Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Bakın, arkadaşlardan biri Acun’dan ve Avşar’dan ne istiyor...

Şu işi bir türlü beceremedim, beceremiyorum...

Utanıyorum belki de...

Hangi işi mi?..

Kendimi davet ettirme işini...



Oysa bazı arkadaşlarımız bu konuda çok usta...

Yüzü bile kızarmıyor...

Örnek mi?..

Bakın, arkadaşlardan biri Acun Ilıcalı ve Hülya Avşar’dan ne istiyor...

Köşesinden alıntıladım lütfen okur musunuz...



Acun Ilıcalı yeni bir uçak satın almış.

Hülya Avşar da büyükçe bir ada satın almış.

Epeydir temas kurmuyoruz ama sonuçta Acun Ilıcalı’yla önceden bir arkadaşlığımız var.

Hülya Avşar ile de son ama en son tahlilde tanış sayılırım.

En iyi uçak arkadaşın uçağıdır, en iyi ada ise arkadaşın adasıdır.

Umarım en kısa zamanda Acun’un uçağıyla Hülya Avşar’ın adasına iniş yapma fırsatı bulurum.

[caption id="attachment_6057202" align="alignnone" width="500"] Acun Ilıcalı[/caption]

Evet canlarım aynen böyle diyor arkadaş...

Hem de davet beklediği ikilinin en çok ihtiyaç duyacağı bir gazeteyi yönetiyor...

Müthiş bir cesaret değil mi...

Büyük yetenek...

Ya da...

Pervasızlık...

BENİ DE ALIN KOYNUNUZA


Acun ve Hülya’dan “Beni de alın koynunuza ey eski düşmanlar” talebinde bulunan arkadaş belli ki ikisiyle de samimi değil...

Kendisi öyle söylüyor...

Acun ile önceden bir arkadaşlığı varmış...

Ama...

Acun’a “FETÖ’cü” demişliği de var...

Hülya ile de “tanış” sayılırmış...

Oysa...

Onun için de pek çok defa “arsız” dediğini hatırlıyorum...

[caption id="attachment_6057203" align="alignnone" width="500"] Hülya Avşar[/caption]

Bunları hiç söylememiş olsa...

Yani...

Bu ikisiyle “kanka” vaziyetleri olsa...

Yanlışları olduğunda da görmezden gelmesini anlar ve hatta saygı duyarım...



Ancak...

Hem çok ağır hakaretler edilmiş bir geçmiş...

Ve hem de “Beni de alın koynunuza ey eski düşmanlar...”.

İşte bu olmuyor...



Keşke Hülya ve Acun’dan gelseydi davet...

Bence işte o zaman olurdu...

Ben de bu kadar yazı için boşuna uğraşmazdım...

AYNI MÜZAYEDE BİZDE OLUR MU?..


Bizde Pink Floyd’un gitarlarına verilen paraları mesela; Erkin Koray’ın Çiçek Dağı’nı çaldığı gitara verecek bir zengin var mı?..

Yalçın Ateş’in Summertime çaldığı saksafona bizim zenginlerimizden biri kaç para verir?..

İlham Gencer’in olağanüstü besteler yaptığı ve zaten çok değerli olan piyanosunu milyonlarca lira verip satın alacak iş insanı bulabilir misiniz?..

Barış Manço için...

Cem Karaca için kim milyonlarca lira öder acaba?..



Cevap veriyorum...

Hiç kimse...

Onun için onlar halk olarak gelişmiş, ülke olarak zengin, sistem olarak demokratik hukuk devleti ya...

HAYDAAA!.. YİNE Mİ ALGI...


Dün Ertuğrul’un köşesinde bir şey daha öğrendim...

Meğer, hep birlikte (Ertuğrul suçlamayanlardandı) suçladığımız ve kınadığımız...

Hatta kimilerimizin hapse atıldığı için “Oh olsun” bile dedikleri Halil Sezai’nin dövdüğü iddia dilen 67 yaşındaki yurttaşla ilgili yeni görüntüler yayınlanmış...

[caption id="attachment_6057204" align="alignnone" width="500"] Halil Sezai[/caption]

Görüntülerde ne mi varmış?..

Halil Sezai’nin şömine odunuyla dövdüğü iddia edilen yurttaşın elinde ise balta varmış...



Odunu “Öldürücü suç aleti” olarak tanımlayan savcı ve yargıç; baltayı ise “masum bir alet” olarak tanımladı herhalde...



NOT:

Halil Sezai’nin kendisini şömine odunu ile dövdüğünü iddia eden yurttaş, “elindeki baltayla yayınlanan video” için “sahte” dedi ama belli ki görüntüler gerçek...

O kadar usta işi montaj mümkün değil gibi geldi bana...

Gerçi “montaj” olduğuna inanabilirdim de ama...

Vatandaş, “o görüntüler montaj” bilgisini gazetecilik değil de iktidar sözcülüğü yapan bir gazeteye vermiş...

Haliyle “montaj” deyişi çok saçma geldi bana...

MERAK EDİYORUM...


Hülya Avşar ve Acun’dan “Beni de alın gezdirin” talebinde bulunan arkadaşa ise imrensem mi, kızsam mı bilemiyorum...

Sadece yazar olsaydı belki umursamazdım ama...

Aynı zamanda hem gazeteyi yönetiyor...

Hem de grubun haber kanalında program sunuyor...



Merak ediyorum...

Yarın bir gün...

Acun ya da Hülya bir konuda kamuoyunun tepkisini çekecek bir davranışta bulunsalar bu arkadaş ne yapacak?..

Görmezden mi gelecek?..

Yoksa...

“Yayımlayın kardeşim” mi diyecek...



Bence mi?..

“Görmeyin” diyecek...

Nereden biliyorum?..

Yaptığı siyasi gazetecilikten biliyorum...

UTANMA DUYGUSUNDAN KURTULMALI MIYIM?..


Canlarım be...

Biliyor musunuz?..

Ben öz kardeşime “Bizi şu yatınla bir gezdirsene” diyemiyorum...

Özel uçağı olan en yakın dostlarıma “Bizi de uçağına davet et de bir yerlere götür” diyemiyorum...

Neden?..

Sanki onlar da bir gün benden yapamayacağım bir şey isterlermiş gibi geliyor...



“‘Hayır’ dersin olur biter” demeyin...

Bir şey almışsanız, bir şey vereceksiniz...

Vermezseniz, bizim insanımız küser...

İşte o nedenle “En doğrusu hiç istememek” diye düşünüyorum...

Kimilerinin isteyebilme hasletini kıskansam da yapamıyorum...

FAVORİ YAZARIM O...


Ertuğrul Özkök son dönemlerdeki favorim...

Birincisi...

Türkiye medyasının amiral gazetesi olma özelliğini SÖZCÜ’ye kaptıran Hürriyet’te tek başına, bir sayfalık bir gazete çıkarıyor...

Yani...

“Gazete içinde gazete...”.

Öyle güzel ki...

Öyle renkli...

Öyle çok yönlü...

Öyle insancıl ve...

Öyle hayat dolu ki...

[caption id="attachment_6057206" align="alignnone" width="500"] Ertuğrul Özkök[/caption]

Haftanın 6 günü (Pazartesi yazısı yok) Ertuğrul’u okumak beni hem bilgi sahibi yapıyor hem de dünyada; siyaset ve savaştan çok daha önemli ve bir o kadar da değerli şeyler olduğunu görüyorum...



Pink Floyd Grubu gitaristlerinin o çok ünlü müzik şaheserlerini çaldıkları gitarların (Markaları ve modelleriyle yazıyor), müzayedede toplam 21 milyon dolara satıldığını dünkü köşesini okuyunca öğrendim mesela...

Bizim paramızla 172 milyon Lira...



Müzayedede elde edilen 172 milyon lira nereye verilmiş peki?..

Küresel ısınma ve iklim sorunlarıyla ilgili ClientEarth adlı kuruluşa verilmiş...



Canlarım be...

Sanat ve sanatçıyı değil “Yandım, bittim, yıkıldım, mahvoldum, perişanım, sürekli ağlıyorum, öldüm, mezarıma gelme istemem” diyerek halkın paracıklarını kapan arabesk eğlence dünyası ünlülerine değer veren bir devletimiz var ne yazık ki...

ODUNCU TUTUKLU, BALTACI ÖZGÜR...


Hatırlıyor musunuz?..

Kimilerinin “Halk jürisi” dediği sosyal medyada “Halil Sezai yaşlı bir adamı feci şekilde dövdü” başlığıyla yayınlanan videolarda, “Elinde balta ile dayak yediği iddia edilen yaşlı adam (!)” görüntüleri yoktu...

Belli ki...

Halk jürisi, Halil Sezai’yi hem kamuoyunun hem de yargının mahkum etmesini istiyor-du...

Ve nitekim...

Aynen öyle oldu...

Şömine odunuyla saldıran (!) Halil halen tutuklu...

Baltayla kendini koruyan (!) mağdur özgür...



Böyle olur çelebi...

Bizde “yargı” dediğin...