Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Bekir Bey’e yakıştı mı bilmem

İBB Başkanı İmamoğlu, gerek “ahmak” sıfatını kullandığı...

Gerekse de:

Kimileri bizzat...

Kimileriyse aile yakınlarından dolayı:

“Terörle iltisaklı” oldukları iddiasıyla...

İBB’de işe alındıkları suçlamasıyla geçirdiği:

“Terör soruşturması” nedeniyle...

İlgililerle ilgili ne dese haklı mı?..

Bence: Haklı...





Niçin haklı olduğuna önce:

“Ahmak” dediği için aldığı...

Ve...

Kesinleştiği takdirde...

Kendisini siyasi yasaklı yapabilecek olan cezaya bakalım...



TCK Madde 129/1:

“Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir...”.



Görüldüğü gibi İmamoğlu daha önce hiç sabıkası da olmadığı gibi...

Hiç ceza almaz...

Ama yargıç...

Daha önce bakmadığı bir dosyadan...

TCK 129’u görmezden gelerek:

2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi...

Haliyle:

4 milyon 800 bin İstanbullu seçmenin oylarını “gasp etti...”.





Terör soruşturmasına gelince...

İçişleri Bakanı’nın...

Ve haliyle...

Kendisine bağlı Emniyet’in asli görevi nedir?..

Suçu önlemek...

Potansiyel suçluların suç önleme ihtimalini ortadan kaldırmak için:

Tedbir almak...



İlgili Bakan’ın ve yardımcısının açıklamalarından anlıyoruz ki:

İBB’de “terörle iltisaklı” çalışanlar olduğunu Bakan bizzat biliyor...

Ama...

Hiçbir tedbir almıyor...

Yönettiği bakanlık tarafından verilen “iyi hal kağıtlarının” ise...

“Zamanı gelince kullanılma amacıyla” verildiği çok net...



Böylesine siyasi ve yargı ayıplı bir olay için İBB’nin “mağdur” Başkanı:

“Eğer bu dosyada eski başkanlar ve vali de aynı suçtan suçlanmıyorsa gök kubbeyi başınıza yıkarız” diye feryat ediyor...

Ki:

Yerden göğe kadar haklı...





Bu feryat karşısında...

Adalet Bakanı’ndan nasıl bir açıklama beklersiniz?..

Normal, demokratik hukuk devletinde olsaydık şöyle bir açıklama gelmeliydi:

“Sayın Başkan endişelenmesin... Yargımız kişileri ve makamları değil; eylemleri ve söylemleri yargılar... İç huzuruyla görevlerine devam etsinler...”.



Ama...

Adı “Adalet” olan bakanlık koltuğunda oturan kişi bakın ne dedi:

“Hâkim ve savcılarımızın sahipsiz olduğunu asla düşünmesinler. Kendini bilmez hadsizlere karşı onları koruyacak pek çok mekanizma vardır. Gök kubbeyi nasıl yıkacaklar merak ediyorum...”.



Bu açıklama...

Haddini bilmeyen...

Vicdanını pazara çıkarmaya meyilli pek çok savcı ve yargıç için:

“Hukuku boş verin; ortak çıkarlarımızı gözetin, arkanızdayız” demektir...



Bekir Bey’e yakıştı mı bilmem...

Ama...

Vicdan sahibi bir Adalet Bakanı’na yakışmaz...

Söyleyecek söz bulamıyorum


Adam, bir kapının önünde, bir diğer adama şunları söylüyordu:

“Zavallı kadın çalışamayacak kadar hasta ve kocası da öldü. Beş çocukla ne yapacağını bilmiyor. Eğer ev kirasını ödeyemezse zavallı kadın çocukları ile sokağa atılacak...”.

Öteki adam:

“Allah’ım ne feci bir durum!..” dedi; “siz gerçekten çok merhametli bir insansınız, kim olduğunuzu öğrenebilir miyim?..”.

Adam, mendiliyle gözyaşlarını sildi:

“Ben onların ev sahibiyim efendim...”.



Çalışanların yarısı asgari ücretle geçinmeye çabalıyor...

Emeklilerin maaşları asgari ücretin neredeyse yarısı kadar...

Esnaf perişan...

Köylü perişan...

Memur perişan...

İşçi perişan...



İktidar...

Yandaş müteahhitlerine...

Yandaş sanayicisine kredinin:

En ucuzunu...

En bol şekilde veriyor...

Ama...



Ekranlara çıkıp...

Emeklinin...

Memurun...

İşçinin...

Esnafın...

Köylünün halinden...

“Ne kadar üzgün” olduğunu anlatıyor...

Ve...

Onlar için her şeyi yaptığını iddia ediyor...



Yani...

Fıkradaki ev sahibi gibi...

Hem acıyor kiracısının (Seçmeninin) haline...

Ama hem de:

Kapı önüne koyuyor...



Söyleyecek söz bulamıyorum.

Söyleyecek sözü olan varsa:

Buyursun...

Padişah olsa yapamaz...


Erdoğan dün bir toplantıda:

Memurlara ve emeklilerin maaşlarına:

%25 zam yapılacağını açıkladı...



Zamlanan bir malın fiyatı...

Tüketicinin satın alma gücünü aşındırır...

Maaş ve ücrete yapılacak zam ise:

Emekçinin aşınan satın alma gücünü en azından yerine koyar...



Erdoğan’ın memur ve memur emeklisi maaşlarına yapılacağını açıkladığı %25 zam...

Çalışanların satın alma güçlerindeki aşınmayı yerine koymadığı gibi...

Aşınmanın çok altında kaldı...





Bu defa Erdoğan partisinin Grup Toplantısında...

Maaş artışına %5 daha ekledi...

Canlarım...

Böyle bir absürtlüğü:

Padişah olsa yapamaz...



Bir kere...

Merkezi bütçeyle yönetilen; demokratik bir hukuk devletinde bütçede:

Kamuda ödenecek maaş ve ücretler önceden belirlenir...

Bütçeye konur...



2023 bütçesinde...

Ne EYT ne de memur ve memur emeklisiyle...

SGK ve BAĞ-KUR emeklilerine ödenecek zamlı maaş var...



İnanın aklım almıyor...

Şu yaşıma geldim...

DP dahil bütün hükümetlerin dönemini bizzat yaşadım...

Ama...



AKP dönemi gibi:

Hukuktan uzak...

Adaletten uzak...

Disiplinden uzak...

Demokrasiden uzak bir hükümet dönemi:

Görmedim...

Neden kızdılar?


Ali Babacan, dini cemaatlerde ve tarikatlarda bugünlere gelmemize sebep olan denetimsizlik ve başıboşluk konusuna dikkat çekiyor...

Bence, doğru yapıyor...

Ama CHP’li olduklarını zannettiğim saygıdeğer kimi akademisyen ve gazeteci:

Ali Babacan’ı aforoz ediverdiler...





Lütfen bana şu cümlenin yanlış olan tarafını söylesin saygıdeğer arkadaşlarım:

“Devrim kanunlarını yeniden gözden geçirmemiz lazım. Cemaat, tarikatlar yapılanabilmeli. Örgütlenebilme bir insan hakkıdır...”.



100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk hem haklıydı...

Hem doğru yapmıştı...

Çünkü...

Zamanın ruhu...

O günkü eğitim ve gelişmişlik düzeyinde bir toplum için...

Dini cemaat ve tarikatlara denetimli de olsa (O günkü şartlarda ne kadar denetlenebilirdi ki) özgürlük verilemezdi...



Günümüzdeki dijital teknoloji imkânlarıyla denetim o kadar kolay ki...

Lütfen CHP’yi zor durumda bırakmayın...

Müdahaleler her zaman ülkemize ve halkımıza zarar verdi...

Şu son 20 yıldır (İlk 6 yıl hariç) yaşadıklarımızda...

Müdahaleci ve ceberut Devlet’in hiç mi kusuru yok yani?..



Lütfen...

Bir kez daha...

Ve geriye bakıp düşünün:

Bir tek Erbakan’dan...

26 milyon Erdoğan’a durduk yerde gelmediğimizi göreceksiniz...

Kimin ya da kimlerin kusurlu olduklarını da...

Allah korusun


Erdoğan tarihi hiç bilmiyor...

Çünkü...

Okumayı sevmiyor...

Tarihi bilse...

Rusya’nın devlet genlerinde neler olduğunu da bilir...





Ben kendisine...

“İnsan sarrafı” Churchill’in Rusya için ne dediğini hatırlatayım:



“I cannot forecast to you the action of Russia. İt is a riddle in a mystery inside in enigma.../Rusya’nın nasıl bir yol takip edeceğini önceden tahmin edemem, o, esrarengiz bir kişiliğe bürünmüş sır içindeki bir muammadır...”.



Allah ülkemizi Erdoğan-Putin ilişkilerinin daha da ileri noktaya gitme ihtimalinden korusun:

Âmin...

Günün gafı...


Nureddin Nebati dedi ki:

“Tüm dünyada zorlu koşullara sahne olan 2022 yılını; yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modelimiz sayesinde başarıyla geride bıraktık...”.





Başarı(!):

Yıllık %65 enflasyon...



Ya büyük bir gaf...

Ya da:

Sahiden çok saf...