Ve çok inançlı olduğu için...
Her türlü felâketten de yine:
Tanrı tarafından kurtarılacağına olan inancıydı...
Meteoroloji, yakında büyük bir sel baskını yaşanacağı haberini verdi bir gün...
Papaz her zaman olduğu gibi:
“Yüce Tanrı bizi korur, korkmayın” dedi...
Ve o gün geldiğinde...
Göl yükselmeye başladı...
Köylüler otomobilleriyle kasabayı terk ederken kiliseye uğradılar...
Papaz dua ediyordu:
“Aziz peder bizimle gel, seni de kurtaralım” dediler....
“Olmaz” dedi Papaz...
“Yüce Tanrı bana yardım eder çünkü ben her türlü belâdan ona sığınır, ona dua ederim...”.
Bir süre sonra kiliseyi su bastı...
Köylüler bu defa teknelerle gelip Papazı kurtarmak istediler...
Cevap aynıydı:
“Olmaz, Yüce Tanrı bana yardım eder çünkü ben her türlü belâdan ona sığınır, ona dua ederim...”.
Sular iyice yükseldi...
Papaz da çatıya çıktı...
Bu sefer helikopterle gelip merdiven sarkıttılar...
“Papaz Efendi, gel” dediler...
Yine “olmaz” dedi. “Siz gidin; Yüce Rabbim bana yardım eder!..”.
Ve netice:
Papaz boğuldu...
Öteki dünyaya girişinde kuyrukta beklerken:
“Yüce Tanrım, o kadar inandım, ibadet ve dua ettim ama beni kurtarmadın” diye sitem etti...
Gür bir ses cevap verdi:
“Papaz Efendi önce haber yolladım, sonra araba, sonra kayık, en son helikopter gönderdim...
Daha ne yapmalıydım?..”.
★
Canlarım...
Ülkemizi yöneten zihniyet...
Ne Tanrı’dan gelen yardımları...
Ne de:
Akıl, fikir ve deneyim sahiplerinin tavsiyelerini kabul ediyor...
Suçu da üstlenmiyor...
Sadece şikâyet ediyor...
★
Devletin Başı ise...
Yanlışlığı kanıtlanmış bir iddiada halen ısrarlı...
Ama...
Ekonomik postulat ya da aksiyomlara itibar etmiyor...
★
Söyleyin be canlarım:
Allah daha ne yapsın?..
Yıllardır uyaran bizler daha ne yapalım?..
SEVMESENİZ VE HATTA NEFRET DE ETSENİZ...
Bir dönem, ABD Temsilciler Meclisi Başkanlığı yapan, 1.45 boyundaki Carl Albert anlatıyor:
★
“Bir gün bir kasabada, heyecanlı bir nutuk attıktan sonra, küçük bir çocuk yanıma yaklaşarak dedi ki:
‘Efendim, bugün bana gerçekten ilham verdiniz. Size çok teşekkür ederim.’
Gülümseyerek çocuğa baktım. Onunla biraz konuşmak istedim. Alacağım cevabı daha sonraki nutuklarımda kullanmayı düşünerek, ona ilham veren sözlerimin neler olduğunu sordum.
Çocuk cevap verdi.
‘Bana ilham veren nutkunuzdaki herhangi bir sözünüz değildi efendim. Sizin gibi karides boylu minicik bir adam Temsilciler Meclisine başkan seçilirse, kendimin de bir gün Cumhurbaşkanı olabileceğimi düşündüm. Onun için size teşekkür ettim’...”.
[caption id="attachment_344162" align="alignnone" width="600"]

★
Canlarım...
Böylesine hoşgörülü...
Ve...
Özgüveni yüksek politik liderler çıkaran bir ülkenin:
Dünyanın:
En güçlü ekonomisine...
En güçlü ordusuna...
Ve...
Siyasi gücüne (Etkisine) sahip olmak:
Hakkı değil mi?..
★
Lütfen vicdanınızın sesiyle verin cevabınızı...
GÖZLERİNİZDEN ÖPERİM...
Dün sabah yayınlanan videomun kapak başlıklarından biri şöyle idi:
“Erdoğan’dan şikâyetçiyim...”.
★
Youtube kanalımın “ısrarlı” takipçilerinden “Murat Tnrkl”, bu videomun altına şu yorumu yazdı:
“En büyük oruç kul hakkı yememektir. Ömür boyu tutulur.
Elinde kuran, dilinde yalan, kursağında haram, kalbinde kin ve nefret olanlardan koru bizi Allah’ım.”
★
Bir başka ısrarlı izleyicim “İdealist” ise şöyle diyordu:
İNSANLIĞIN sembolü;
türban, sakal, sarık, cübbe değildir!
İNSANLIĞIN SEMBOLÜ;
dürüstlük, ahlak, adalet, akıl ve ilimdir...
★
Gelişmekte olan ülke statüsünde yıllardır patinaj çekmemizin sebebini:
Ne kadar sade...
Ne kadar doğru...
Ne kadar temiz bir dille anlatmışlar...
★
Tebrikler sevgili dijital torunlarım...
Gözlerinizden öperim...
DAHA FAZLA GERMEYİN...
Yazar ve güzel konuşma eğitmeni Nejat Muallimoğlu’nun, “Politikada Nükte” isimli (bana göre) efsane kitabından alıntıladığım Carl Albert örneği, on yıl kadar önce...
Bursa Olay Gazetesi’ndeki köşemde yayımlandı...
★
Amacım:
Hem Muallimoğlu’nun kitabından söz etmek...
Ama hem de...

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında (Karşılıklı) çok ağır hakaretler içeren tartışmalarında seviye yükseltmelerini:
Tavsiye etmekti...
★
Genel Başkanlara (Ki biri dönemin başbakanıydı):
Birbirlerinin yanlışlarını eleştirmelerini...
Ama bunu:
Benzetmeler ve fıkralarla süslemelerini önerdim...
★
Bugün; o günkü (Lütfen, ukalalık veya kibir olarak algılamayın) tavsiyemi diğer liderlere de tekrar ediyorum:
Seçim kazanırsınız veya kaybedersiniz...
Nihayet sizlerin mesleğiniz bu...
★
Ancak...
Ulusumuzun sizlerden beklediği şu: Siyaseti daha fazla kirletmeyin...
Toplumu daha fazla:
Germeyin...
REİS KADAR GÜÇLÜYDÜ AMA...
Carl Albert’in en bilinen hasleti:
Kendisiyle alay edebilme cesaretiydi...
Boyu, Reis’in neredeyse yarısı kadar olan (1.45) Başkan’ın:
Erdoğan kadar güçlü bir hitabet yeteneği de vardı...
★
O konuşunca...
Kitleler doğru söyleyip söylemediğini hiç sorgulamaksızın:
İnanırlardı...
Ancak...
★
Kendisiyle çok rahat dalga geçişi ve hatta alay edişi...
“Dondurmayı yalayarak yedi” denilmesini bile hakaret olarak algılayan...
Ve savcılıklara:
“Cumhurbaşkanına hakaret etti” diye şikâyet eden Erdoğan’a hiç benzemezdi...
BAŞARISIZLIK KİMİNDİR?..
Soruyorum canlarım:
Maç kaybettikten sonra:
“Yenildik, ligden çekiliyoruz” diyen bir futbol takımı gördünüz mü?...
Ben görmedim...
★
Ama...
Üst üste birkaç maç kaybeden bir teknik direktörün...
Veya kulüp başkanının (Son örnek Galatasaray):
İstifa ettiğinin (Ettirildiğinin)...
Ya da...
Görevden alındığının canlı tanıklarıyız...
★
Sözümün özü canlarım...
Her türlü başarısızlık:
Kurumların (Ya da sistemlerin) değil...
Kişilerindir (Ekiplerin...).
AH ŞU ERKEK MİLLETİ...
Nasirüddin Tûsî adını duyup duymadığınızı bilemem...
Ama (Sanırım) duyanlarınızın sayısı çok fazla değildir...
Bilenlerinizin de önemli bir kısmı...
Bu değerli İslâm filozofunun aynı zamanda bir bilim insanı olduğunu hatırlamaz...
Ama...

Tûsî’nin:
“Güzel kadın” tarifini hiç aklından çıkarmayan erkeklerin sayısı da az değildir...
★
Nereden mi icap etti?..
Ramazan münasebetiyle oruç ve nefisten çok:
“Kadın-erkek cinselliği” tartışılıyor da ondan...