Öncelikle Galatasaray Spor Kulubü adına davayı takip eden vekiller arasında kulübün resmi avukatlarının ve hukuk işlerinden sorumlu yönetim kurulu üyelerinin cübbelerini giyerek en önde savaşması gerektiğini düşünüyorum. Sadece geçmiş dönemde görev yapan yöneticilerden Rezan Epözdemir ve Vahap Tanrıverdi adına bir avukata kulübün yetki vererek işin içinde olmasını yeterli görmüyorum. Ayrıca camianın içindeki birçok hukukçu da hırsızlık iddialarıyla açılan davaya müdahil olmayarak hayal kırıklığı yaşattı.
Üç eski kulüp çalışanı, halen daha çalışmaya devam eden bir personel dışında bir berber ve bir koleksiyonerin içinde bulunduğu iddianame ile dava görüşülmeye başlandı. Daha önce kulübün başvurusunda iddia edilen ürünlerin arabalara yüklendiği kamera kayıtları, 200’ün üzerinde depodan çıkarıldığı söylenen sıfır ürünler, yıllık 1 milyon Euro’yu bulan rantın detayları mahkemede sorgulanmadı.
Sıfır ürünlerin çalındığı iddiasını güçlendiren ne tanık, ne de sanığı salonda gördük. Depolardan sorumlu personel ve onlardan sorumlu müdürler de tanık olarak bile mahkemede yoktu.
Bu durumda dava 10 parça eski forma ve kullanılmış personel kıyafeti için mi açılmış oldu? Bunun neresinde 1 milyon Euro zarar? Ve iddianamede kamera kaydı, depo organizasyonları hakkındaki iddiaların yer almamasına neden kulübü temsilen gelen avukat itiraz etmedi?
Bu dava resmen sahipsiz kalmış. Bu dava garip kalmış! Görünen o ki; kulübün avukatlarına cübbelerine giydirerek aktif şekilde sürece dahil etmeyen Dursun Özbek yönetimi konunun üzerine çok gitmeyecek. O zaman, “Galatasaray’ın içi boşaltılmış” diyen Burak Elmas yönetimi, başladığı işi bitirsin ve bizzat konuya tanık sıfatıyla dahil olarak Galatasaray armasının namusuna sahip çıksın!