Korkusuz
Ümit Zileli

Atatürk’ün kızları...

Çok ağladık çok...

Heyecandan ağladık, pisi pisine kaybettiğimiz setlere ağladık, sevinçten ağladık, gururdan ağladık...

Önceki gece 85 milyon Türk, binlerce kilometre uzakta, Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’deydik... Kızlarımızın yanındaydık...Yüreğimizle, sevgimizle, başaracaklarına tam inancımızla oradaydık... Saatlerce öldük öldük dirildik. Vargas’ın, Ebrar’ın, Eda’nın, Zehra’nın, Hande’nin smaçlarıyla, bloklarıyla havalara sıçradık, Gizem’in, ufacık boyuyla yaptığı inanılması güç dev savunmayı hançerimiz yırtılırcasına verdiğimiz destekle tarihe yazdık...

Son seti anlatmaya ne yürek ne de kalem yeter; kızlarımız, o son seti adeta cetvelle ölçer gibi, 15-13 kazandı, 2019 Avrupa finalinde üç kez dünya şampiyonu, defalarca Avrupa şampiyonu olmuş Sırbistan’a 3-2 yenilmiş, son seti de aynı skorla vermiş, ikinci olmuştu:

-Dört yıl sonra aynı skorla Avrupa şampiyonluğunu ilan etti!

Sonrası ise sel gibi akan bir mutluluk resmiydi. Büyük Şair Nazım Hikmet çok uzun yıllar önce sevgili dostu Abidin Dino’ya şöyle seslenmişti:

-Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin...

Dünyalara bedel kızlarımız, 85 milyonla birlikte işte o resmi sonuna kadar hak ederek çizdi... Hürriyet gazetesinde Başak Koç, şöyle yazıyordu:

-Maria Sharapova, “Büyük oyuncuları iyi oyunculardan ayıran nedir sorusuna şöyle yanıt vermişti: “İyi oyuncular her şey yolundayken kazanır. Büyük oyuncular ise hiçbir şey yolunda gitmezken bile kazanır!

Atatürk’ün kızlarını bundan daha iyi anlatabilecek bir tanımlama olabilir mi? Avrupa şampiyonasını namağlup tamamlayan, son 15 maçında yenilgi yüzü görmeyen, tüm bu maçlarda rakiplerine yalnızca 6 set veren kızlarımızdan söz ediyorum!

-Onların, yüreklerimizde asla silinmeyecek bir yeri hep oldu, sonsuza kadar da öyle kalacak!

Gericilerin yüzünde patlayan şamar!   


Değerli gazeteci-yazar Ece Temelkuran’ın final sonrası yazdığı mesajla devam edeyim; Ece şöyle diyordu:

-Rejimin dayanılmaz hale gelen baskılarına göğüs geren Türk kadını, muhteşem takımımızın  şahane zaferiyle İslamo-faşistlerin yüzüne müthiş bir tokat indirdi!

Aynı rezil baskıyı Ebrar Karakurt üzerinde de kurmaya çalışan gericiler, final maçının hemen öncesinde  ve sonrasında bile akıl almaz hakaretler yağdırdı. Başkaları da var ama bu ahlaksız saldırıyı gündeme taşıyan Abdulhamid Denge isimli Twitter kullanıcısının, Karakurt’a “Müslüman Türkler olarak sana tahammül ediyoruz” diye seslenmesi olmuştu. Karakurt ise bu seviyesiz saldırıya üç sözcükle yanıt vermişti:

-Boş yapma Abdulhamid!

Ebrar, daha sonra bu tepkisini tişörte bastırdı... Ancak bu polemik sonrası zeka seviyesi yerlerde sürünen birçok gerici isim tartışmayı bağlamından tamamen kopararak Karakurt’un Osmanlı padişahı 2. Abdulhamid’i hedef aldığını ileri sürerek milli takımdan kovulması çağrılarında bulundu, iyi mi! Ve ne yazık ki bu isimler arasında bazı siyasiler de bulunuyordu! Bu zavallılık, bu tipler için “doğru”, “gerçek” sözcüklerinin hiçbir anlam taşımadığını gösteren çok önemli bir örnek oldu tabii!

Avrupa şampiyonluğu için sahaya çıkan milli takımın psikolojisini bozmak için yapılan bu saldırılar oyunun başlarında işe de yaradı maalesef; Ebrar ilk sete gayet tutuk başladı, neyse ki geçen süre içinde kendisini toparladı ve o bildiğimiz, şahane oyununa geri dönmeyi başardı!

Burada isimlerini saymaya dahi  tenezzül etmeyeceğim, aralarında maalesef profesör sıfatı taşıyan gericiliğin dibini görmüş tiplerin de bulunduğu zevat için söylenebilecek ne olabilir diye düşünmedim değil; sonra iki sözcük yeter dedim:

-Habis ruhlar!

Türk kadını işte budur!


Bu rüya takımın tüm bireyleri övgüyü fazlasıyla hak ediyor...

Takım kaptanı Eda ise tam bir lider. Maç sonrası milli marşımız okunurken tüm Türkiye’nin gözyaşları kızlarımızın gözyaşlarına karıştı. Maç sonrası röportajlarında tüm kızlarımızın söyledikleri aynıydı:

-Bu formayı giydiğimiz için, bu şampiyonluk için, Türk kadını olarak Ata’mızın kızlarını temsil ettiğimiz için çok mutluyuz.

Şimdi sırada olimpiyatlar var. Bu kızlar, 85 milyonun desteğiyle bu sınavdan da başarıyla çıkacak, bizleri sevinç gözyaşlarına boğacaktır...

-Çünkü onlar Atatürk’ün, Cumhuriyetin kızları!

Buradan yüreği adeta bir “Türk” gibi atan Voleybol Kadın Milli Takım Hocası Daniele Santarelli ile Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ’a da yürekten, sonsuz teşekkürler...