Korkusuz

AKP ve MHP neden bu kadar pervasız?

AKP ve MHP neden bu kadar pervasız?
Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP ve MHP ne yasa tanıyor, ne de anayasaya uyma zorunluluğu hissediyor. Meclise getirmek istedikleri yeni seçim kanununun birçok maddesi bile anayasaya aykırı. Ancak bunun AKP ve MHP için hiçbir önemi yok. Sizin de gördüğünüz üzere, her iki parti de iktidardaki en rahat yıllarını yaşıyor. Karşılarında onları durdurabilecek bir muhalefet yok. Çünkü; muhalefeti oluşturan partiler, ‘’Hiçbir koşulda sokağa çıkmayacağız’’ diyor. Bu tavır, muhalefetin caydırıcı olma özelliğini ortadan kaldırıyor.

İKTİDAR ÇOK RAHAT

Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP ve MHP muhalefet partilerinin bu tavrını kendileri açısından iyi değerlendiriyor. Demokratik muhalefetin anti-demokratik uygulamalar karşısında toplumsal bir tepki göstermeyeceğini bildikleri için istedikleri gibi davranıyor ve keyfiliği bir yönetim biçimi haline getiriyorlar.

TELEKOM SOYGUNU

Dünyanın başka bir ülkesinde Telekom’daki gibi bir soygun yaşansa, o ülkenin muhalefeti, ülkeyi erken seçime götürür, iktidarı sandıkta devirir ve bu yolsuzluğun hesabını sorardı.

Tabii tüm bunları yapabilmeniz için, arkanızda toplumsal desteğinizin olması şart.

Muhalefet partileri, siyaseti salı günü yapılan grup konuşmalarına indirgediği için toplumsal muhalefet güçlenmiyor. Siyaset, bu yüzden toplumsallaşamıyor. İktidar da muhalefetin bu zaafını değerlendiriyor ve istediği gibi at oynatıyor. İktidarın bu denli pervasız davranmasının ardında, muhalefet partilerinin pasif tavrı yatıyor.

Deva ve Gelecek ne yapacak?


Yeni Seçim Kanunu, en çok Deva ve Gelecek Partisi’ni vurdu. Her iki parti de ilk kez seçime girecek ve Meclis’te varlık göstermeye çalışacaktı. AKP ve MHP’nin düzenlediği yeni seçim kanunu, bu iki partinin “kendi amblemleri’’ ile seçime girmeleri halinde, parlamentoya milletvekili sokamayacaklarını netleştirdi. Aynısı DP ve SP içinde geçerli tabii...

Ankara kulislerinde şu sıra bu iki partinin nasıl bir tavır alacağı konuşuluyor.

NE DÜŞÜNÜYORLAR?

DEVA Partisi yetkilileri, partilerinin her koşulda kendi amblemi ve listesi ile seçime girmesi gerektiği yönünde bir eğilim taşıyor.

Gelecek Partisi yetkilileri ise “Fedakarlığa hazırız” diyerek, CHP ya da İYİ Parti’nin listelerinden aday olabilecekleri yönünde sinyaller veriyor. Doğrusu bu da ilginç bir ‘’fedakarlık’’ örneği...

MASANIN İLK KONUSU

Bu meselenin ilk kez masaya yatırılacağı yer ise 27 Mart’ta yapılacak olan Millet İttifakı – Liderler Zirvesi olacak. Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde buluşacak olan CHP, İYİ Parti, Gelecek, Demokrat Parti ve Saadet Partisi genel başkanları, yeni seçim kanunu sonrası izlenecek yol haritasını masaya yatıracak. O geceki toplantı sonrası, Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Partili milletvekili adaylarının meclise hangi yöntemle gireceği yönünde bir fikir oluşacak.

Ekrem İmamoğlu ve CHP kurultayı...


CHP’nin kurmay heyeti, yasal takvim zorunlu kılmasına rağmen, il ve ilçe kongrelerini yaptırmadı. Dolayısıyla, Parti Meclisi üyeleri ve genel başkanın seçileceği Büyük Kurultay’ın yapılması da engellenmiş oldu. CHP’nin bu tavrını önceki yazılarımda da eleştirmiştim. Türkiye, tarihi bir seçime giderken, ana muhalefet partisinin izleyeceği politikaları, ittifak yapılanmasını, taktik ve stratejilerini parti örgütünün onayından geçirmemesini doğru bulmadığımı belirtmiştim. Ancak CHP yönetimi, buna rağmen hem kongreleri hem de kurultayı yaptırmamakta kararlı davrandı. Zira, kongre ve kurultayın mevcut yapıyı değiştirmesinden ve statükolarının bozulmasından çekiniyorlardı.

Tabii bu düşüncenin oluşmasındaki en büyük etken ise hiç kuşkusuz ki; Ekrem İmamoğlu faktörüydü…

İMAMOĞLU KAYGISI

CHP’nin bazı kurmayları, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun il ve ilçe kongrelerine ağırlık koyması, bazı il başkanlarının seçiminde etkili olması ve bunun büyük kurultaya yansımasından çekiniyor. Zira; İmamoğlu kurultay sürecine dahil olursa, hem il başkanlıkları hem kurultay delegelerinin seçimi hem de Parti Meclisi’nin belirlenmesinde etkili olabilir. Bunun önünü kesebilmek ve İmamoğlu’nun etkili olabilmesinin önüne geçebilmek için ‘pandemi süreci’ bahane edildi ve kurultay takvimi belirsiz bir tarihe ertelendi. Oysa ki; son kurultayın yapıldığı 2020 Temmuz’unda da pandemi vardı.

CHP’YE ‘DOSTANE’ UYARI…

CHP Genel Merkezi şu sıralar yeni çıkacak olan yasanın, kongresini yapmayan il ve ilçe başkanlıklarını genel seçimde yetkisiz kılabileceği uyarısı’’ üzerine istemeye istemeye kongre takvimini başlatma hazırlığı yapıyor. Bu uyarının ise CHP yönetimine yüksek yargıdaki bazı kişiler tarafından ‘dostane’ bir şekilde yapıldığı belirtiliyor. CHP bu uyarıyı dikkate almadığı ve kongrelerini yapmadığı takdirde, seçim kurullarında itiraz dilekçesi bile veremeyecek hale gelebilir.

‘’KONGRE YAPALIM AMA’’

Ancak kongrelerin yapılması, genel başkan ve Parti Meclisi seçiminin de gerçekleşeceği Büyük Kurultay’ın toplanacağı anlamına gelmiyor. CHP’nin bazı kurmayları, “İl ve ilçe kongrelerini yapalım ama PM ve genel başkan seçimini yapmayalım. Büyük Kurultay’ı 2023 Ağustos’una erteleyelim’’ diyor.

Bu, “İl ve ilçe başkanları değişse de PM üyeleri ve genel başkan yardımcıları o tarihe kadar değişmesin’’ anlamına geliyor.  Böylece, Ekrem İmamoğlu’nun Parti Meclisi seçiminde belirleyici olmasının önüne geçilmek isteniyor.

Buna ilişkin uyarıların ise 24-25 Mart’ta Antalya’da toplanacak olan Örgüt Buluşması’’nda lisan-ı münasiple dile getirileceği belirtiliyor. CHP yönetimi, genel seçim öncesi İmamoğlu’na yakın kişilerin PM’ye girmesinin önünü keserek “aykırı olabilecek sesleri’’ yönetim kademesi dışında tutmak istiyor.

‘’KONGRE YAPILMASI ŞART’’

Dün konuştuğum deneyimli bir hukukçu ise “CHP mahalle seçimleri, il – ilçe kongreleri ve Büyük Kurultay’ı yapmak zorunda. Aksi takdirde partinin tüzel kişiliği sıkıntıya girer” diyor.

Öte yandan, CHP’nin yukarıda ifade etiğim yasal zorunluktan ötürü Nisan ayının ilk günlerinde  kongreleri başlatma kararı alması bekleniyor. Bu da CHP’nin üzerindeki ölü toprağının atılması anlamına geliyor.