MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim’de Anıtkabir’deki törene ve Külliye’de düzenlenen resepsiyona katılmayınca bazı saf arkadaşlar çarşıyı karıştırmaya kalkışmıştı: “Cumhur İttifakı’nda çatlak... AKP’den istediklerini alamayan Devlet Bahçeli Erdoğan’a mesaj veriyor...” Bahçeli dün çıktı dedi ki: “Anıtkabir’e gitmemizin nedeni insani bir halden kaynaklanmış olamaz mı? Anıtkabir’e gidemedik, peki resepsiyona katılınca bu defa da Anıtkabir’i protesto etmiş gibi takdim edilmeyecek miydik?Anıtkabir’deki törene gitmeyince resepsiyona katılmak ne kadar doğru? Peki; Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir?” 

***

Neresinden başlayayım? Bir: Kimse boşuna dedikodu üretmesin; Erdoğan bile cumhurbaşkanlığından ve AKP’den vazgeçebilir... Ancak Devlet Bey ne Erdoğan’dan ne de AKP’den vazgeçebilir... Çünkü onu muhalifken birden bire 180 derece döndüren ve “iktidarın resmi olmayan ortağı” yapan “şey” neyse; o “şey” bunu engeller! Eser, gürler, subliminal (üzeri örtülü, bilinçaltına yönelik) mesajlar verir, küser ama... Ölümüne destekler! On yıldır onu bu yoldan kimse döndüremedi, bundan sonra da döndüremez...

***

İki: Aynı açıklamada “Anıtkabir’e gitmeyen ama koşa koşa resepsiyona katılan” diyerek tarif ettiği kişiler Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan... Bakmayın bugün onları eleştirdiğine; üzerine kuma gelen Hatice teyze gibi söylendiğine... Yarın Erdoğan bu arkadaşları tekrar partiye davet etsin; ilk destekleyen yine Bahçeli olur

***

Üç: Kendisini sabah Anıtkabir’e gitmekten alıkoyan “insani hal”, aynı gün kısacık bir basın açıklaması yapmasını engelleyecek kadar büyük müydü? Neden bu konuda altı gün boyunca tek satır açıklama yapmadı ya da yaptırmadı da dünkü grup toplantısını bekledi?

***

Sizi bilmem ama... Ben bu siyasetçilerden de böyle siyasetten de bıktım... Acaba kendimi Ege’de küçük bir sahil kasabasına mı atsam?

Dünkü hurmalar...

Devlet Bahçeli dün HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili de bir değerlendirme yapmış: “Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır.” Peki; sadece birkaç yıl önce ne diyordu? 19 Ekim 2021: Osman Kavala Sorosçu, Selahattin Demirtaş teröristtir. 31 Mayıs 2022: Sayın Kılıçdaroğlu, sen inkar etsen de Selahattin Demirtaş teröristtir, haindir, bölücüdür, Türkiye düşmanıdır. 15 Kasım 2022: ‘Terörist Demirtaş’ı serbest bırakacağım’ diyen Kılıçdaroğlu’nun PKK’ya, YPG’ye, PYD’ye hatta FETÖ’ye çıtını çıkarması, kaşını kaldırması, yumruğunu sıkması eşyanın tabiatına aykırıdır. 30 Nisan 2023: ‘Terörist Demirtaş’ı serbest bırakacağım’ diyen bir cumhurbaşkanı adayı terörle mücadele değil, müzakere ve mütarekeden başka hiçbir şey yapmaz, yapamaz! 13 Mayıs 2023: Sayın Kılıçdaroğlu, sana söyleye söyleye şu gerçeği kafana sokacağım. Sen inkar etsen de Selahattin Demirtaş teröristtir, ortağın HDP bölücüdür. HHH Aynı kişi bugün diyor ki, “Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır...” Buradan çıkan sonuç ne? Bahçeli, “Terörist Demirtaş”a karşı nakavt olmuştur!

Kütüphane ve ölüm!

Aksaray’ın Eskil ilçesinde 8 yıldır İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapan İbrahim Kılıçer yaşamına son vermiş... Neden? 2017’den beri Eskil’de olan 45 yaşındaki Kılıçer, 2022’de bir önceki Eskil İlçe Belediyesi yönetimi ile Milli Emlak’a ait olan araziye bir kütüphane yaptırmış... Öğrencilerin büyük ilgi gösterdikleri bu iki katlı kütüphane, aynı zamanda emekli öğretmenlere de lokal olarak hizmet veriyormuş... Yeni Eskil Belediye Başkanı Mustafa Zavlak göreve gelir gelmez kütüphaneyi kapatmış...

Yerine ise lokanta yapılmış. AKP’li Mustafa Zavlak, duruma tepki gösteren İbrahim Kılıçer’i görevinden aldırmış ve Aksaray’da bir okula öğretmen olarak atanmasını sağlamış... Bu durumu içine sindiremeyen eğitimci de çareyi canına kıymakta bulmuş... HHH Yıllardır “para”ya feda edilen eğitim sistemimiz sonunda bu hale geldi ya... Yazıklar olsun! Eskil halkının, çocuklarına İbrahim Hoca’nın adını taşıyan bir kütüphane borcu var... Umarım en kısa zamanda gereğini yaparlar!

GÜNÜN SORUSU

Sekiz aydır kendisi dahil olmak üzere çevresindeki herkes gözaltına alınan ya da tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun, bu sefer de babası ve oğlu ifadeye çağrılmış... Sorum ortaya: Özel bir “İmamoğlu Cezaevi” yaptırmayı da düşünüyor musunuz?