Korkusuz

AKP’nin korkulu rüyası: SMP

AKP’nin korkulu rüyası: SMP
AKP iktidar olduğundan bu yana, onu en çok etkileyen mecra kuşkusuz ki; sosyal medya oldu. Özellikle 2007 yılından sonra yaygınlaşmaya başlayan sosyal medya mecraları, AKP iktidarının adeta korkulu rüyası haline geldi. Çünkü; sosyal medya kullanıcıları, AKP’nin tüm yalanları, çelişkileri, insan hakları ihlalleri, kadına yönelik ayrımcı yüzü ve sosyal yaşamı kısıtlayan tüm politikalarını bu mecralarda çürüttüler, mahkum ettiler.



SOSYAL MEDYA PARTİSİ!

Başta Twitter, Facebook, Instagram ve Tik-Tok olmak üzere, bu mecra adeta bir ‘Sosyal Medya Partisi’ (SMP) haline geldi. Üstelik de etkili bir muhalefet partisi…

AKP ve MHP iktidarı şimdi bu partiyi kapatma ya da etkisiz hale getirme planları yapıyor. Ancak bunu nasıl yapacaklarına bir türlü karar veremiyorlar. Önlerindeki tüm sansür seçeneklerini masaya yatırıyor, sansürü nasıl yapacaklarına ciddi ciddi kafa yoruyorlar. “Biz sansür yapacağız” diyemedikleri için de ‘’örtülü dil’’e başvuruyor ve yaptıkları çalışmanın adını “Sosyal Medya Düzenlemesi” koyuyorlar.

MODEL ÜZERİNE MODEL DENİYORLAR

Sosyal medyayı nasıl sansürleyeceklerine ilişkin yaptıkları toplantılarda, Fransa, İngiltere ve Almanya modellerini uzun bir süredir inceleyen AKP’yi, bu modellerin hiçbiri tatmin etmemiş! Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi’nin aktardığına göre, AKP’nin sansürcü ekibi, sonunda ‘Singapur Modeli’nde karar kılmış.

SON KARAR

“Neymiş bu Singapur Modeli?” diye merak edenler için hemen bakalım…

Selvi, “Singapur Modeli, Almanya, Fransa ve İngiltere örneğinden farklı olarak nefret suçuyla ilgili paylaşımları kaldırmayanlara 10 yıl hapis cezası getiriyor” diyor. Ancak zurnanın ‘zırt’ dediği yer şimdi aktaracağım bölüm:

“AKP’nin üzerinde çalıştığı Singapur Modeli’ne göre, ‘Sahte Haber Yasası adını taşıyan düzenlemede, sosyal medya içeriğinin güvenli olup olmadığına hükümet karar veriyor.”

Ne güzel değil mi?

Hükümet, beğenmediği içeriğe “sahte haber” diyecek ve o içerik silinecek!

Neyse ki; AKP hükümeti, Singapur Hükümeti kadar insafsız değil!

KURUL KARAR VERECEKMİŞ!

Sansür Yasası üzerinde çalışan ekip bu modeli Türkiye’ye uyarlarken, “Türkiye’de buna hükümet değil, bir kurul karar versin” görüşünde birleşmiş. Anlayacağınız; RTÜK benzeri bur kurul oluşturulacak ve bu kurul, mahkeme kararına bile gerek görmeden, hükümetin beğenmediği içeriği “Yalan Haber” diye sildirtecek.

SANSÜRE GEÇİT VERMEYİN!

AKP’li Mahir Ünal, Fahrettin Altun, Yılmaz Tunç, Hüseyin Yayman ve Mustafa Şen’den oluşan ekibin üzerinde çalıştığı son taslak hayata geçtiği takdirde, bu Sosyal Medya Partisi’nin tabutuna bir çivi daha çakmak demektir. Demokratik güçler buna izin vermemelidir.

Ali Erbaş daha ne desin?


AKP’nin “gayri resmi” sözcüsü Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, çıtayı her gün yükseltiyor.  Sırtını AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dayayan ve onun direktifiyle konuşan Erbaş, yaptığı son konuşmada laikliği tanımadığını açık açık ilan etti.



COŞTUKÇA COŞUYOR

Ali Erbaş, yaptığı son açıklamada, laikliği savunan kesimlerin düşüncelerini epey de çarpıtarak şöyle konuştu:

“Hani ‘inanç sokakta olamasın, mahallede olmasın, insanın içinde olsun’ diye bir anlayış var ya. ‘İnanç işte insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adeletine, yargısına yansımasın’... Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın oralar, adeta bu düşünce insanlığı bu noktaya getirmektedir.”

ÇARPITIYOR!

Bir kere hiç kimse, ‘inanç sokakta olmasın, mahallede olmasın’ demiyor! Herkes istediği gibi inanır ya da inanmaz… Bu kimseyi ilgilendirmez!

Ancak Diyanet İşleri Başkanı koltuğunda oturan biri, “İnancın siyasete, adalete ve yargıya yansıması”nı isteyemez! Diyanet İşleri Başkanı’nın bu sözleri, yargının hukukun evrensel ilkelerine göre değil, İslamiyet’in kendilerine göre yorumlanmış şekilde karar vermesini de beraberinde getirir. İşte felaket tam da budur! Bu felaketin önleyicisi ise demokrasinin temeli olan laikliktir!

SON SIĞINAKLARI

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ya ne dediğini bilmiyor, ya da her şeyi bilerek ve planlayarak konuşuyor. Kuşkusuz ki; bilerek ve planlı bir biçimde konuşuyor. Zira; oyları eriyen AKP ve MHP, Diyanet üzerinden güven sağlamaya ve geniş çevreleri iktidarın etrafında toplamaya çalışıyor. Tabii bu sırada hem laiklikle hesaplaşıyor hem de kafalarındaki rejimi hayata geçirmek için bir adım daha atıyorlar.

TARİHE BAKIN…

Ancak iktidar unutmasın ki; Türk halkı, Türkiye’nin ne bir Afganistan, olmasına ne de şeriatla yönetilen Arap ülkelerine dönüşmesine izin vermedi, bundan sonra da vermeyecek…

Ve yine iktidar unutmasın ki; Diyanet’i öne çıkararak ülkede yaşanan haksızlık, yolsuzluk ve zulmün üstünü örtme gayretiniz de boşa kürek çekmekten öteye geçmeyecek…