Eski FETÖ’cü, kararlı bir AKP yandaşı, aynı zamanda da İmamoğlu’nun otobüs gazetecilerinden olan Nagehan Alçı’yı da eski kocası Rasim Ozan Kütahyalı’yı da günahım kadar sevmem...

Ama bir annenin adının, ülke gündemindeki bir davada “dedikodu malzemesi” yapılmasını da ayıplarım!

★★★

Olay şu:

Etkin pişmanlıktan yararlanan iş insanı Hüseyin Köksal’ın şoförü Servet Yıldırım’ın bir ifadesi, İBB iddianamesinde yer almış...

Yıldırım, “2023 yılı içerisinde Zorlu Raffles Otel’de 2604 numaralı, benim adıma aylık kiralanmış olan odaya bir kaç kez farklı tarihlerde gazeteci Nagehan Alçı’yı bizzat ben çıkardım. Odada Murat Ongun ile 5-6 saat görüşme yaptılar. Üç ayrı zaman diliminde bu şekilde görüşme sağladılar” demiş...

★★★

Nagehan Alçı da bu ifade üzerine bir açıklama yapmış ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun basın danışmanıyla ‘yasak aşk’ yaşadığı iftirasını yazanlar ve yayanlarla hukuk önünde hesaplaşacağını söylemiş...

Murat Ongun ile bir gazetecinin yapması gerektiği gibi bilgi ve kulis almak için konuştuğunu...

Diğer tüm basın danışmanları ile nasıl iletişim kuruyorsa ve konuşuyorsa Ongun ile de öyle iletişime geçtiğini...

Murat Ongun’un kendisine yalan söyleyerek şoför Servet Yıldırım adına kiralanmış yeri, normal ve meşru bir ofis gibi sunduğunu...

Bu ahlaksız iftiralara maruz kalmasının nedeni olarak Murat Ongun’u gördüğünü...

Ongun’un 2022’deki otobüs krizinden sonra CHP içindeki ulusalcıların tepkisinden korktuğu için, Sütlüce’deki İBB Ofisi yerine ‘Bize sormak istediklerinizi buyrun Zorlu’daki İBB ofisinde sorun’ dediğini...

Murat Ongun’un kendisine tuzak kurduğunu düşündüğünü...

Görüştüğü odanın, otel odası olduğunu bilmediğini...

Ongun’la görüşmelerinin gizli olmadığını...

O ofise her gittiğinde orada İmamoğlu ekibinden birilerinin olduğunu söylemiş...

Kendisine atılan bu iftiraların hesabını soracağını da eklemiş...

★★★

Neyse ne ve daha önemlisi bize ne?

Benim merak ettiğim şey, sayın savcı beylerin örgüt ve yolsuzluk iddialarıyla hiçbir ilgisi olmayan bu hikayeye neden iddianamede uzun uzun diye yer verdikleri?

Sahi; amaçları ne?

İddianame yerine roman yazdıklarının farkındalar mı?

Korsan devlet!

“Alacağına şahin, vereceğine karga” sözü tam da AKP’nin ekonomi politikasını tarif ediyor.

Vatandaşa karşı yükümlülüklerinde, “Paramız yok, asgari ücreti, emekli maaşını ancak ‘hedef enflasyon’ kadar artırabiliriz” diyorlar...

Ama iş, vatandaştan alacaklarına gelince, ‘reel enflasyon’u üçe katlıyorlar!

Aynen sigortasız vatandaşların yararlandığı Genel Sağlık Sigortası primlerinde olduğu gibi...

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararla, şu anda 780 TL olarak ödenen prim tutarı, 1 Aralık 2025’ten itibaren iki katına çıkarılarak 1.560 TL’ye yükseltildi...

İddialara göre sadece 2024’te Kolin İnşaat’a 36, Cengiz İnşaat’a 30, Makyol İnşaat’a 24, Limak İnşaat’a ve Kalyon Holding’e 19’ar kez vergi muafiyeti getireceksin; işsiz vatandaşın sağlık sigortasının primini yüzde 100 artıracaksın...

★★★

Anayasadaki “sosyal devlet” falan palavra...

Bu anlayış olsa olsa “korsan devlet”te olur!

Ajda Pekkan!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ı her dinlediğimde Ajda Pekkan’ın söylediği şarkı aklıma geliyor:

“Aynı sözler, söylediğin hep boş sözler...

Hergünkü sudan sözler, boş vaatler!

Palavra, palavra, palavra...

İnanmam sana!”

★★★

Bakanlığı’nın İzmir’de beş yıldızlı bir otelde düzenlediği “Çalışma Hayatında İşçi-İşveren Buluşmaları” isimli toplantıda konuşmuş:

“Aralık ayının başlarında Asgari Ücret Tespit Komisyonumuzu toplayarak işçi ve işveren temsilcilerimizle yeniden bir araya geleceğiz. Bu süreçte temel önceliğimiz, sosyal diyalog çerçevesinde tarafların ortak akılla uzlaşmaya varmasıdır. Komisyondan hem çalışanlarımızın refahını koruyan hem de işverenlerimizin üretim ve istihdam gücünü gözeten optimal bir seviyenin ortaya çıkacağına inanıyorum.”

★★★

Bu sözlerin hiçbiri doğru değil... Bakan Bey, çocuk kandırıyor!

Neden mi?

Bir: Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na bu yıl işçi temsilcileri katılmıyor. Protesto ediyor.

İki: Bu yüzden Bakan Bey “işçi ve işveren temsilcileri”yle değil, sadece işveren ve kamu kesimi temsilcileriyle bir araya gelecek.

Üç: İşçi kesiminin olmadığı hiçbir yerde “sosyal diyalog”dan söz edilemez.

Dört: Komisyon bu yıl yine “ortak akıl”la falan değil, “tek adam aklı”yla asgari ücreti belirleyecek.

Beş: Bakan Bey, halktan o kadar kopuk ki; “çalışanların bir refahı” olduğunu sanıyor ve bunu koruyacaklarını söylüyor.

★★★

Biz de Ajda Pekkan gibi gerçekleri yüzüne vuruyoruz:

“Palavra, palavra, palavra... İnanmam sana!”

GÜNÜN SORUSU

Meclis çalışmalarına katılmayan AKP’li vekilleri geçen yıl, “Bu millet size maaş veriyor. Eğer vekil arkadaşlarım yoklamalarda bulunmazsa millet size hakkını helal etmez... Aldığınız maaşlar haramdır” diye uyaran AKP’li Cumhurbaşkanı,  son grup toplantısında yine benzer bir uyarıda bulunmuş...

Sorum kendisine:

Siz yasaları Saray’da hazırlattığınız için milletvekilleriniz “Bize zaten gerek yok” diye düşünüyor ve bu yüzden Meclis’e gelmiyor olabilir mi?