Tartışmalar çığ gibi büyüdü tabii; adaylardan biri Hizbullah terör örgütü üyesi olmaktan hapishanede yatmıştı mesela! Partinin genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bu kişi için “çile çekti” açıklaması bile yapmıştı örneğin! Aynı zat, Hizbullah için de şöyle diyordu:
-Hizbullah, bizim için terör örgütü değildir!
Daha ne desin diyeceksiniz... Ancak AKP ve küçük ortak MHP’nin lider ve kurmay kadrosu ise “yasalara göre kurulmuş, terörle en ufak bir ilişkisi bulunmayan parti” ısrarından hiç vazgeçmedi... En küçük ortak BBP’nin genel başkanı ise bir, iki mırın kırın ettikten sonra kaderine razı oldu!
Bütün bu savunmalar aynı hararetle sürerken HÜDA PAR genel başkanı, Habertürk TV’de Kürşat Oğuz’un programına konuk oldu ve bilin bakalım ne dedi? Hemen paylaşayım:
-Seçimden sonra yeni bir anayasa yapılmalıdır ve bu Yeni anayasada değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler olmamalıdır diyoruz...
Hemen ardından bir başka “istemediği” şeyi de şöyle açıkladı:
-”Türk Bayrağı” ifadesinden rahatsızız, “Türkiye Bayrağı” denmesi gerekiyor!
Ümmetçinin Meclis yeminiyle imtihanı!
Vay ki vay; istenmeyen 4 maddenin açılımını paylaşayım izninizle:
1- Devletin şekli: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2- Cumhuriyetin nitelikleri: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
3- Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti: Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz, ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.
- Madde ise bu maddelerin değiştirilemeyeceği, teklif dahi edilemeyeceği şeklindedir.
E, adam haklı tabii; Atatürk milliyetçiliğine bağlılık, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmak, bölünmez bütünlük, tüm bu şartlar bulduğu her fırsatta “biz ümmetçiyiz” diye açıklama yapan bir şeriat sevdalısına çok zor gelir haliyle!
O kadar ki, program sunucusunun “2015 yılında milletvekili yeminini eleştiriyordunuz. Seçilince yemin edecek misiniz?” sorusuna da aynı huzursuzluk içinde tek kelimeyle yanıt verdi muhterem:
-Bakacağız!
“Öz ve de has milliyetçilerde ne bir ses ne bir nefes!”
Her şey gayet açık ve seçik ortada değerli izleyiciler...
HÜDA PAR, son derece anlaşılır bir dille Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş temellerini barındıran anayasanın ilk 4 maddesine karşı olduğunu hem de ekranlardan ilan ediyor! Peki bunun karşılığında Cumhur İttifakı’nın öz ve has milliyetçi olduklarını her konuşmalarında tekrarlayan iki küçük ortağı ne yapıyor?
-Henüz bir “tık” sesi dahi duymadık!
Mesela, Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, dün köşesinde HÜDAPAR’ın ne menem bir parti olduğunu belgeleriyle anlatıp, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye “Birlikte kurdela kesmekten başka bir şey yapmayacak mısınız?” diye seslendikten sonra, “Biz soruyoruz, yazıyoruz ama Hizbullah terör örgütü mensubu ortaklarınız gazetelerinde örgütlerine hedef gösteriyorlar. Bizi tehdit ediyorlar. Cesaretiniz varsa siz sorarsınız” çağrısında bulundu!
MHP deseniz, lideri Devlet Bahçeli ve kurmayları “gördü mü, duydu mu, konuştu mu” bilmiyorum; ancak epey zaman önce önce “Hizbullah terör örgütüyle ilgisi yoktur” mealinde bir şeyler mırıldandığını anımsıyorum... Peki, ya bu son açıklamalardan, Atatürk milliyetçiliğine, bölünmez bütünlüğe adeta nefret kusan, “Meclis’te yemin edecek misiniz” sorusuna açıkça “bakacağız” yanıtı veren HÜDA PAR genel başkanına iki çift de olsa laf etmeyecek mi?
Hakkını teslim etmek gerek. 8 yıl önce MHP’den istifa edip AKP’ye katılan, “AKP-MHP ittifakının proje müellifi benim” diyen Tuğrul Türkeş, HÜDA PAR’ın nefret dolu söylemlerinin ardından çıktı ve aynen şu sözleri söyledi:
- Onun o bayraktan rahatsız olma hakkı varsa benim de HÜDA PAR’dan ve onun genel başkanından rahatsız olma hakkım demokratik bir hak!
Türkeş, bir şey daha söyledi:
-Yapsın da görelim!
Öz ve de has milliyetçilerin bilgisine...