Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Bir elma iki merak

Âdem ve Havva...

Cennet bahçesinde yaşıyorlardı...

Allah onlara

Ağaçtaki elmayı gösterdi: “Bu meyveden yemeniz yasaklanmıştır, zinhar yemeyin” dedi...





Şeytan bu yasaklamayı öğrendi...

Öncelikle Havva’yı tahrik ve teşvik etti...

Havva da Âdem’i...



Yasağı delmenin dayanılmaz cazibesi ilk kez yaşandı...

Ve...

O yasak meyveyi yediler...



Allah...

Yasağa uymayan Âdem ve Havva’yı cezalandırdı...

Onları: Cennetinden kovdu...



Isaac Newton da bir elmayı merak etti...

Ama onun merak ettiği elma...

Cennet bahçesinde değil...

Woolsthorpe’da doğduğu evin bahçesindeki ağaçtan düşen elmaydı...

O, bu elmanın neden düştüğünü merak etti:

Araştırdı...

Ve: Yerçekimi kanununu buldu...



Cennetin bahçesindeki elmayı yiyen iki insan cezalandırıldı...

Cennetten kovuldu...



Elmayı ağaçtan düşüren gücün hangi güç olduğunu araştıran Newton ise:

Bu buluşuyla...

İnsanlığı cennete yaklaştırdı...



Yasaklardan doğan merak insanın başını derde sokar...

Özgürlüklerden doğan merak ise: İnsanlığa büyük bir hediyedir...



Ey, ülkeyi yönettiğini zanneden zevat...

Yasaklarla mücadele edeceğinize söz vererek iktidar oldunuz...

20 yılda ülkeyi...

Yasak cehennemine çevirdiniz...


Şeytanın kankası


Ama artık cümle âlem biliyor ki...

“Siyasal İslâm” denilince akla:

Tecavüz...

Soygun...

Yalan...

Talan...

Ve...

Yağma geliyor...



Bu tecavüzcüler...

Bu soyguncular...

Bu talancılar...

Bu yalancılar...

Ve...

Bu yağmacılar...

Hem halkın rızkını yer...

Ama hem de...

Her ağızlarını açışta:

Şeytana lânet eder...



İşte bunlardan birine Şeytan tokadı basıp şöyle demiş:

“Senin gibi ahmak, budala ve sahtekâr görmedim... Be adam!.. Benimle aran bu kadar iyiyken, lânet etmen neyin nesi?..”.



Şeytanla dost olanların Şeytan’ı lanetlemeleri...

Onların...

Kuzu postuna bürünmüş birer kurt oldukları gerçeğini:

Değiştirmiyor...

Gitmiyorlar


Diyanet İşleri:

“Manevi Destek” amacıyla...

Deprem bölgesine 2500 personel göndermiş...



Devlet bölgeye...

2500 imam göndereceğine...

TSK’nın:

Mağara ve terörist tespitinde kullandığı...

Assuva Savunma Sanayi tarafından üretilen termal kameralardan gönderseydi...

Enkaz altında kalan olup olmadığı...

“Sesimi duyan var mı?” diye ilkel bir yöntemle...

Araştırmak zorunda kalınmazdı...



Yazık oldu...

Çok yazık...

Canlarımız gitti...

Canlarımızın gitmesinden sorumlu olanlar...

Bir türlü gitmiyor...


Unutmayalım


Gelişmiş Batılılar...

Bilimi (Atları), inancın (Araba) önüne koyarlar...

Az gelişmiş Müslümanlar ise<.

İnancı (arabayı), bilimin (Atların) önüne koyarlar...



Son beş günde...

Depremde yitirdiğimiz binlerce yurttaşımızın ölümlerinden siyaseti ve bürokratı sorumlu tutmak yerine...

Kaderi...

Yani...

Allah’ı sorumlu tutanların sayısı...

Siyasetçiyi ve bürokratı sorumlu tutanlardan çok fazla...



O nedenle...

Ülkenin cumhurbaşkanı...

Depremde kaybettiğimiz canlarımız için kusuru veya suçu üstlenmek yerine:

Kaderi...

Yani Allah’ı:

Suçlayabiliyor...



Ama ve lütfen unutmayalım ki...

Ona bu imkânı verenler:

İnançlarını bilimin önüne koyan:

Milyonlarca cahil yurttaşımızdır...


Hatırladım


Şu çerçeveletip...

Arşive asılası yazıyı...

Bugün AKP Sözcüsü olan Ömer Çelik...

1999 depremi nedeniyle...

Ve...



Halen AKP yarı resmi basın organı gibi yayın yapan:

Yeni Şafak’ta köşesi varken yazdı...



Nasıldı o söz?..

Tamam...

Hatırladım:

“Kul kınadığını görmeden ölmezmiş.”.


Sadi-i Şirazi


Bizim hükümetimizi kıskanan “Dış Güçler”:

Deprem felâketinde yardımcı olabilmek için...

Gerek ülkemizde...

Gerekse ülkelerinde:

Canla başla çalışıyor...



Sadi-i Şirazi...

Ülkemizin bugünlerini görmüş gibi...

Şöyle demişti:

“Uzaktaki arifler burada hazır...

Buradaki körler ise:

Uzakta...”.

Orada işi yok


Adamın biri üstü başı çamur çirkef içindeydi...

Camiye girmek üzereydi ki...

Tertemiz giyimli biri engel oldu:

“Ellerin kurusun” dedi, “Allah’ın mübarek evine böyle kir pas içindeki halinle gidilir mi?..”.



Kutsal kitapların tarif ettiği cenneti düşünün lütfen...

Cennet de ter temizdir...

Ve...

Temiz kişilerin yeridir...



Oraya girmeyi de ancak:

Temiz kişiler ümit edebilir...

Günah çamuruna batmış bu:

Politikacı...

Bürokrat...

Müteahhitlerin:

Gazeteci...

Televizyoncu...

Ve...

Siyasî trollerin:

Cennette ne işleri var?..

Ne yazık ki


Bahçeli deprem bölgesine...

Hatta:

Doğduğu ve milletvekili seçildiği Osmaniye’ye bile gitmedi...

Vekâleten:

Heyet gönderdi...





Erdoğan ise...

Büyük Şehir Belediye Başkanı Dr. Lütfü Savaş’la görüşmemek için midir nedir?..

Antakya’ya gitmedi...



İşte böyle bir ülke...

Ve...

Bu güzel ve acılı ülkeyi...

(Ne yazık ki) Bu iki siyasetçi yönetiyor...

Eminim...


Canlarım...

Deprem bölgesinde tekbir getirilmesinden rahatsız olmadım...

Depremi Siyasal İslâm’a bağlayanlardan da değilim...

Ama...



Aynı büyüklükte depremde can kaybı yaşamayan Allahsız Japonların...

(Oluşmuşsa eğer...).

Enkaz kaldırma ve kurtarma sırasında...

“Tekbir” getirmediklerinden:

Eminim...

Bu açıklamaya




Daha önceki anket sonuçlarına göre...

%20’lik kararsız seçmen vardı...

Bazı anket şirketlerinin yöneticileri...

Bu kararsız kitlenin...

Millet İttifakı’nın adayını beklediklerini...

Eğer Kılıçdaroğlu aday olursa...

Hemen tamamının Erdoğan’a oy vereceğini ileri sürüyorlardı...



Deprem felâketinden sonra gelen sonuçlara göre...

Kararsız seçmenler de karar vermiş...

Erdoğan’ın rakibi kim olursa olsun...

Ona oy vereceklermiş...



Böyle günde...

Böyle haber...

Böyle analiz mi olur?..



Olur tabii...

Neden mi?..

O halde Anadolu Ajansı’nın açıklamasını hatırlatayım:

“Kahramanmaraş’taki ilk depremin merkez üssü Pazarcık’ta arama kurtarma çalışmaları tamamlandı...”.



Devletin ajansı...

“Ölen öldü, kalanlar enkaz altında çürümeye terk edildi” mealinde açıklama yaparsa...

Ben de böyle:

Analiz yaparım....

Hayyam’dan




Neymiş?..

Hayyam...

Haram nedir:

Bilmezmiş...



Bilirim...

Seninle içtiğim şarabın:

Helâl...

Sensiz içtiğim suyun bile:

Haram olması:

Misali...



Biz şarabı içişimiz...

Ne keyfimizden...

Ne dine...

Edebe...

Aykırı gitmemizden...



Bizim içmemiz şarabı...

İçip içip...

Sarhoş olmak...

Ve geçmek:

Kendimizden...

Ekonomi ve deprem


Ekonomileri:

Hırsızlığa...

İnatlaşmaya...

Cehalete...

Ve...

Bencil hesaplara dayalı bir ülkede....



İnşaatlar da:

Hırsızlığa...

Cehalete...

Ve...

Bencil hesaplara göre yapıldığı için...



Biraz büyükçe bir depremde yerle bir oluyor...

On binlerce insan:

Hayatını kaybediyor...

Dünün tweeti


Ambassador Namik Tan

@NamikTan

Yabancı ülkelerden gelen onlarca kurtarma ve yardım ekibi var.

Bunların, son derece özverili ve etkin çalışmalarını takdir eden bir yayın kuruluşu görmedim

Aksine, yabancıların faaliyetleri ile ilgili akıl almaz komplo teorileri sosyal medyada kol geziyor.

Ayıp ediyoruz.