Korkusuz

Amerika bir başına...

Amerika bir başına...
Güney Amerika için ABD’nin arka bahçesi denirdi.

Çünkü ABD tüm dünyada hegemonya kurmadan önce kendi güneyindeki ülkeleri düzene koymak isterdi.

Castro’nun Küba’sıyla yaşadığı gerilim dışında hemen hepsini dönem dönem dizayn etmeyi başladı.

Bu kimi zaman darbelerle... Kimi zaman da el altından desteklediği yerel liderlerle oldu.

Bu yüzden Latin Amerika’da ‘sarkaç modeli’ işler derler.

Yani...

Bir ABD destekli aşırı sağcı lider iktidara gelir...

Bir ABD karşıtı ve sol lider...

Bu durum hemen hemen tüm latin Amerika ülkelerinde geçerlidir.

Bu dönüşüm o kadar kısa aralıkla olur ki... Bundan dolayı sarkaç demokrasisi diyorlar...

4 yılda bir toplum bir aşırı sağcıyı iktidara taşır...

Bir aşırı solcuyu...

★★★

Ama şimdilerde durum biraz daha ilginç bir hal almaya başladı.

Tüm Güney Amerika’yı saran bir büyük sol rüzgar var.

Hatta buna sadece sol demek bile yetersiz kalır.

Bildiğin Marksist bir rüzgar.

★★★

Adım adım gideyim...

En güneyden başlayalım...

[caption id="attachment_361675" align="alignnone" width="600"] Gabriel Boric[/caption]

★★★

Şili’nin başına 36 yaşındaki Gabriel Boric geldi.

Hukuk mezunu ama avukatlık yapmaya fırsat bulamadı.

24-25 yaşında iken katıldığı öğrenci protestolarının lideriydi.

Kendini ABD karşıtı ve Marksist olarak tanımlıyor.

★★★

Peru...!

Emekli bir ilkokul öğretmeni Devlet Başkanı seçildi.

51 yaşında...

Pedro Castillo...!

Kendini solcu filan olarak tanımlamıyor.

Net bir şekilde ‘ben komünistim’ diyor...

Köyündeki evinden çıktı geldi ve başkanlık koltuğunu aldı.

ABD açıkça Peru ordusunu göreve davet etti ve darbe çağrısı yaptı.

Ama ordu oralı olmadı. Seçim sonuçlarını tanıdığını duyurdu.

★★★

Gelelim Arjantin’e...

Alberto Fernandez...

2019’daki seçimleri kazanmıştı.

Merkez sol bir lider olarak biliniyor.

ABD ile arası hiç iyi değil...

★★★

Bolivya...

Marksist lider Eva Morales... Kendisine darbe yapılınca ülke dışında kaçmak durumunda kalmıştı.

O dönemedi ama yardımcısı eski bakanı Luis Arce seçimleri aldı.

Full ABD karşıtı ve solcu bir lider...

[caption id="attachment_361676" align="alignnone" width="600"] Alberto Fernandez[/caption]

★★★

Bizim Maduro’yu biliyorsunuz.

Bizim diyorum çünkü bir ayağı Türkiye’de Maduro’nun...

Pek sıkı fıkı...

Maduro da Venezuella’da iktidarı elinde tutuyor.

Bu son enerji krizinde ABD ona zeytin dalı uzatsa da...

ABD ile kanlı bıçaklı...

Söylememe bile gerek yok...

★★★

Gelelim Brezilya’ya...

Orada hali hazırda Devlet Başkanı Bolsanaro...

‘Tropikal Trump’ diyorlardı. Aşırı sağcı ve ABD yanlısı olduğu için.

Ama eli kulağında...

Seçimler bu Ekim’de...

Koltuğundan yolsuzluk iddiasıyla indirip cezaevine attığı solcu lider LULA aklandı.

Ve bu sefer karşısına oldukça güçlü bir şekilde diklenmiş bir vaziyette...

Anketler şimdiden LULA’nın 10 puan fark attığını söylüyor.

Bolsanaro bile bu durumun farkında olacak ki...

Seçimi kaybedersem uçağıma atlar ve ülkeyi terk ederim diyor.

Brezilya’da solcu bir iktidarın kurulmasına ramak kaldı.

(Bu arada Demokrasinin Sınırı adlı ödüllü belgeseli mutlaka izleyin derim... Lula’ya yapılan büyük tezgahı çok güzel anlatan bir yapım... Netflix’de var.)

★★★

Adı uyuşturucu ile anılan Kolombiya’da ise....

ABD destekli bir özgürlük operasyonu olmuştu 3 yıl önce... Meclis başkanı Guadio ABD tarafından alelacele tanınmıştı.

Ancak Guaido’nun kazandığı seçim falan yoktu.

Önceki gün Guaido’nun bir lokantadan tekme tokat kovulduğu görüntüleri düştü internete...

Önümüzdeki seçimlerde FARC’ın (Kolombiyalı Devrimciler) desteklediği adayın kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor.

★★★

ABD’nin arka bahçesinde durum bu...

Latin Amerika’da sol rüzgarlar çok güçlü esiyor...

Ama küçük bir detayı da yazı bitmeden eklemeliyim...

Bu sol iktidarların en iyi geçindikleri ve silahtan ticarete kadar en fazla alışveriş yaptıkları iki ülke hangisi dersiniz?

Sizi yormadan ben söyleyeyim...

Rusya ve Çin...!