Lütfen bağışlayın...
★
Açık deniz kenarındaki bir kasaba sakinleri, meteorolojinin haber verdiği sel baskını ve fırtınadan nasıl kurtulacaklarını tartışıyordu...
İmam, bu tartışmaların yapılmasına bile öfkeleniyor:
“Bu yaptığınız Allah’a şirk koşmak, kaderden kaçabileceğinizi sanmak” dedikten sonra şöyle devam ediyordu: “Cenabı Allah helâk edecekse, kulunu her yerde bulur helâk eder; kurtaracaksa, selden de fırtınadan da korur... Ben korkmuyorum... Her türlü musibetten Allah’a sığınıyorum...”.
★
Birkaç gün sonra Meteorolojinin daha önceden uyardığı gibi...
Deniz suyu yükselmeye başladı...
Camii de hemen denizin kıyısındaydı...

★
Kasaba sakinleri evlerini barklarını terk ederken içlerinden kimileri camiye uğradılar...
İmam, dua ediyordu...
“Hoca Efendi, gel bin şu arabaya seni de götürelim” dediler...
İmam:
“Ben Allah’ın bana yardım edeceğine inanıyorum; kul sıkışmadan Hızır yetişmez” dedi, gitmeyi kabul etmedi...

★
Az sonra caminin önemli bir kısmı su atında kaldı...
Bu sefer, kasabayı tekneyle terk etmek üzere olan birileri geldi:
“Hoca Efendi atla şu tekneye de gidelim” diye ısrar ettiler...
“Sizi dinsiz, imansız, kitapsızlar” diye azarladı İmam; “ben Allah’a teslim olmuş bir Müslümanım... Yüce rabbim dualarımı kabul edecek ve beni kurtaracaktır...”.
★
Sular iyice yükseldi...
İmam, minareye çıktı...
Son kalan birkaç kişi kasabayı helikopterle terk ediyordu...
Minareye ip merdiven sarkıttılar:
“Tutun şu ipe Hoca Efendi!” diye bağırdı içlerinden biri...
“Siz günahkârlar; Allah’ın gazabından kaçıyorsunuz ama kaderimizi yazan o... Nereye giderseniz gidin sizi bulacak ama benim dualarım yüzü suyu hürmetine beni kurtaracak” deyip, ip merdivene tutunmadı...

★
Az sonra yükselen sular minareyle birlikte, İmam’ı da yuttu...
İmam öteki dünyada sorgu meleklerinin huzuruna çıkmak için sıra beklerken...
Yüksek sesle sitem etti:
“Allah’ım; sana inandım, ibadet ve dualar ettim, sana teslim oldum... Ama şu yaptığına bak... Ben bu kadar erken ölümü hak edecek ne günah işedim?..”.
Yukarıdan gür bir ses cevap verdi...
“Hoca Efendi; önce meteoroloji ile haber yolladık... Sonra araba, sonra tekne, en son da helikopter gönderdik... Daha ne yapacaktık?..”.
★
Canlı yayında gözleri dolan ve konuşamayan Soylu:
“Bağışlayın” dedi... “Bu, bu.... Bu..., üzüntümüzden kaynaklı... Allah’tan geldi, inanıyoruz... Müslümanız...”.
★
Tabii Müslümansınız da...
Allah kurtarmak için her şeyi yaptı:
Anlamadınız...
Daha ne yapsın?..
Nefret
Hırsız müteahhit...
Dürüst müteahhide:
İfrit oluyor...
Neden?..
★
Kendi yaptığı bina yıkıldı...
Namuslu müteahhidin yaptığı bina yıkılmadı diye...
O da yıkılsaydı...
Kendisi de suçlanmayacaktı...
[caption id="attachment_403099" align="alignnone" width="600"]

★
İktidar...
AFAD’ın eleştirilip...
Haluk Levent ve Oğuzhan Uğur’un takdir edilmesine:
Öfkeleniyor...
Neden?..
[caption id="attachment_403100" align="alignnone" width="600"]

★
AHBAP ve BABALA TV...
AFAD’dan daha başarılı olduğu için...
★
Yani canlarım...
Başaramayan...
Temiz ahlâklı olmayanlar:
Başarılı...
Ve...
Temiz ahlâklı olanlardan:
Nefret ediyor...
Günün kaybedeni
Her hal ve şartta iktidarı desteklemekle görevlendirilmiş “gazeteci” Hulki Cevizoğlu dedi ki:
“1999 depreminde Ecevit ve hükümet deprem bölgesine bir hafta gidememişti...”.

★
Oysa...
Arşivler aksini söylüyor...
O gün 74 yaşında olan Başbakan Ecevit...
17 Ağustos’ta...
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte...
Deprem bölgesindeydi...
Ve...
TRT’ye demeç vermişti...

★
Canlarım...
Bir gazetecinin...
Bir politikacıyı desteklemesi ayıp da değil...
Suç da değil...
Ama...
★
Bir gazetecinin...
Tarafı olduğu politikacının kusurlarını örtmek için:
Ölmüş bir başbakanı...
Yalan haber üreterek itibarsızlaştırmaya çabalaması...
Ahlâkî değildir...
Haliyle:
Ayıptır...
★
Ve...
Manen destek verip...
Madden destek aldığı politikacıyı...
Kusurlarından arındırmaz...
★
Yalan haber üreterek ölmüş bir başbakanı itibarsızlaştırma çabasıyla...
Erdoğan’ın yanlışlarını örtmeye çalışan Hulki Cevizoğlu:
Kaybetti...
Sanık sizin
Sayın Nebati;
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2023 bütçesi ne kadar?..”.
“35 milyar 910 milyon 653 bin TL...”.
“Peki, AFAD’ın 2023 bütçesi ne kadar?..”.
“8 milyar 75 milyon 405 bin TL...”.

★
“Yani, halkımızı, afetlerden korumak, hayatta kalmalarını sağlamak için ayırdığınız para...
Eceliyle ölenlerin öbür dünyalarını kurtarmak için ayırdığınız paranın beşti biri mi?..”
“Evet...”.
★
Buyurun sayın halkım:
Sanık sizin...
Dünün tweeti
Ragnar; 10.köy’s sheriff
@rigal26
Şarkta gönüllü istifa olmaz.
İstifa bireyleşmiş, asgari
onur taşıyan özgür
insanlar içindir.
Kul özgür ve onurlu değildir. Topluma karşı sorumluluk duymaz.
Hakkı da kul hakkı
(köpeğin önüne atılan kemik kadar) dır! Hüloğ kuldur. Bireyselleşmemiştir.
Reistapardır.
Günün sorusu
Mehmet Ali Kulat
@malikulat
Herkesin aklında şu soru;
“İnşallah toplanan bağışlar yerinde kullanılır”
Bu düşünce bile güvenin ve sözün bittiği yerdir.
Bir millet için böyle “toplumsal güven sarsılması” depremle sarsılmaktan daha az tehlikeli değildir.
KİM MİLLETİN GÜVEN DUYGUSUNU BU KADAR TARUMAR ETTİ?
Çöküş...
“TÜİK Yaşam Memnuniyeti Araştırması” verilerine göre...
Türkiye’de mutlu olanların oranı:
Yüzde 50’nin altında kaldı...
TÜİK’e göre...
En yüksek mutluluk oranı...
Yüzde 52,7 ile:
Bir okuldan mezun olamayanlarda görüldü...
★
Bu tür anketlerde 200’de 200:
“Tam mutluluk...”.
★
200’de 100:
“Yarı mutluluk...”.
★
Yüzün altı:
“Huzursuz toplum...”.
★
50’nin altı ise:
“Toplumsal çöküş...”.
Çözüm
Lütfen normale dönelim...
Çünkü:
Hayat devam ediyor...
★
İmam Ramiz enflasyonun, caminin ihtiyaç duyduğu malzemelerin fiyatlarını da arttırdığından şikâyet etti...
“Gelirlermiz giderlermize yetmiyo be ya” dedikten sonra, ağzındaki baklayı çıkardı: “vatandaş köyümüzü terk ediyo... Sayımız azalınca, daa az kişi para yardımı eder oldu... Ondan ötürü masraflara yetişemiyoz...”.
Hüsmen elini kaldırdı...
“Süle Üsmen” dedi Ramiz...
“Ramiz aga be ya” diye başladı Hüsmen: “madem cami zarar eder, kapaalım camiyi be ya...”.