması da şaşırtıcı değil.

İşte bugünün en komik haberi;

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu:

Suriyelilere vatandaşlık dağıtıp, kafalarına göre parti üyelikleri yaparken araya bizi de kaynatmışlar. Bugün E- Devlet sorgulamamda öğrendim; CHP üyeliğim TDP üyeliğine çevrilmiş. Üstelik 10 yıldır gitmediğim Kilis’ten. Kim ne oyun oynadıysa hesabını yargı önünde verecek.

Geçtiğimiz haftalarda komedyen Cem Yılmaz’ın abisi yazar ve senarist Can Yılmaz da bilgisi dışında Temel Karamollaoğlu’nun genel başkanı olduğu Saadet Partisi’ne üye yapıldığını paylaşmıştı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Belediye AKP olunca suya zam makul oluyor


Üç yıl önceki yerel seçimlerde aldığı yenilgiyi hâlâ hazmedemeyen ve özellikle Ankara ile İstanbul belediyelerini çalışamaz hale getirmek isteyen AKP iktidarı son kazığı Ankara’da atmıştı.

Suyun zaten yarı fiyatına satılmasına rağmen Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki AKP’liler, sayıca çoğunluk olmalarının avantajını kullanarak suya yüzde 50 daha indirim kararı almıştı.

Belediyeyi zora sokmak için yapılan bu uygulama çok eleştirilmiş olmasına rağmen bugüne kadar hâlâ bir geri adım atılmadı.

Oysa aynı AKP’liler sıra kendi belediyelerine gelince tam aksi yönde tavır alıyor.

Ankara’da suyun yarı yarıya ucuzlatılması üzerine Gaziantep ve Şanlıurfa belediyelerindeki CHP’li üyeler su fiyatının yüzde 50 indirilmesini istemişler ancak bu talep AKP ve MHP’lilerin ortak oylarıyla reddedilmişti.

AKP’li belediyeler suyu ucuzlatmadıkları gibi hiç çekinmeden zam da yapıyorlar.

Sakarya Büyükşehir Belediyesi önceki gün suya yüzde 50 zam yaptı.

Gerekçe ise “artan elektrik ve diğer maliyetler” olarak açıklandı.

Anlaşılan Sakarya’da artan elektrik maliyeti Ankara’da hiç artmamış.

Daha fazla yazmaya gerek var mı?