Korkusuz

AKP-CHP milli mutabakat hükümeti kurulur mu?..

AKP-CHP milli mutabakat hükümeti kurulur mu?..
Aşağıdaki satırları, lütfen, dünkü yazımızın bir devamı olarak okuyun...

Bugün itibarıyla iç politikada cereyan eden sert tartışmalar iki ana eksen üzerinden gidiyor; birincisi, “50+1”, ikincisi de, “helalleşme”... Bu tartışmaların dayandığı ana omurga ise sistem veya siz buna “rejim” de diyebilirsiniz...

“50+1” ile ilgili bir şeyler yazdım ama “helalleşme” için topa bastım, nefesimi tuttum. Biraz daha beklemek gerektiğini düşündüm. Millet İttifakı paydaşlarından peş peşe gelen siyasal İslam ağzı ve AKP jargonu ile yapılan çıkışlardan aslında ben de çok rahatsız oldum. Ancak burada, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme ”çağrısına ayrı bir parantez açmak gerektiğini düşündüm ve bekledim... Vee, önceki gün peş peşe yaşanan gelişmeler ve görüşmeler trafiği bugünkü satırlarımızı tetikledi. Kısacık hatırlayalım;

AKP MKYK’sında, Tayyip Erdoğan ile Temel Karamollaoğlu arasında 10 Kasım’da gerçekleşen görüşme de gündeme gelmişti. Karamollaoğlu’nun görüşmeye ilişkin açıklamalarına değinen Erdoğan’ın, “Temel Bey’in yaptığı açıklamalar maalesef gerçeği yansıtmıyor” dediği belirtilmişti. Erdoğan, Karamollaoğlu’nun bir tek yüzde 50+1’e ilişkin açıklamasının doğru olduğunu, onun dışındaki konuşmaların geçmediğini ifade etmişti.

Temel Karamollaoğlu, Erdoğan’ın sözlerine yanıt verdi. Karamollaoğlu, Erdoğan’ın açıklamaları üzerine üzgün olduğunu dile getirdi. Karamollaoğlu, “Son derece şaşırdım ve üzüldüm. Ne söylemişim de doğru değil” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli saraya gitti, Erdoğan ile 40 dakika görüştü. Bu arada yandaş yazarlara iddia ettirilen “bu daha önce planlanmış” gerekçesine de inanmak pek mümkün değil. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener’i ziyaret etti. O ziyaretin ardından yapılan “ekonomi” içeriği de bana pek inandırıcı gelmedi. Çünkü ne kadar saklamaya çalışsalar da bir gerginlik dışarıya yansıyordu. Zaten açıklanan içerik ile ilgili liderlerin illa yüzü yüze bir araya gelmelerine gerek olmadığını, bunun  kurmaylar seviyesinde yapılabileceğini de siyaseti iyi kötü takip eden herkes bilir.

★★★

Sarayda ve İYİ Parti genel merkezinde gerçekleşen görüşmelerin perde arkası faslına hiç girmeyeceğim. Topa, farklı bir kanattan gireceğim; “helalleşme” den...

Araya bir de kısa not sıkıştırayım; siz şu anda siyaset sahnesinde devam eden kim yalan söylüyormuş kim doğru söylüyormuş ve diğer kavgalara da hiç kulak asmayın. Burası Türkiye!.. Anasol-M hükümeti kurulma aşamasında kamuoyuna yansıyan ve ağır hakaretlere kadar varan tartışmaları hatırlayın...

Önceki gün Ankara’da peş peşe gerçekleşen zirvelerin ardından kulislerde “baskın seçim Nisan’da” söylentileri dolaşmaya başladı. Ama, ben, saray cenahında Haziran ayına yönelik bir hazırlık yapıldığını ve AKP Grup Başkanı Naci Bostancı’nın görevinden istifa ettirilip o yüzden Genel Merkeze seçim karargahına çekildiğini biliyorum.

Neyse...

CHP lideri Kemal Kılçdaroğlu’nun “helalleşme” çağrısı AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki grup toplantısından sonra gazetecilerin ‘50+1’ sorusuna verdiği cevapla ete kemiğe bürünmeye başladı. Erdoğan, “Siyasette yüzde 50+1 tartışması var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekli olan çoğunluk yüzde 50+1 sizce değişmeli mi” sorusu üzerine, “Bunların hepsi maalesef yalan dolan, bu tür şeyler. Bu konularla, özellikle Anayasa değişikliğiyle ilgili karar merci parlamentodur. Parlamento bu konuda bir değişikliğe giderse adımı da ona göre atılır. Parlamento daha önce Anayasa ile ilgili bu konuda bir karar verdi. Yeni bir karar verir mi vermez mi? Onu da görürüz.” değerlendirmesini yaptı.

★★★

Tayyip Erdoğan ve parlamentonun üstünlüğüne vurgu yapması ve adres göstermesi... Hiç akla hayale bile sığmayacak bir şey değil mi?..  Tamam işte, şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun “helalleşme “ çağrısını çok ciddi mercek altına almak gerek. Bu çağrı, seçim öncesine değil seçim sonrası olabileceklere yönelik bir zemin hazırlama çalışması olmasın sakın!.. Nasıl mı? O zaman buradan buyurun;

En baştan söyleyeyim; Tayyip Erdoğan da Temel Karamollaoğlu’nun moderatörlüğünde yeniden “helalleşme” kartını açarsa kimse şaşırmasın. Ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış şartlara dikkatle bakın. “Zorda değiliz” diyebilen bir babayiğit var mı?..

Suriye’de yaşanan PKK devleti hazırlığı...

Ege’de ve Akdeniz’de yaşanan gerilimler...

ABD ve AB’nin Türkiye’ye karşı hasmane tavrı...

Silah ve ekonomik yaptırımlar...

Ee, bütün bunlar saray iktidarı sayesinde başımıza gelmedi mi?.. Doğru, öyle ama söz konusu beka ise devlet hayatında gerisi teferruat kalır... Devletin öncelikleri iç siyasetin önceliklerinden çok farklıdır... Ülkenin iç ve dış dengeleri Türkiye Cumhuriyeti devletini zorunlu bir pozisyon almaya ve elindeki tüm imkanlar ve insan kaynağını harekete geçmeye zorluyor.

Zihin jimnastiğine şöyle devam edelim;

Haziran ayında erken seçim yapılır...

AKP ve CHP’nin Meclis’te sandalye sayısı 400’ü geçer...

Ülkenin içinde bulunduğu şartlar milli mutabakat hükümetinin kurulmasını zorunlu kılar...

AKP ve CHP helalleşir...

Temel Karamollaoğlu’nun aracılığıyla AKP-CHP milli mutabakat hükümeti kurulur.

Bu arada Anayasa değiştirilir...

Tayyip Erdoğan Başbakan olur, Dışişleri CHP’ye verilir (Esad ile tekrar masaya oturabilmek için), Ekonomi Ali Babacan’a (CHP ile Meclis’e gireceği için) teslim edilir...

Cumhurbaşkanı da Meclis içinden seçilir. Mesela, Temel Karamollaoğlu...

Size, bu senaryo çok mu fantastik geldi?..

Kemal Kılıçdaroğlu , partisinin yetkili kurullarına danışmadan ”helalleşme” dediği günden beri derin derin düşünüyorum. Aklıma yatan en uygun senaryo bu oldu

“Yok deve” diye sert çıksanız da, “bugünden hazırlıklı olun” derim!..

★★★

Ulu Tanrı,  tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.