Korkusuz
Can Ataklı

AKP-MHP seçim kampanyasına kin ve nefret söylemi ile hazırlanıyor

ANALİZ

AKP-MHP seçim kampanyasına kin ve nefret söylemi ile hazırlanıyor


Artık yılın sonuna geliyoruz, resmi seçim kampanyasına sadece beş ay kaldı.

En geç beş ay sonra parti ya da ittifakların cumhurbaşkanı adayları açıklanmış olacak.

Ardından milletvekili listeleri de hazırlanacak ve kıyasıya kampanya başlayacak.

Bu seçimler muhalefet için elbette kader seçimi.

20 yıllık AKP iktidarından artık kurtulmak isteyenler önümüzdeki seçimi çok önemli görmenin de ötesinde bunu “son seçim” olarak bile niteliyorlar.

Ancak bana göre bu seçimler muhalefetten daha çok iktidarın kader seçimi olacak.

Klasik deyimle muhalefetin “zincirlerinden başka” kaybedecek hiçbir şeyi yok.

Buna karşı iktidar seçim kaybetmesi halinde cehennemi yaşayacağına inanıyor.

Bu nedenle de ne pahasına olursa olsun seçimi kazanma derdinde.

Bu uğurda kural tanımazlık içinde olacağını gösteriyor.

Başta genel başkanlar olmak üzere iktidar sözcülerinin ağzından artık “kin, nefret ve ayırımcılık” kokmayan hiçbir cümle çıkmıyor.

Normal ve ahlaki bir siyasi mücadele yürütmek yerine son derece saldırgan, kaba ve hakaretlerle dolu söylemleri tercih ediyorlar.

Görünen o ki iktidar kanadı seçim kampanyasını tamamen “kin ve nefret” üzerine oturtacak.

Sadece son bir haftada iktidar sözcülerinin, Bahçeli ve Erdoğan dahil, söylemlerinden bazı cümleleri alıntıladım.

Anladığım kadarıyla seçime kadar bu tür cümleler üzerinden muhalefet yıpratılırken kamuoyu üzerinde de derin bir algı oluşturulmaya çalışılacak.

Seçtiğim cümlelerden bazılarını sizlerle paylaşayım, kararı siz verin;

Bu muhalefet kendi milletine sırtını dönüyor

Kılıçdaroğlu gibi bir muhalefet lideri dünyanın hiçbir yerinde yok.

Dış güçler ve Türkiye düşmanları Kılıçdaroğlu’nun kafese sokmuş durumda.

Muhalefet Türkiye karşıtlarının boyunduruğu altında.

Atatürk’ün kurduğu parti rehin ve işgal edilmiştir.

CHP, kuruluş çizgisinden uzaklaşmıştır.

Kılıçdaroğlu, CHP’yi tanınmaz hale getirmiştir.

Terörist Demirtaş’a özgürlük isteyen CHP yönetimidir.

Sorosçu Osman Kavala’ya avukatlık yapan CHP yönetimidir.

HDP’ye bakanlık vaadinde bulunan CHP yönetimidir.

Türkiye düşmanlarıyla düşüp kalkan CHP yönetimidir.

Milli haklarımıza, egemenlik hukukumuza dört bir koldan saldıran da bugünkü CHP yönetimidir.

Kılıçdaroğlu ve zilletin diğer ortaklarının dış güçlerden icazet beklentileri rezalettir, düpedüz teslimiyetçiliktir.

Bunlar dış güçlerle hamburgercide buluşup talimat alırlar.

Muhalefet PKK’ya terörist diyemiyor

Bunlar gibi daha nice “kin ve nefret” kokan cümleler kullanıyorlar.

Dikkat ederseniz muhalefet olarak asıl hedef alınan CHP.

Çünkü AKP muhalefet olarak kendi tabanına sadece CHP’yi göstermek istiyor.

Böylelikle cahil ve yoksul seçmen kitlesi AKP dışında vereceği her oyun CHP’ye gideceği ve CHP’nin de türbanı yasaklayacağını, camileri kapatacağını, Kuran okuyanları cezalandıracağı sanıyor.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Anıtkabir Komutanlığı soruşturma açtı mı?


Büyük Atatürk’ün ölüm yıldönümü 10 Kasım’da Anıtkabir’de düzenlenen törende rezil bir olay yaşanmıştı biliyorsunuz.

Tören alanına özel olarak sokulduğu anlaşılan küçük bir grup saygı duruşu töreni bittikten sonra önlerinden resmi heyet geçerken AKP Genel Başkanı Erdoğan lehine sloganlar atmışlardı.

Kiminin “Köpeğin olayım” dediği kimilerinin de “Her yer Recep, her yer Erdoğan” diye slogan atmasına rağmen Anıtkabir güvenlik görevlileri en küçük bir müdahaleyi bırakın uyarıda bile bulunmamıştı.

Anıtkabir, özellikle resmi tören günlerinde çok katı kurallara sahiptir.

Öyle her isteyen elini kolunu sallayarak Anıtkabir’e giremez, bırakın bağırıp slogan atmayı yüksek sesle bile konuşamaz.

Ancak ne yazık ki Anıtkabir’de terbiyesizlik yapanlar AKP’nin adamları olunca kimse kılını bile kıpırdatamıyor.

Sordum, Anıtkabir Komutanlığı o rezil güruhla ilgili şu ana kadar hiçbir işlem yapmamış.

Yapamamış demek belki daha doğru olur, çünkü Anıtkabir Komutanı’nın görev sorumluluğu ile hareket etmesi halinde başına neler geleceğini tahmin etmek zor değildir.

Türkiye ne yazık ki Anıtkabir’deki saygısızlığın bile hesabını soramayacak noktaya getirilmiştir.

YENİ ÖĞRENDİM

Bizim mafyacılar Gürcistan’ı mekan yapmış


Hafta sonunda henüz İstiklal Caddesi’nde bomba patlamadan önce “Süleyman Soylu’nun büyük zaferini” anlatan bir haber vardı saray medyasında.

Polisin ısrarlı, kararlı çabaları ve takipleri sonucu aranan 10 kişi Türkiye’ye iade edilmiş.

Türk polisinin Interpol ile yaptığı iş birliği böyle bir sonuç vermiş.

Haberi ilk okuduğumda bazı teröristlerin iadesinin sağlandığını zannettim.

Çünkü saray medyası hem merak uyandırmak hem de sanıyorum sanki teröristler iade edilmiş havası vermek için “Büyük başarı 10 kişinin iadesi sağlandı” başlıklarını atmışlardı.

Haberi okuyunca anladık ki, iade edilenlerin terörle ilgisi yok.

Bu kişiler ne PKK’lı, ne IŞİD’li, ne de FETÖ’cü.

Hepsi adi suçlardan aranan kişiler.

Bir tür mafya üyeleri.

10 kişiden 7’si Gürcistan’daki Interpol tarafından gözaltına alınmış ve iade edilmiş.

İkisi, Makedonya’dan getirilen Saral kardeşlerden ikisi.

Biri de Sedat Peker’in sözcüsü Emre Olur, o da Arnavutluk’tan gönderildi.

Anlaşılan dünya mafyası Türkiye’yi mekan tutarken bizimkiler de Gürcistan’ı mekan haline getirmiş.

Herhalde Gürcistan “artık yeter” dedi ve bizim azgın kriminalleri iade etti.

Bizim ülkemizde ise kaç yabancı mafyacı, terörist var kimse bilmiyor.

ÇOK GÜLDÜM

Günün en komik haberi


Din istismarına ve bunu yapabilmek için dini ve ilahi öykülere pek meraklı olan saray medyasının en militan yayın organı aHaber kendince yaratanın büyüklüğünü anlatmak isterken komik duruma düştü.

Mekke’de insanlar namaz kılarken başını yere eğen güvercin fotoğrafının üzerine “Mekke’den ibretlik görüntü, güvercin cemaatle birlikte secdeye gitti” diye yazılmıştı.

Tabii ki kimi cahiller bunun ilahi bir işaret zannettiler ama bilgiden, bilimden nasibini almış olanlar kendilerini gülmekten alıkoyamadılar.

Çünkü secdeye gitti denilen güvercin aslında “sallabaş hastalığı”na yakalanmıştı. Bu hastalığa yakalanan güvercinler burun, boğaz, göz ağrısı çekerler ve başları ağırlaşır. Başını taşıyamaz hale gelen güvercin düzgün uçamaz ve bulunduğu yerde taşımakta zorluk çektiği başını bir o yana bir bu yana sallayarak acısını geçirmeye çalışır.