Kendimi “Liberal demokrat sosyalist” olarak tanımladığım ilk yıllarda (1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren) benle:

“Yahu hem liberal hem sosyalist olunur mu?” diye kafa bulanların sayısı çok fazlaydı...

Beni o günlerde üzen ama bugünlerde keyiflendiren ise:

Bu sayının giderek azalıyor oluşu...

Eminim ki bu sayı hiçbir zaman sıfırlanmayacak...

Ancak...

Amerika’da...

83 yaşındaki Liberal Demokrat Sosyalist Bernie Sanders nasıl ki gençlerin sevgilisi haline geldiyse...

Yakın bir gelecekte:

Benim:

İktisadî, siyasi ve sosyal görüşlerim de...

Milyonlarca genç ve orta yaş kuşak tarafından benimsenecek...

Bana itiraz seslerinin yükseldiği ilk günlerden beri değişmeyen tek şey ise şu:

“Yahu hem liberal hem sosyalist olunur mu?” diyenler halen:

“Liberal” ve “sosyal” kelimelerinin Türkçe karşılığının ne olduğunu öğrenmediler...

Liberal kelimesi Latince “özgür” anlamına gelen liber”den türetildi...

İlerleyen yıllarda, anayasal monarşi ile parlamenter yönetim ilkelerini savunan John Locke taraftarı milletvekilleri:

“Liberal” olarak isimlendirildi...

Liberal felsefenin kurucu babası ve ahlâk profesörü Adam Smith:

Ulusların Zenginliği isimli eserinde...

İhracat ve ithalat sisteminin liberalleştirilmesini önerirken “Liberal” terimini kullanan ilk düşünür oldu...

Türkiye gibi ne solu ne sağı doğru anlayan ülkelerde ise...

Derinliği olmayan sağ ve sol ideoloji dindarları liberal felsefeyi:

Adam Smith’in:

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, dünya kendi bildiği gibi döner” sözünün sadece:

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ilk yarım cümlesine hapsettiler...

Yani...

Liberal felsefeyi bir tür:

“Köpekleri bağlayıp taşları serbest bırakmışlar” deyimiyle tarif ettiler...

Oysa liberal felsefe:

Erdemli toplumlarda:

Düşünce özgürlüğünü...

İfade özgürlüğünü...

İnanç özgürlüğünü...

Basın özgürlüğünü ve...

Serbest ticareti savunur...

Sosyal kelimesine gelince:

Fransızca social kelimesinin Türkçe telaffuzu...

Anlamı ise:

“Yoldaşlık eden, cana yakın, topluma uygun, toplumu gözeten, toplumsal” demek...

Yani...

Benim kendime sıfatlardan biri olarak yakıştırdığım “sosyalist” kelimesinin:

İktisadî sosyalizmle uzak yakın alâkası yok...

GÜNÜN SÖZÜ

“Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaretse, düzeyinizi korumanız bile imkânsızdır...”..

Jim Rohn

TÜRK OLMAMALI

“Geçen yaz Afrika’da tam 99 aslan avladım” dedi politikacı...

Arkadaşı:

“Şuna yuvarlak 100 desene” diye araya girdi...

Politikacı cevap verdi:

“Bir aslan fazla vurduğumu söyleyerek yalana sapamam...”.

Bu dürüst politikacı büyük ihtimalle Türk değil İsveçli falandı...

ASLA İNANMADIM

Kontrol ve risk arasındaki denge, başarıyı getiren ince bir çizgidir...

Bir ülkeyi ya da şirketi başarıyla yönetenler:

Bu konuda yenilikçi adımlar atan...

Stratejik planlarla bu adımları kontrol altında tutanlardır...

Siz...

Ülkeyi tek imzayla yöneten Erdoğan’ın:

Risk ve kontrol arasında denge kurduğuna inanıyor musunuz?..

Ben mi?..

En başından beri inanmadım...

MUTLU OLUYORUM...

Erdemli insan:

Yüce vicdanlıdır...

İdarî ve iletişimle ilgili kararlarını merhameti ya da nefretiyle değil:

Adaletiyle alır...

Kararları ve tavırları ölçülüdür...

Bilgedir...

Medenî cesaret sahibidir...

Mutluluğu dış etkenlerde değil...

Sadece erdemli bir yaşamda arar...

Erdemli olduğu sürece...

Gerçek anlamda özgür olduğuna inanır...

Erdemli toplum:

Erdemli insanlardan oluşur...

O nedenledir ki erdemli toplum:

Yeryüzündeki tüm insanlarla:

İletişim kurar...

Yardımlaşır...

Uzlaşır...

Ve mevcudu:

Adil bir şekilde dostça, kardeşçe ve en az eşitsizlik çerçevesinde paylaşır...

Evet...

Haklısınız...

Çok romantiğim ama...

Ben böyle daha çok mutlu oluyorum...

HİÇ DE AHLÂKÎ DEĞİL...

Liberal Demokrat Sosyalist felsefeme yönelik eleştiriler elbette olacak...

Nihayet “felsefe” dediğimiz şey mutlak doğruları kapsamıyor...

Ama...

AKP hükümetlerinin:

Kamucu...

Baskıcı...

Müdahaleci...

Rekabeti ve ekonomide riski reddeden...

Merkezî bütçeyi:

Ülkenin insanî gelişimini gerçekleştirmek ve ekonominin büyümesine katkı yapacak şekilde kullanmak yerine...

Seçim kazanmak için kullanan politikalarına bakıp:

“İşte Paşam liberal felsefe” demek...

Hiç de ahlâkî değil...

EL ÂLEM NE DER?...

Millet olarak içmeye ayranımızın olmayışı...

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a...

Van Gölü’ndeki Ahlat Sarayında kullanmak üzere 1.2 milyon dolarlık (40 milyon lira) süper lüks tekne satın alınmasına engel eğil...

İsraf: fakire haramdır...

Ultra zenginler için ise zarurettir...

Sonra...

El âlem ne der?...

YOK ARTIK

Tuğçe Kazaz demiş ki:

“Cumhurbaşkanım izin versin İsrail’i komple alırım...”.

Eklentiler, adalar dahil mi kız?..

Yok artık...

Daha neler...

DÜNÜN X’İ

abdullah naci

@abdullahnaci

25 yıldır tek başına bir iktidar var bu ülkede ve savaştaki ülkelerin bile yaşamadığı bir enflasyonu ve hayat pahalılığını yaşıyoruz. buna dair bir tivit atıyorum. adam gelip esnafı, işçiyi, memuru, muhalefeti, dış güçleri, soros’u, israil’i, amerika’ya, kraliçeyi, safiye soyman’ı, kâhtalı mıçı’yı suçluyor; yine de hükümete laf kondurmuyor. bir insan düşünün ki hayattaki tek motivasyonu, bir hükümeti savunmak. çok ağır bir rahatsızlık türü gerçekten.