Bahçeli, Erdoğan’ı bir kez daha köşeye sıkıştırdı...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında, tarihi konuşmalarından birini yaptı. Ancak oraya geçmeden önce Sedat Peker videolarından pek ilgilenmeye fırsat bulamadığınızı düşündüğüm bir gelişmeyi dikkatinize sunacağım;
Bir Wendy Sherman geldi geçti Türkiye’den... Yok, öyle sandığınız gibi değil... Efsane Hollywood yıldızlarından biri geldi de bizim haberimiz mi olmadı diye üzülmeyin. Öyle olsaydı, hanımefendinin helaya gittiğinden tutun, ‘Kapadokya çok güzel, şiş kebabı çok sevdim, memlekete gidince büyük bir kebap dükkanı açacağım’ sözlerinin büyük anlı şanlı tv uzmanlarımız tarafından yoğun bir şekilde en derin analizlere tabi tutulduğunu iliklerinize kadar hissederdiniz!..
Wendy hanım, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı... Ankara’ya geldi, usulca işini yaptı, döndü gitti memleketine... Bizdekilere, 14 Haziran’da Brüksel’de NATO zirvesinde gerçekleşecek Biden-Erdoğan görüşmesi öncesinde ev ödevlerini yazılı olarak sundu. Gayet diplomatik bir nezaket çerçevesinde sarayın amiral gazetesine “söyleşi” adı altında ABD’nin ültimatomlarını yazdırdı, kayda geçirtti. S-400 başta olmak üzere demokrasi, insan hakları, kadın hakları, dış politika, İstanbul Sözleşmesi vs. vs...
★ ★ ★
Bu aralar, bazı çevrelerde ve derin labirentlerin bazı odalarında “Tayyip Erdoğan mıntıka temizliğine zorlanıyor” diye analizler yapılıyor. Sizlerin de kulağına gelmiştir... Şahsım, gelişmelere biraz farklı bir pencereden bakıyor; bu olup bitenler, büyük bir alanı ilgilendiriyor. Temizlik ise, mıntıka temizliğinden daha büyük bir alanı kapsaması için zorlanıyor. İkincisi ve en önemli olanı; 14 Haziran’da Türkiye’nin önüne- yeni NATO konsepti çerçevesinde- kesin bir şart konulacak;
“Tarafını seç”
NATO, artık sadece askeri işbirliği ve değerler birlikteliği değil... NATO’nun yeni konsepti siyasi işbirliği ile birlikte büyük ve etkin ekonomik işbirliği...
Sarayı, son 2 yılda salt askeri güce dayalı dış politikadan vazgeçirdiler. Öyle olunca da diplomatik müzakere, ticaret, ekonomi, bölgesel ittifaklar öne çıkıyor. Mesela, ABD izin verdiği ölçüde SİHA satabiliyoruz. Ukrayna ve Polonya örneği... Böylece deniyor ki, bizimle aynı tarafta olursan önünü açarız sana pazar buluruz. Dünya basınında Türk SİHA’larına peş peşe övgü yazıları pek manidar!..
★ ★ ★
Gelelim bugüne;
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nda belirleyici rolünü tam manasıyla ortaya koyan geçen haftaki Meclis grup toplantısından sonra dün yaptığı çıkış ile elini iyice yükseltti.
(Geçen haftadan kalan bir kulis haberini hemen aktarayım. Saray kaynaklarım diyor ki; “Geçen salı Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu’ya sahip çıkmasaydı, o gün yerine Efkan Ala getirilecekti”)
Devlet Bahçeli, dün, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın torunu ile TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un oğlunun “icazet aldığı” Ayasofya Camisi’ndeki törende, imam Mustafa Demirkan’ın “Onlardan daha zalim, daha kâfir kim olabilir. Ya Rabbi, o zihniyetin bir daha bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” sözleriyle Mustafa Kemal ATATÜRK’e lanet okumasına büyük tepki gösterdi. Bu tepki öyle böyle bir tepki değildi;
“Atatürk bizim börkümüzdür, birliğimizdir, simgemizdir. Ona laf yoktur. Baş giderse börk gider. Allah muhafaza, bir daha da geri gelmez. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlük Türkiye’ye tahammülsüzlüktür. Atatürk alerjisinin esas gerekçesini nasıl okumalıyız? Gizli FETÖ’cü olup olmadıkları mutlaka incelenmelidir. Vaazları ile milli birliğimizi yaralamaya hiç kimse cüret etmemelidir. Atatürk’e dil uzatanlar daha iyi Müslüman olduklarını mı sanıyorlar? Atatürk olmasaydı kulağınıza ezan mı okunurdu? Ey kendini bilmez akılsızlar Atatürk’ümüzden ne istiyorsunuz? O tarih sahnesine çıkmasaydı, Türklüğün kıvancı, islamın bekçisi olmasaydı doğdunuz zaman kulağınıza ezan mı okunur yoksa bir kilisede vaftiz mi olurdunuz? Atatürk’ün hatıralarına ve heykellerine saldıran zavallılar, sizin yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot’tan ne farkınız vardır? “
★ ★ ★
Cumhur İttifakı’nın bekası için ANDIMIZ’ın yasaklanmasına, NUTUK’un yasaklanmasına, Diyanet İşleri başkanının Ayasofya’da hutbede ATATÜRK’e hakaret etmesine ses etmeyen Devlet Bahçeli, imam Mustafa Demirkan’ı değil doğrudan Tayyip Erdoğan’ı hedef aldı.
“Abartma” demeyin. O zaman sorarım;
O icazet töreninde Tayyip Erdoğan yok muydu?.. Vardı..
Erdoğan, imam Mustafa Demirkan’ı eleştirdi mi, tepki gösterdi mi?.. Hayır..
Bahçeli, saray iktidarının ve o siyasal yapının ATATÜRK’e olan alerjisini ve kinini daha yeni mi görüyor?..
O zaman ne oluyor?..
Dikkat edin!.. Başta Mehmet Ağar olmak üzere eski NATO konsepti isimlerin üzeri bir bir çiziliyor. Ha, bu arada kurunun yanında yaşta yanıyor!.. Siyaset figüranlarını ve magazin malzemelerini bir tarafa bırakın... Öyle veya böyle, katılalım veya katılmayalım, tüm hesaplaşmaların ana hedefinde Tayyip Erdoğan var. Kimi karşısındaymış gibi, kimileri de onun yanındaymış gibi yapıp o işleri çeviriyor. İş, Tayyip Erdoğan’ın dalını budağını budamanın da ötesine geçti.
Devlet Bahçeli, 14 Haziran’daki NATO zirvesini bekliyor!.. Üstelik, düne bakarak, Bahçeli’nin ATATÜRK aşkının birden bire depreştiğini söylemek de saflık olur!..
Büyük fotoğraf öyle bir hal aldı ki; Tayyip Erdoğan, yakasından paçasından, her yanından çekiştiriliyor!.. Bakalım kim/kimlerin elinde kalacak?.. Çok acıklısı; Erdoğan çekiştirilirken, Türkiye ve devleti dağılıyor!..
14 Haziran, hayırlara vesile olur inşallah!..
★ ★ ★
Not; İş insanlarımızın, ülkeye, yol, baraj, bina, fabrikaların yanı sıra düşünce alanında kalıcı eserler bırakmasını önemserim. Değerli dostum, kardeşim, İlteriş Turan, gece gündüz kafa patlatarak, araştırmalar yaparak, “ Bir Kuşak Bir Yol Projesi ve Türkiye” adlı esere imza attı. “Gece kitaplığı” tarafından basılan İlteriş Turan’ın kitabını mutlaka okumanızı öneririm. “Neler oluyor bitiyor” sorusuna da epey ışık tutuyor...
★ ★ ★
Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.
