Korkusuz

AKP’nin derdi

AKP’nin derdi
Son on, ama özellikle son beş yılda AKP’nin bir tek derdi var; o da toplumu germek.

Dışarıdaki maceralarla, o da yetmezse; içeride herkesle kavga ederek.

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi ve onu izleyen 17 Nisan 2017 referandumu sonucu değiştirilen sistem sonrasında.

AKP kendine karşı olan herkesi düşman belleyerek hakaret ediyor, aşağılıyor, ‘vatan haini’ diyor; o da yetmeyince sinirini bozmak için her yola baş vuruyor.

Her gün yaptığı iş.

Son diyeceğim ama devam geleceği için son olmayacak bir davranış:

Bodrum’daki ‘Külliye’. 

Diyanet’e göre Bodrum Müftülüğü.

Diyanet belki de deniz manzaralı bir konumda verilen fetvaların çok daha etkili olacağını düşünmüştür.

Yılardır bir çivi çakılmayan Bodrum Devlet Hastanesi ortada dururken; Devlet Baba’nın Külliye’yi öncelemesi, AKP’nin ne denli ‘dini mazbut’ bir yapı olduğunu kanıtlıyor!

İktidar, Bodrum’dan hoşlanmıyor.

Bodrum’un (diğer sahil kasabaları da) koyları, tepeleri ve ormanları talan edilmiş ve edilmektedir.

İktidar Bodrumluları ve Bodrum’a yerleşenlerin yaşam biçimini sevmiyor ya da nefret ediyor.

İktidar hepsini ‘dini mazbut birer vatandaş’ yapmaya kararlı.

Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi.

KKTC’de yapmaya çalıştığı gibi.

İktidara göre, içki içmek yasak.

İktidara göre, Mili Piyango üzerinden her türlü kumar serbest ama ‘İslam’a aykırı eğlenmek’ yok.

Gün gelecek iktidar kamuya açık yerlerde herkesi oruç tutmaya zorlayacak.

Gün gelecek ‘oruç tutmak, namaz kılmak ve AKP’ye üye olmak’ işe alınmanın olmazsa olmaz koşulları olacak.

Yıllardır söylüyorum: Ben bu filmleri daha önce bir yerlerde görmüştüm.

Bodrum ve genel olarak her yerde artık ezan en yüksek sesle okunuyor.

Bodrum’da yapımına başlanan Külliye’de din okulları açılacak ve dünyanın birçok ülkesinden oraya burslu öğrenci alınacakmış.

Bodrum sokaklarını dolduran yerli ama özellikle yabancı turistlerle birlikte ‘Müslüman kardeşlerimiz2 de denize girecek.

Uzun şortlu ya da haşemalı.

Peki başka yer mi yoktu?

Elbette var ama Devlet Baba ne yaparsa doğru yapar!

Örneğin AA’nın Arapça bülteninde gördüğüm bir haber.

TİKA, cezaevlerindeki mahkûmları topluma kazandırmak için Güney Sudan’a yardım ediyormuş.

Neresinden bakarsanız bakın müthiş bir haber.

Anlaşılan Türkiye bu konuda çok deneyimli!

Binlerce Afrikalının, Türkiye’ye getirilip farklı kurumlarda ya da üniversitelerde bedava eğitilip okutulduğunu ve TİKA’nın bir çok ülkede çok iş yaptığını biliyordum da bu hikayeyi bilmiyordum.

Anlaşılan AKP dünyanın dört bir yanına dağılarak, bu tür ‘hizmetlerle’ kendine yandaş arıyor ve buluyor.

Özellikle Arap Baharı’ndan bu yana.

Yarın bu ‘Bahar’ın 10’uncu yıldönümü.

17 Aralık 2010’da Tunuslu bir genç, kadın zabıtanın kendisine tokat atmasını ve sebze sattığı tezgahını kırmasını protesto etmek için kendini yakmıştı.

Birileri bunu gerekçe göstererek, Arap ülkelerinde demokrasi, özgürlük ve insan hakları kavgasının başladığı söylemişti.

Yersen!

Sonra olanlar oldu.

Tam on yıldır kan, yıkım ve gözyaşı var.

10 yılın baş oyuncusu AKP.

Dışarısı yetmeyince içeriye yüklendi.

Dışarda hilafet ve saltanat peşinde olanlar rol icabı her tarafa cami inşa etmek zorunda.

Hiç kimse gitmese de olur!

Önemli olan dini gerekçelerle herkesi sindirmek.

Herkese her şeyi kabul ettirmek.

Ama yine de olmuyor.

Olmayınca bu sefer AKP’nin siniri bozuluyor.

Elbette küçük ve daha küçücük ortakların da!

Peki başkaları ne yapıyor?

Korona ile mücadelede en ciddi ülkelerin başında gelen Almanya, bir yandan 21 günlük tam kapanmayla virüsü kontrol altına alacağını planlıyor ama aynı zamanda daha da zengin olmanın hesaplarını yapıyor.

Nasıl mı?

Brexit Anlaşması’yla İngiltere bu yıl sonu AB’den ayrılınca Almanya, Londra bankalarında tutulan Avrupalıların 1.2 trilyon Euro’luk parasından 675 milyarlık bölümünü daha şimdiden Frankfurt bankalarına çekmiş durumda.

Korona ile mücadele için; Merkel, 700 milyar Euro ayırdı.

Ciddi ülkeler ciddi işlerin peşinde.

Merkel Yenge’yle iyi geçinmek lazım.

O da olmasaydı Macron Abi bizi perişan edecekti.

İşimiz kaldı Biden Amca’ya.

İlk gelişinde alır onu önce Bodrum Külliyesi’ne, oradan da hacı olsun diye Efes’e götürürüz.

Adam Ayasofya’nın cami yapılmasına çok kızmıştı.