Dün Öğretmenler Günü’ydü. Her yerde bol bol kutlama mesajı okudunuz ya da dinlediniz.

Tamam; öğretmen, anadır, babadır...

Canım benim; canım benimdir!

“Oku, öğret; yurda yararlı bir insan et”dir.

Evet; bazı öğretmenler gerçekten de böyledir.

Hamurumuzu yoğurandır...

Ama şu gerçek de unutulmamalı:

Eğer bütün öğretmenler iyiyse, bunca kötü insanı kim yetiştirdi?

★★★

Bebekleri öldüren, çocuklara tecavüz eden, yoksulun üç beş kuruşuna tamah eden, kişisel çıkarı için vatanını bile satan, ayak üstü kırk yalanı arka arkaya sıralayıp bunun adına da “siyaset yapmak” diyen bunca “çöp insan” da o okul sıralarından geçmedi mi?

Onların da öğretmenleri olmadı mı?

“Bilginin ışığında yükselecek bu vatan, benim adım öğretmen, bana emanet vatan” şarkısının sözlerini çocuklara öğreten öğretmenler, o sözlerin gereğini yerine getirebildi mi?

★★★

Sevgili öğretmenler; hemen kızmayın bana.

Ben de Atatürk neslinin yetiştirdiği ve 40 yılını eğitime adayan bir öğretmenin çocuğuyum.

Ailemde başka öğretmenler de var.

Ama nasıl ki bütün gazeteciler “iyi” değilse ve aramızdan parayı meslek onuruna tercih edenler çıktıysa; kabul edin ki bütün öğretmenler de iyi değil...

Büyük bir içtenlikle “gerçek” öğretmenlerin gününü kutluyorum.

Ama yaptığı işin önemini anlamayan öğretmenlerin gününü neden kutlayayım?

★★★

Kötü aşçıdan iyi yemek çıkmaz!

Malzeme ne kadar iyi olursa olsun; aşçı işini severek ve bilerek yapmıyorsa, onun elinden lezzetli yemek yiyemezsiniz...

Evet; ortalama bir şeyler yersiniz ama pilav yerken dişiniz kırılır.

Çünkü aşçı, işini sevmediği için kolaya kaçmıştır ve pirincin taşını ayıklamamıştır.

★★★

Bu ülkedeki her bireyi, birer yemek olarak düşünün...

Milyonlarca kötü yemek dolu ortalık!

Katil yemekler, hain yemekler, sapık yemekler...

Suçlu; o yemeğin yapıldığı malzemeler mi; yoksa aşçılar mı?

Yani çocuklar mı?

Hepsi aynı tazelikle gelmiyor mu aşçının önüne?

Ama dedim ya... Aşçı kötüyse, bir de yemeğin piştiği “mutfak” yani aile yeterince uygun değilse; o yemek iyi olmaz!

★★★

Peki; bu kötü aşçılardan “malzeme”yi kurtarmanın yolu yok mu?

Var...

Öğretmen yetiştiren sistemi kökünden değiştirmek!

Öğretmen eğitimine en az tıp eğitimine verilen önem kadar önem vermek.

Herkes öğretmen olamamalı...

Ama olana da “milletvekili maaşı” kadar maaş verilmeli!

Çünkü onlar bu ülkenin geleceğini şekillendiriyor...

Gelecekte yiyeceğimiz “yemekleri” yapıyor.

İşini sevmeyen aşçıların yaptığı “çöp” yemeklerden kurtulmanın tek yolu bu!

★★★

Sanırım bu sözlerime itiraz edecek bir tane bile gerçek öğretmen çıkmaz...

Ülkedeki bunca “çöp insan”ı yetiştiren ve kendilerinin öğretmen olduğunu sananlar ise...

Umrumda bile değil.

En iyisi kimdi?

“En iyi öğretmeniniz kimdi?”

Eğer orta yaşları geçtiyseniz bu sorunun yanıtını rahatlıkla verirsiniz...

Çünkü zaman “vasat”ları eler; bir tek çok iyilerle çok kötüler kalır aklınızda.

Örneğin benim en kötü öğretmenim Mehmet Beyazıt Lisesi’nde okuduğum yıllarda bütün okulun önünde saçımı kesen Müdür Yardımcısı Rıfat Erdil’di...

En iyisi ise... Anne yarımız, sadece öğretmenimiz değil sırdaşımız olan Edebiyat Öğretmeni Sabahat Durak...

Sahi; sizin “en”leriniz kim?

Ne ilginç; 45 yıl sonra bile ikisine de o günkü duygularımı hissediyorum.

GÜNÜN SORUSU

Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarının yerlerine kayyum atandı ya televizyonlarda yorum yapan bazı gazeteci ve siyasetçiler Tunceli yerine ısrarla Dersim deyip duruyor. Sorum ortaya:

Tunceli’nin adı resmen, yani yasayla değişti mi; değişmediyse birileri de İstanbul’a Konstantinapolis diyebilir mi?

15 çeyrek altın kimde?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen toplantıda, ilginç bir rakam verdi.

“AKP iktidara geldiğinde en az öğretmen maaşıyla 23 çeyrek altın alınabiliyordu. Bugün ise sadece 8 çeyrek altın alınabiliyor.”

Soru basit:

Bu 15 altını öğretmenden kim çaldı?

Son 22 yılda kimlerin geliri yine “altın” bazında arttıysa; onlar. Peki; nasıl çaldı?

Enflasyon yoluyla!

İşte; kırk yıldır anlaşılmayan gerçek bu:

Enflasyon, sabit gelirli vatandaşı soymanın bir yoludur.

Buna fırsat veren de siyasetçilerdir.

Bu nedenle bilinçli halklar, yüksek enflasyona neden olan siyasetçileri bir daha çıkmamak üzere seçim sandığına gömer!